“Bu ayna her imaja uyar.”
“Kendin
karar ver,” dedi Ahmed yan masadaki yığından bir broşür alıp
bana uzatarak.
Resme bakıp broşürü geri verdim.
“Tıpkı bir suşiciye benziyor,” dedim. “Böyle bir yerde insanlar politika tar
tışıp birbirlerine hakaret edemez. Ayna kalsa bile imkânsız.”
“Yeni bir politika belirledik,” dedi. “Bundan sonra hakaret yok.
Politika ya
da seks muhabbeti de yok.”
“Sen kafayı mı yedin, Ahmed? Bir berber dükkânında sansürün işi ne?”
Karla’ya göz attım. Pek eğleniyordu.
“Yapma, ne olur,” diye yalvardım. “Koca şehirde kimsenin kimsenin kıçını
yalamadığı tek bir yer kalsın bari.”
Ahmed bana sert bir bakış fırlattı.
Bu bile kendi bakışı değildi. Yeni kataloğundaki afili modellerden birinin
bakışını çalmıştı.
Katologdaki resimlere baktım. Ahmed bunlarla gurur duyuyordu muhte
melen. Zira katologuna yasak olmasına rağmen reklam amaçlı bazı ünlülerle
film yıldızlarının fotoğraflarını da eklemişti.
Hevesini kırmak istemiyordum ama bana kalırsa katolog tam anlamıyla
rezaletti.
“O aynayı kıramazsın, Ahmed,” diye son sözümü söyledim.
“Aynayı bana satmaya ne dersin?” dedi Karla.
“Ciddi misin?”
“Evet. Ne diyorsun?”
“Resimleri kazımak epey vakit alır,” dedi düşünceli bir yüzle.
“Ben resimlerle birlikte istiyorum. Bu hâliyle mükemmel bence.”
Seni seviyorum Karla
, diye düşündüm.
“Nakliyesi ve montajı dâhil bin rupiye el sıkışalım mı öyleyse?”
diye sordu
Ahmed.
Karla ona parayı verirken gülümsedi.
“Hazır boş bir duvarım vardı. Ne asacağım diye kara kara düşünüyordum.
Adamların aynayı dikkatlice çıkarıp bugün Amritsar’daki odama getirirse min
nettar kalırım.”
“Anlaştık,” dedi Ahmed çekiçli adamlara bir işaret çakarak. “Ben sizi geçi
reyim.”
Sokağa çıktığımızda Ahmed sağa sola bakınıp kimsenin bizi duyamayaca
ğından emin olunca fısıldadı.
“Aklınızda bulunsun. Eve servis hizmetine devam ediyorum. Aman kimse
nin kulağına gitmesin. Yasak, biliyorsunuz. Neo Stil Evi’nin imajını zedelemek
istemem.”
“Bak bu iyi haber,” dedim.
“Kendimize hakareti ve politik tartışmaları seven
bir grup bulsak bize gelir,
Ahmed’in Eski Stil Evi’nin atmosferini yaşatmamıza yardımcı olursun değil
mi?” diye sordu Karla.
“Eh, ayna sizde zaten. Ben de eski ortamı özleyeceğime göre neden ol
masın?”
“Anlaştık,” dedi Karla onunla el sıkışarak.
Ahmed bana bakıp kaşlarını çattı. Sonra yakamı düzeltti.
“Kendine ne zaman kollu bir şey alacaksın, Lin?”
“Neo Stil Evi’nden vazgeçtiğin zaman,” diye yapıştırdım. “Allah’a ema
net ol.”
“Sen de,” dedi gülerek.
Motora bindiğimizde Karla bana aynanın ikinci doğum günü hediyem ol
duğunu söyledi. Ben de böylece memnuniyetle unuttuğum doğum günümü
yeniden hatırlamış oldum.
“Başka kimseye söyleme, lütfen,” dedim omzumun üzerinden.
“Başkalarının doğum günlerini kutlayıp kendininkini unutmak hoşuna gi
der, bilirim. Merak etme, sırrın benimle güvende.”
“Seni seviyorum Karla. Demin Ahmed’in yanında bunu düşünüyordum.
Ayna için de teşekkürler. Gerçekten ruhuma işleyen bir hediye oldu.”
“Seni tanıyorum da ondan.”
Karla’yla birbirimizi daha da iyi tanıma fırsatı bulduk. Gezintilere çıktık,
birlikte yiyip içtik. Artık daha çok vaktim vardı, zira para aklama operasyonu
mu bana zaten ödediği yüzde yirmi beşe Jagat’a satmıştım. O benden daha çok
para kazanıyordu. Hem iş yaptığı insanların saygısını da kazanmıştı. Benden
operasyonu devraldıktan sonraki sene ondan çalan bir hırsızın serçe parmağını
kesmesi de şanını yürütmesine yardımcı oldu.
Balık pazarındaki Yarımay teyzeyi artık ziyaret edemiyordum çünkü
Karla
onu işe almıştı.
“Beni muhasebecin mi yapmak istiyorsun?” diye sormuştu Yarımay teyze.
“İnsanların parasını senden daha iyi kim güvende tutabilir ki?” demişti
Karla.
“O da doğru. Eee, çok işim olacak mı?”
“Sanmam. Sadece bir tane defterimiz var.”
“Ben düzenli ziyaretçilerime alışkınım, onları bırakamam,” demişti Yarımay
teyze her zamanki devinimine başlayarak.
“Kapalı kapıların ardında ne yaptığın beni ilgilendirmez,” demişti Karla.
“Ama o kapı açıldığında neler yaptığınla yakından ilgileneceğimden emin ola
bilirsin. Randall adında bir arkadaşımın bir limuzini var. Çoğunlukla bizim
otelin altında duruyor.”
“Limuzin ha,” demişti Yarımay teyze düşünceli bir tavırla.
“Siyah camlı. Arkasında geniş bir koltuğu var.”
“Düşüneceğim,” demişti Yarımay teyze ayağını zahmetsizce başının üzerin
den aşırtarak.
Birkaç gün sonra Amritsar Otel’de bizden bir kat aşağıdaki ofisinde göre
vine başlamıştı.
Yarımay teyzenin ofisi önceden boyanan ve dekore edilen diğer ikisinin
yanındaydı. Birinin tabelasında
Do'stlaringiz bilan baham: