Semptomatik ve/veya ciddi hiponatremi izlemek, dikkatli bir şekilde sıvı dengesi ve klio takibi yapmak ve sık sodyum kontrolleri için genelde hastaneye yatırlmayı gerektirir. Tetikleyci ilaçlar mümkünse kesilmelidir.
Semptomatik hiponatremili hastalarda serum sodyumunu düzeltmenin optimal hızı hakkında bir görüş birliği yoktur. Hafif orta semptomlu hastalarda günlük 10-12 mEq/L makul bir hızdır. Daha agresif bir hız olan 1-1,5 mEq/L/saat (maksimum düzeltme 10-12 mEq/L) ciddi semptomlu hastalarda kullanılmıştır. Sodyum konsantrasyonu 1-2 saatlik sıklıklarla takip edilmelidir. Semptomlar düzeldiğinde veya çözülmeye başladığında düzeltme hızı yaklaşık 0,5 mEq/L/saate düşülmelidir. Aşırı düzeltmeyi önlemek için klinisyen sodyumu 125-130 mEq/L arasında tutmalıdır.
Beyin sapı dışında serebral pontin miyelonizis olarak da adlandırılan serebral ozmotik demiyelinizasyon ortaya çıkabilir. Demiyelinizasyon hiponatremi düzeltildikten günler sonra veya hiponatreminin düzelmesiyle başlangıç nörolojik bulgu olarak ortaya çıkabilir. Hiponatremi sırasındaki hipoksik ataklar demiyelinizasyona katkı sağlayabilir. Maalesef nörolojik etkiler genelde yıkıcı ve geri dönüşsüzdür.
Ciddi semptomatik hastalarda hekim, hastanın sodyum açığını hesaplamalı ve uygun hızda hipertonik salin (Ör: %3 salin) vermelidir. Genelde salin infüzyon hızı yaklaşık 0,5 ml/kg vücut ağırlığı/saat olmalıdır, 1 ml/kg/s veya üstündeki hızlar sodyum açığının hesaplanmasında bir hatayı gösterir. Hipervolemik hastalarda hipertonik salin zararlı olabilir; volüm yükününün kötüleşmesi, pulmoner ödem veya asitle sonuçlanabilir.
Uygun şekilde su kısıtlaması yapamayan veya konservatif önlemlere yeterince yanıt alınmayan hastalarda Demeklosiklin(günde iki kez oral olarak 300-600 mg) kullanılır. ADH’nın distal tubul üzerindeki etkisini inhibe eder. Etkinin başlaması için 1 haftaya ihtiyaç var ve idrar konsantrasyon yeteneği kalıcı olarak bozularak nefrojenik diyabetes insipidus ve hatta hipernatremiye yol açabilir. Demeklosiklin sirozlu hastalarda daha fazla nefrotoksik olabilir.
Vazopressin antagonistleri özellikle kalp yetersizlikli hastalarda övolemik ve hipervolemik hastaların tedavisinde köklü değişiklikler yapabilir. Maalesef Amerikada oral formları bulunmamaktadır. Bunlar; seçici vazopressin-2 antagonistleri olan lixivaptan, tolvaptan ve satavaptandır. V2 resptörleri primer olarak ADH’nın diüretik etkisine aracılık ederler. Hastanede yatan övolemik SIADH’lı hastalarda Conivaptan, 20 mg yükleme dozu intravenöz olarak 30 dakikada verildikten sonra 20 mg 24 saatte devamlı infüzyon şeklinde verilebilir. Daha sonraki infüzyonlar her 1-3 günde 20-40 mg/gün sürekli infüzyon halinde uygulanabilir.