partiye davet ettim.”
“Hiç şaşırmadım. Ama merak ettiğim bir şey var. Ben neden bütün bunla
rın dışında bırakıldım?”
“Seni korumaya çalışıyordum.”
DAĞ GÖLGESİ ■ 663
“Neden? Ben o kadar aciz miyim?”
“Hayır. Ama benim sevdiğim erkeksin. İşler ters gidebilirdi. Ucunun sana
dokunmasını istemedim. Bir kanun kaçağı olduğunu unutuyorsun.”
Karla hep güzeldi ama şimdi daha bir gerçekti. Beni canından bir parçaymı
şım gibi korumaya çalışıyordu. Yeni tütsüler yakmak için kalktı. Tam yedi tane.
Onları kilden ejderlerin ağızlarına koydu. Odada dolanmasını izlerken aklım
zamanla savaşıyor, bu görüntü dışında diğer her şeyin donmasını istiyordum.
Tekrar yanıma oturduğunda elimi tuttu.
“Dürüst ol, Shantaram. Gecekondu mahallelerinin ıslah edilmesi için
şehirdeki bütün taşları yerinden oynatacağımı söylesem, benimle birlik olur
muydun, yoksa beni durdurmaya mı çalışırdın?”
“Seni buradan götürmeye ve başka bir yerde benimle yeni bir hayat kurma
ya ikna etmeye çalışırdım.”
“İşte bunun için korudum seni.”
“Anlamadım?”
“Beni sevdiğin için bana yardım etmeye çalışacaktın. Ama bunu canı gö
nülden desteklemediğin, kendini yüzde yüz vermediğin için hata yapabilirdin.
Sen hata yaparsan, ben de yapabilirdim falan filan.”
Onu tam da anlamadan, söylediklerini düşünürken dudaklarımdan bir
soru dökülüverdi.
“Bunu neden yaptın, Karla?”
“Niye? Amacımı yeterince tatminkâr bulmadın mı?”
Benimle alay ediyordu.
“Neden, Karla?”
Düşünme sırası ona gelmişti. Gülümsedi ve dürüst olmaya karar verdi.
“Yapabilir miyim diye merak ettim.”
“Bana kalırsa senin yapamayacağın hiçbir şey yok ama beraber olmalıydık.”
Yine güldü.
“O kadar çok seviliyorsun ki. Nihayet sana içimi döktüm.”
Bu kadarı fazlaydı. Bütün hayallerim gerçek olmuştu. Aşkla daima savaşan
şüphe beni bir uçurumun kenarında yakaladı ve aşağı atlamaya ikna etti. Ben
de atladım.
“Sana çok âşığım, Karla. O kadar çok ki, içinde kayboluyorum. Bu hep
böyle olacak.”
Erkekler aşktan bahsederken bu kadar açık olmayı sevmez. Bir kadının eli
ne bir tabanca verip namluyu kendi kalplerine dayamak ve
hadi öldür beni
demek gibidir çünkü. Ama ben aldırmadım.
“Ben de seni seviyorum, bebeğim,” dedi yeşil vezirlerini gözlerime dikerek.
“Aksini düşündürecek şekilde davrandığımda bile hep sevdim. Bundan sonra
hiç ayrılmayacağız. Bana bir an önce alışsan iyi edersin.”
“Bana göre hava hoş.” Onu öpmek için üzerime çektim. “Bütün bunları
uzun zamandır düşünüyorsun, değil mi?”
Beni bilirsin,” diye mırıldandı. “Her şeyi uzatmayı severim.”
Do'stlaringiz bilan baham: |