S h a n t a r a m


Bury My Heart at Wounded Knee



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet162/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   158   159   160   161   162   163   164   165   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

Bury My Heart at Wounded Knee.
Ç.N.


“Hemen geliyor,” dedi Randall ve arabaya koşup minik bir votka şişesiyle 
geri döndü.
“Aramızdan ayrılan ruhlara,” dedi Karla ve votkayı iki yudumda içti. “Şimdi 
gidip ölüleri diriltelim.”
“Dennis’in uyanma merasimine mi, Bayan Karla?”
“Kaçar mı, Randall?” dedi Karla. “Bir ölünün yasını tutmaktansa diğerini 
uyandırmak daha eğlenceli geldi.”
“Memnuniyetle,” dedi Randall. Karla’nın başına gelenlere üzülmüştü belli ki.
“Dennis ölüm belgesini çıkaracaklarından korktu herhâlde,” dedi Naveen.
Arabayı hazırlarken Randall’la konuşan genç dedektife baktım. Aklından 
neler geçiyordu acaba? Randall üç haftadır sevdiği kadınla flört ediyordu. 
Randall’ı seviyordum. Naveen’i de öyle. Onlar da birbirlerinden hoşlanıyormuş 
gibi davranıyordu. Naveen, Randall’a sarılıyor, Randall, Naveen’e sarılıyordu. 
Gayet samimi görünüyorlardı ve bu aklımı karıştırıyordu. Araları bozulursa, 
hangisinden yana olurdum onu da bilmiyordum.
“Ben motoru almayacağım,” dedi Naveen. “Randall’la gelirim.”
Karla yla Sassoon Limanı’nın oradaki dar sokaklardan geçtik. Trafik vardı. 
Liman boyunca ölü deniz yaratıklarının kokusu bize eşlik etti.
Dennis’in sokağı kalabalıktı. Büyük metal balinaları andıran şehir otobüs­
leri bir kafa ve omuzlar denizini yarmaya çalışıyordu.
Dennis’in uzun komasından çıkmayı planladığı verandayı gören bir yerde 
durduk.
İnsanların ellerinde mumlar ve gaz lambaları vardı. Bazıları tütsüler yakmış 
ve bir tekerleme tutturmuştu.
Dennis nihayet göründü. Bir an geniş verandasına baktı. Sonra gözleri so­
kakta toplanan kalabalığa kaydı.
“Herkese merhaba,” dedi. “Ölüm çok sessiz. İnanın öyle. Ben bizzat gittim 
ve gördüm. Ama biri tepenizde dırdır edip sizi ayıltırsa o başka tabii.”
İnsanlardan 
tezahüratlar 
yükseldi. 
Dennis 
birkaç 
adım sendeledi. 
Kalabalığın sesi daha da yükseldi. Verandanın basamaklarını indi ve meraklı 
kalabalığın tam ortasında yere yığıldı.
Karla el çırptı. “Eğlence diye buna derim.”
İnananlar Dennis’i gözyaşlarıyla yıkıyordu. “Bitti mi dersin?” diye sordum.
“Yok canım. Daha yeni başlıyor.”
Karla’nın dediği oldu ve Dennis birden ayağa fırladı. Kalabalık dualar mı­
rıldanarak dağıldı.
“Tamam,” dedi Dennis. “Ne yapmam gerektiğini biliyorum.”


“Ne?” diye sordular koro hâlinde.
“Ölülere hizmet edeceğim,” diye fısıldadı Dennis huşuyla. “Onlara bir vekil 
lazım.”
“Ölülere mi?”
“Bilhassa onlara.”
“Ama nasıl?”
“Önce bana bir çubuk hazırlayın. Sert olsun. Dirilmek beni ayılttı.”
Herkes bu isteği yerine getirmek için koşturdu. Nihayet Billy Bhasu uyu­
yan keşişe bir çubuk verdi.
Dennis dumanı içine çekti. İnsanlar dua ediyordu. Biri tapmak çanları çal­
dı. Diğeri Sankskritçe mantralar söyleyerek parmaklarındaki zilleri şıngırdattı.
“Herif film gibi,” dedi Karla.
Omzuma dayadığı başını hafifçe yana çevirdi.
“Sen nasıl buldun, Randall?”
“Müthiş, Bayan Karla. Adamı resmen aziz ilan ettiler.”
“Kabul edelim. Büyük yetenek,” dedi Naveen.
O sırada güçlü kuvvetli gençlerin taşıdığı bir tahtırevan Dennis’in yanma 
geldi. Aslında yakılmaya götürülen ölüleri taşımaya yarayan bir tabut altlığıydı 
ama üzerine gümüş renkli suni deri bir iskemle monte etmişlerdi.
Gençler tahtırevanı yere koydu ve Dennis’in sandalyeye oturmasına yardım 
ettiler. Sonra tahtırevanı omuzlarına alıp Hindistan’ın Giriş Kapısı Anıtı’na 
doğru uzun yürüyüşlerine başladılar.
Dennis elindeki çubukla onu hayranlıkla izleyen yüzleri kutsarken kurnaz­
ca gülümsüyordu.
“Bu adamı tuttum,” dedi Karla. “Yürüyün, peşlerine takılalım.”
Ağaçlık yollardan geçtik. Kalabalık giderek artıyordu. Aramıza davulcular, 
trompetçiler ve dansçılar katıldı. Sonunda bütün bu şamatanın neyle ilgili ol­
duğunu bile bilmeyen insanlar o ilk kalabalığı bastırdı.
Anıta vardığımızda Dennis onu çılgınca alkışlayan bir topluluğun ortasında 
sırıtıyordu.
Taj Mahal Otel’in hazine dairesinden yüz metre kadar uzakta, Yerüstü’nün 
hâkimleri kafa kafaya vermiş, yeni bağlantılar kuruyordu. Zenginlerin seçtiği 
ve fakirlerin oylarla başa getirdiği bir hükümetin çalışmalarını yapıyorlardı bel­
ki de. Başarılı insanlar yeni bir ticari yozlaşmanın temellerini atıyordu.
Beş yüz metre ileride, yeni adıyla Hindistan Ceza Kanunu’nun cinayet te­
şebbüsleriyle ilgili maddesine gönderme yapan, 307 Şirketi’nin lideri Vishnu
Müslümanları çetesinden atarak Yeraltı Dünyası’nda acımasız bir temizlik ya­


pıyordu. Yalnızca ona Pakistan’la ve Sanjay’ın planlarıyla ilgili bilgi verenlerin 
kalmasına izin veriyordu.
Abdullah yangından sonra ortadan kaybolmuştu. Kimse yerini bilmiyordu
İlk Şirket’e hizmet veren Müslümanlar, Dongri’deki Müslüman çarşılarında 
birleşip PakistanlI silah kaçakçılarıyla bağlarını kuvetlendirmişti.
Çatışmalar her zamanki gibi halkı telaşa sürüklüyordu. En büyüğünden 
en küçüğüne bütün liderlerin itidal çağrıları şehri ele geçiren panik havasını 
dağıtamıyordu. Toplu şiddet eylemlerinin kendileri bir yana, bir de Bombay 
kadar güzel ve sevgi dolu bir şehirde bile böyle olaylar yaşanabileceğinin soğuk 
farkındalığı vardı.
Karla kalabalığın söylediği tekerlemeye eşlik ediyordu. Naveen’le Randall 
müziğin ritmine uygun kafa sallıyordu. Yüzlerce yoksul ve hasta insan Dennis’in 
tahtırevanına bir kez olsun dokunabilmek için birbirlerini eziyordu.
Anıtın üzerine ışık vuruyordu ama bizim dikildiğimiz yerden kocaman ke­
merli kapı bir çizgi gibi görünüyordu. Ingiliz Raj’ın devesinin asla geçemeye­
ceği bir iğne deliği gibi.
Arkasındaki deniz siyah bir aynaydı. Yüzeyi dalgalara batıp çıkan balıkçı 
teknelerinin ışıklarıyla bezenmişti.
İngilizlerin Ada Şehri’nde bıraktığı Truva kulesinden dualar yükseliyordu. 
Her ses gibi sonsuzluğa uzanan sesler.
Çıkardığımız bütün sesler biz göçüp gittikten çok sonraları bile zaman ve 
mekânda yolculuğuna devam eder. Yuvamız, Dünya her haykırışımızı, çığlığı­
mızı, duamızı ve şarkımızı evrene iletir. O gece bu kutsal yerde bizi dinleyen 
evren yalnızca duaları, acı dolu iniltileri ve umudun feryadını duyuyordu.
“Gidelim,” dedi Karla.
Naveen’le Randall’a zaman tanımak için anıtın oradan yavaşça uzaklaştık. 
Ve insanlar seslerini giderek artırarak şehrin havasındaki gerginliği bir süreliği­
ne de olsa yakarışlarının samimiyetiyle dağıttı.



Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   158   159   160   161   162   163   164   165   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish