ÖNEMLİ SU GEÇİŞİ İLE İLİŞKİLİ HİPEROZMOLALİTE
Hücre içine kolaylıkla girmeyen solüt konsantrasyonlarının artması suyun hücre içi bölümden hücredışı bölüme kaymasına neden olur. Sodyum ve glukoz gibi efektif ozmollerin oluşturduğu hiperozmolalite birincil olarak merkezi sinir sisteminde semptomlara neden olur. Semptomların ciddiyeti hiperozmolalitenin derecesine ve gelişme hızına bağlıdır. Akut hiperozmolalitede, ozmolalite 320-330 mosm/kg’ı geçmeye başladığında somnolans ve konfüzyon görülebilirken, 340-350 mosm/kg’ı geçen değerlerde koma, solunum arresti ve ölüm görülebilir.
POTASYUM KONSANTRASYON BOZUKLUKLARI
HİPOKALEMİ
TANIN ESASLARI
Ciddi hipokalemi tehlikeli aritmileri ve rabdomiyolizi tetikleyebilir.
Transtubuler potasyum konsantrasyon gradiyenti (TTKG) ile renal potasyum kaybı nonrenal formdan ayırabilir.
Genel Değerlendirme:
Hipokalemi, diyetle yetersiz potasyum alımı, hücre dışı alandan hücre içi alana potasyum geçişi, böbrek dışı veya böbreklerden potasyum kaybı sonucunda gelişebilir (Tablo 21-3). Potasyumun hücre içine alımı insülin ve β-adrenerjik uyarı ile artarken, α-adrenerjik uyarı ile bloke edilir. Aldosteron total vücut potasyumunun önemli bir düzenleyicisidir ve potasyumun distal renal tubullerden atılımını arttırır. Özellikle gelişmekte olan ülkelerde hipokaleminin en sık nedeni infeksiyöz diyarelere bağlı gastrointestinal kayıptır. İntestinal salgılardaki potasyum konsantrasyonu mide salgılarındakinden on kat fazladır (80 mEq/L). Asidoz varlığında hipokalemi fazla potasyum kaybını düşündürü ve acil tedavi gerektirir. Kendini sınırlayan hipokalemi travma hastalarının % 50-60’nda ortaya çıkabilir, muhtemelen artmış epinefrin salınımına bağlıdır.
Tablo 21-3 Hipokalemi nedenleri
Azalmış potasyum alımı
|
Hücre içine potasyum geçişi
|
Artmış postprandiyal insülin salınımı
|
Alkaloz
|
Travma (β-adrenerjik uyarı ile)
|
Periyodik paralizi ( Hipokalemi)
|
Baryum zehirlenmesi
|
Böbreklerden potasyum kaybı
|
Artmış aldosteron (mineralokortikoid) etki
|
Primer hiperaldosteronizm
|
Sekonder aldosteronizm (dehidratasyon, kalp yetersizliği)
|
Renovasküler hipertansiyon
|
Malign hipertansiyon
|
Ektopik ACTH üreten tümör
|
Gitelman sendromu
|
Bartter sendromu
|
Cushing sendromu
|
Likör (Avrupa)
|
Renin üreten tümörler
|
Steroid metabolizmasının konjenital anomalileri (Ör: adrenogenital sendrom, 17- α-
hidroksilaz eksikliği, mineralokortikoid fazlalığı, 11-β-hidroksilaz eksikliği)
|
Artmış distal nefron akımı
|
Diüretikler (furosemid, tiyazidler)
|
Tuz kaybettiren nefropatiler
|
Hipomagnezemi
|
Ölçülemeyen anyon
|
Karbenisilin, penisilin
|
Renal tubuler asidoz (Tip I veya II)
|
Fanconi sendromu
|
İnterstisyel nefrit
|
Metabolik alkaloz (bikarbonatüri)
|
Distal nefronun konjenital defekti
|
Liddle sendromu
|
Böbrek dışı potasyum kaybı
|
Kusma, diyare, laksatif kullanımı
|
Villöz adenom, Zollinger-Ellison sendromu
|
Hipokalemi dijital toksisitesine eğilimi arttırır. Kalp hastalığı olan hastalarda β2- agonistler ve diüretiklerin indüklediği hiğokalemi ek bir risk oluşturur. Birçok genetik mutasyon potasyum metabolizma bozukluklarını da içeren sıvı elektrolit metabolizmasını etkiler. (Tablo 21-4).
Magnezyum potasyum alımı ve hücre içi potasyum düzeylerinin idamesi için önemli bir kofaktördür. Kıvrım diüretikleri (Ör; furosemid) renal potasyum ve magnezyum kaybına neden olurlar. Dirençli hipokalemide magnezyum eksikliğinden şüphelenilmelidir.
Do'stlaringiz bilan baham: |