Sulanan
|
Sulanmlyan
|
|
Cumhuriyetler
|
|
Yıllar
|
yerler
|
yerler
|
Saha
|
|
|
|
(İOCO do sat in a)
|
(1000 desatina)
|
(^000 de a t i n a)
|
|
|
1914
|
1685,0
|
529,1
|
2214,1
|
Özbekistan
|
|
|
|
•
|
1925
|
1285,4
|
328,6
|
1614,0
|
Tacikistan
|
\
|
1914
|
164,5 ■ 64,1
|
193,4
|
257,9
|
|
t
|
1925
|
76,7
|
180,8
|
Kırgızistan
|
\
|
1914
1925
|
444,8
|
109,7
|
554,5
|
i
|
238,7
|
93,9
|
332,6
|
Cem’an
|
\
|
1914
|
2194,3
|
832,2
|
3026,5
|
|
'
|
1925
|
1628,4
|
509,2
|
2138 ;0
|
Hayvana gelince :
|
1915
|
yılında 483.000 at, 1.247.000 sığır,
|
1.740.000 koyun vardı.
|
1925 yılında ise, at
|
% 52, sığır
|
% 6 1, koyun
|
vvelce ekime sarfolıman ark suları, 1919-1922 yıllarında pek çok sahalarda boşuna aktı. Bunun sonunda da bataklıklar ortaya çıktı. Zaten aç olup, bulaşıcı hastalıklara karşı dayanma kuvvetini kaybeden
.ıhali arasında sıtma ve diğer hastalıklar yayılarak, ölüm korkunç bir şekil aldı. Misâl için meselâ Fergane vilâyetinin en zengin tümenlerinden Nemengan tümenini alalım: Burada Rus göçmeni hiç yoktu. Yerli ahali î 9 ! 4 yılında 303.709 kişiydi. 1920 hesabında 230.880 kişi, 1922 de ise 190.673 kişi sayılmıştı. Demek ki 1917 kıtlığında 73.100, 192î de ise 40.905 kişi, ki hepsi birden 1 13.305 kişi yani bütün halkın %37 vî, ölmüştür. Bu tümende çift hayvanı 191 4 yılında 86.866 baş olduğu halde, 1920 de 31.5 74, 1921 başlarında ise 26.177 başa inmiştir. Erkim ise 1914 yılında 134.365 desatina olup, 1920 de 71.765 deşatina i 922 de ise 60.000 desatinaya inmiştir. 1918-1920 yıllarında bolşevik- lerin Bukhara Hanlığı ile mücadelesi de, Aşağı Zerefşan havzasında ahalinin kırılmasına sebep oldu. Bolşevilder, emîri taciz maksadıyla, Zerefşan suyunu Bukharaya vermiyorlardı. Bolşeviklere tâbi olan Semer- kand vilâyetinde boşuna akıp, sıtma sahaları vücude geldiği halde, Bukharaya tâbi tümenlerde birçok nahiyeler kurudu. Khayrâbâd, Karakol, Kharguş tümenlerinde hiç kimsenin hesap altına almadığı köyler bile kurudu. 1920-1922 yıllarında Zerefşan havzasının bütün tümenlerinde bulunarak bu durumu bizzat öğrendim.
Halbuki 1917-1918 yılı açlığı, Bukhara Hanlığının başka noktalarında da nüfusça gayet büyük zayiata sebep olmuştu. Şehrisebz, Karşı ve Guzar Beğliklerinde, evvelce 1914 yılında ziyaret etmiş olduğum bazı köyleri, 1921-1922 yıllarında harabe halinde gördüm. Karşı İle Kasan arasındaki Toq-Mangıt elinde nüfus yarı yarıya eksilmişti. 1917 yılında Rusya «Müessisler Meclisi» ne yapılan seçimden biraz önce, bir sayım yapılmıştı. Bu sayıma göre, Cenubî Türkistanın beş vilâyetinde 8.084.700 nüfus bulunuyordu. 1922 yılında Taşkentte neşrolunan resmî Sovyet istatistik mecmuasında 182) bu beş vilâyette bütün nüfus 3.029.5 14 kişi; 1924 yılında yine Taşkentte neşredilen resmî istatistik yıllığında ,8;ı) ise, beş vilâyette bütün nüfu3 5.664.454 kişi olarak gösterilmiştir. Her halde iki buçuk milyon eksiklik var. O yıllarda Kaza- kistanda ekim sahası % 50,5 (1.700.000' hektar), hayvan ise % 43,9 azaldı. Bu arada at sayısından r/, 43.5 : 3iğırdan :se % 45,7 kadarı eksilmiştir. Kazakistanın eski dört vilâyetinde nüfus 1916 yılında 4.1 18.450 kişi idi. Bu yıl ile 1920 yılı arasında bu vilâyetlerde nüfus, kişidir. Vaşcenin’in verdiği malumata göre, yüzde 1,3 eksilmişti. 17 ilk- bânun 1926 hesabına göre yeni Kazakistanın nüfusu 6.491.700 kişidir. Bu hesaptan eski «Türkistan Umumî Valiliği» nden eklenen Sır Derya,
j
, s-) Sredne - asiatski ekonomiçeski ikn.yon, 1922.
ıs:<) Stalistiçeski Yejegodnik Turkestanslcoy Respubliki, t. I, za 1917-1923 g.
Yedisu, Karakalpak vilâyetlerinin nüfusu olan 2.356.900 kişi çıkarılırsa, geriye 4.1 34.800 kişi kalmaktadır. Halbuki yeni Kazakıstana eklenen Bükey Orda, Mangışlak, doğuda Bukhtarma tümenleri vardır. O yıllarda Kazcikistana pek çok Rus göçmeni de geldi. O halde 1926 yılına Kadar nüfus çok eksilmiş oluyor. Vasçenin’in naklettiği Sovyet istatistiğine göre, 192 1-1922 açlığında Kazakistanda nüfus zayiatı 700.000 kişidir. O arada Kustanay vilâyetinde bütün iyeliğin % 26,2 si kırılmıştır1'''). Burada kırılan ahali, hep Kazaklardı. Bundan başka Rus Hükümetinin ve bilhassa Boîşeviklerin, yerli ahalinin sıhhatine hiç ehemmiyet vermemeleri, hattâ bazan kasdî olarak ihmal etmeleri yüzünden de ölüm çoğalıyor.
Aşağı Khorezmdeki Özbek ve Karakalpaklarla Yedisu dağ Kırgız- İarı arasında ise, evvelce de bulaşıcı hastalıklar, bilhassa firengi hastalığı çoğalmıştı. 1926-1,92 7 yıllarında o dolaylarda tetkikatta bulunan doktorların haberine göre, bu iki kavinin istikbali tehlikeli bir sahaya girmiş oldu. Bunu Profesör Barthold da, İstanbulda verdiği konferanslarında zikredip geçti lsr’).
Yerli ahalinin böyle kırıldığını söylerken, bolşe- Bolşeviklerin Top- vik önderleri her vakit «büyük inkilâpların bü- rak ve Göç Siyaseti yük kurbanlarla husule geldiği tabiîdir» şeklim de müstehzi ifadelerde bulunuyorlar ve ahali kırılmasının önünü almak babında hiçbir tedbir almıyorlardı180). Halbuki i ürkistana Rus göçmeni göndermek meselesi, bolşevikler çağında henüz Rusya sömürgeceiik tarihinde misli görülmiyen bir hızla ilerledi. _
Yukarıda zikrolunduğu üzere, bolşevikler sosyalist olmaları dolayısıyla, vazifeleri olan yer ıslahatı meselesini kendilerinin yerli ahaliye bir cemileleri şeklinde gösterip, bunu ancak 1925 yılı sonunda halletmeğe başladılar. Bu ıslahata ihtiyaç fevkalâde idi. Türkistanda toprak meselesi nesillerdenberi karışmış bir halde idi. Özbekistanda pamuk e- kimi dolayısıyla ahalinin topraksız kalıp, toprak mülkünün karıştığını yazmıştık. Kazakistanda ise yerlilerin asla toprağı yoktu. 1891 kanununun 119 ve 120. ci maddeleriyle toprak, yerlilerin elinden alınmıştı. Türkmenistanda da durum karışıktı. Burada toprak meselesi» Rus gelmeden önce, urukların kuvvetine veya kuvvetsizliğine göre halledilmişti. Kuvvetli uruklar, suyun (ırmağın veya kanalın) yukarı taraflarına 292
yerleşmiş olup her gün sudan istedikleri gibi faydalanırlar, hattâ 10 desa- tiııaya kadar yer ekerlerdi (meselâ: Tahtapazarda öyle idi); halbuki Merv civarında ortalama olarak ancak 3 desatina ekim yapılabilir, suyu da ancak 16 günde iki saat ve bazı yerlerde 20 günde bir saat alınabilirdi. İstifade hakkına göre toprak, «emlâk» (yani her iyeliğin irsî mülkü) ve «sanaşık» (yani her yıl taksim edilen yerler) olmak üzere iki türlü olur. Bu son nevi toprağın taksiminde adalet olsun diye bir adama hakkını muhtelif yerlerden azar azar verirlerdi ki, böylelikle 4-5 desatina toprağı olan bir köylü, birbirinden birkaç kilometre mesafede buiunan müteaddit arklar üzerinde ufak ufak tarla parçalarına malik bulunuyordu. Bu durumda doğru bir iğeîik idaresi kabil olmuyordu. Bununla beraber burada topraksızlar da çoktu. Merv Vilâyetinde toprağı ancak 1-5 desatina olan *iğelik»ier yüzde yetmişti. Hülâsa toprak meselesi çok karışık bir durumda bulunuyordu. Bu meseleyi ancak hükümet halledebilirdi. Halbuki bolşevik hükümetinin 1926 yılında yaptığı topluk ıslâhatı (zemreforma), bu meseleyi halletmek değil, Rus göçmenleri için yerli ahalinin elinden toprak koparmaktan ibaret kaldı. «Islâhat» neticesinde Özbekistanın 4 vilâyetinde 215.134 desatina, Türkmenis- tanda 2.314 desatina toprak koparılıp bir kısmına yeni Rus ve Ermeni göçmenleri yerleştirildi. Kazakistanda ise toprak taksimatı meselesi, daha 17 nisan 1924 te kararlaştırılmıştı. «Cataq» (yani toprağa yerleşmiş) çiftçi ellerde 167.000 iğelik için 1.500.000 hektar, «yarı göçebe» çiftçi ellerde 1.000.000 iğeliğe 230.000.000 hektar toprak pay edilecekti. Uç yıl (1925-1928 yıllan) içinde «cataq» lardan ancak 45.000 iğelik bilfiil, 44.000 iğelik nazarî olarak, « yarı göçebe çiftçiler » de. ancak
iğelik nazarî olarak toprak aldılar. Fakat bütün bu ıslahatta Sovyet hükümeti, «ıslahattan maksat toprağı, işliyebilene verip ekim alanını genişletmektir» diye talimat verdiğinden; yerli Kazaklar da top- ıağı işIİ3'emiyen, bundan dolayı da ekim alanını genişletemiyen unsur diye tanındığından, onların meselesi ikinci dereceye bırakıldı. «Çok masraflı» olan toprak bölüştürme işi sonraya bırakıldı ve Rus göçmeni yerleştirilmesine daha çok ehemmiyet.verildi. Sözde toprak bölüştürmek için gönderilen rus agranomları ve mühendisleri, Rus göçmenlerini yer- iestirfhek üzere daha ne kadar toprak kopartabileceğine ait bilgi edinmek için vazifelendirildiler. Yerli ahaliyi yerleştirip toprak vermek için Kazak komünistlerinin gösterdikleri mesai ve gayret, şovenizm sayıldı. Merkezî rus siyasetini tatbik sahasına getiren zat, sonradan Zinovyev’in «bozkır vilâyetlerinin firavunu» diye adlandırdığı Yahudi Galaşçukindir ki Leninin en yakın adamlarından biridir. Bu adam. Kazaklar için ayrılan yerlerin bile Rus göçmenleri tarafından gayrikanynî surette gasbe-
edilmesini haklı buldu. Bozkırdaki yerli Türkler için Rus göçmenlerinin serserice toprak gasbına karşı bir tek çare, millî Kazak ordusunun ve polisinin (nıilitsiya) kurulması olabilirdi. Ona. müsaade edilmek şöyle dursun, bilâkis yalnız Ruslar silâhlandırıldı. Kazaklar silâhsızlandırıl dık- larmdan sonra onlara, güya lûtüf yapar gibi, şu kadar yüz bin desatina toprak ayırdık, dediklerinin de ehemmiyeti sıfıra indi.
Bolşevik’ler i!k önce göç ve yerleştirme işlerini düzene koyarken, eski çarlık çağının «göç ve yerleştirme idareleri»niıı canlandırılmasına ihtiyaç duymuyorlardı. Çünkü,İle Rusyadaki İktisadî güçlük ve buhrandan dolayı Rus köylüleri ve işçi, kendi istekleriyle Türkistana geliyorlardı. Rus komünistleri de bu yolda teşvikler yapıyorlar, göçmen kafileleri için parasız vagon vc katarlar veriyorlardı.//«Göç» (peresilenye) kelimesi yerine de «boşaltma» (ivakuatsiya) kelimesini kullanıyorlardı. r akat, Türkistanı Ruslardan boşaltmak değil, İç Rusyayı boşaltmak mu- rad olunuyordu.|?Mühirn istasyonlarda «besleme noktaları» ve «boşal l> ma idareleri» denilen kurumlar, eski çar «göç noktaları»nın i.şini görmekle göçmenlerin ihtiyaçlarım karşılıyorlardı.
Bolşevik çağının 'başlangıcında göç işleri, yerli ahaliden toprak gasbetmek şeklinde değildi. Bilâkis Sovyet Hükümeti, meselâ Yedisuda 1916dan sonra gasbedilen yerlerden- az bir miktarını da, propaganda maksadıyla, 1921-1922 yıllarında gösterişli bir .şekilde Kazak-Kırgızlara geri vermişti. 1921 haziranında Yedisuda, Corc Safarov idaresinde kırğız kongresi toplandı. Burada hilekâr Safarov, sözde çarın sömürge si- 3*asetini tamamen esasından jnkıyormuş gibi bir durum alarak, Rusların, Türkistan fütuhatı hâtırası olmak üzere Uzun Ağaç’ta diktikleri âbideyi iopla yıktırmış ve birtakım Kırgızlara gasbedilen topraklarını geri vermişti. Halbuki aynı ay içinde, Rusyadan on binlerce aç Rus göçmenleri getiriliyordu. Bolşevik Önderlerinden Piatakov o yıl «Izvestiya» gazetesinde, Iç Rusyada toprak ve göç meselesine dair yazdığı makalede Türkistan'da iki milyon kadar ahalinin kırılmasıyla boşalan yerlere, hattâ onun kendi ibaresiyle «sahipleri kırıldıktan sonra hâli kalmakta olan evlere» Iç Rusyadan bir buçuk milyon Rus göçmeni gönderip yerleştirmek ve bu işi bir yılda bitirmek pi.lânlarını yazdı. Bolşeviklerin göç siyaseti, umumiyetle bolşevik siyasetindeki iki yüzlülüğün en fahiş bir şeklini gösterir. Onlar, «çar hükümeti Türkistana kapitalist ve köylü zorba ( ruscu «kulak»)lardan ibaret göçmen gönderiyordu; biz ise Türkistanda sma- atı ilerletmek için proleter ve şehirli Rusları gönderiyoruz» diyorlardı. Hakikaten bolşevikler çağındaki göç, başlangıçta çar zamanındaki göçün aksine olarak şehirlere yöneltilmiş, Rus göçmenleri şehirler ve hatla şehirlerin müsliiman mahallelerinde müslüman evlerinin bos odalarını
ışgaı ederek, rus ailelerini yerleştirmek ve oradan, önceden mevcut olan göçmen rus köylerine dağıtmak şeklinde olmuştu. 192 1 yılındaki isyanlar, çok göçmen gönderilmesine ve yerleştirme işinin düzene konmasına engel oldu. İsyanlar bastırıldıktan sonraki yıllarda ise, bolşevikler göç siyasetine, doğrudan doğruya çar hükümeti usulüyle açıkça ve yahut kapalı bir surette (mesela «toprak ıslahı» bahaneleriyle) toprak zaptede- ıck yerleştirir oldular. Bu meselelerde ellerinde en mühim silâh, suyun hükümet inhisarına alınması olmuştur. Çar hükümetinin yıllarla uğraşıp da ahalinin protestoları karşısında tatbikinde tereddüt gösterdiği «su inhisarı kanunu», bolşevikler tarafından 24 mayıs 1924 dekretiyle «inkılabı» bir şekilde birden tatbik ediliverdi. Bolşevikler Kazakistanda) Kazakların yerleştirilmesi hususunda çarın tahditlerini kaldırmış gibi bir tavır almakla beraber, bütün Rusyada olduğu gibi, Türkistanda, da top- rağın devlet mülkü ilân edilmesi ve buna ek olarak suyun inhisar altına alınması, bunlara, göç meselesinde istedikleri gibi hareket yollarını açmıştır. Zaten bu kanunun ilanından daha önce 192 3 yılında eski «Türkistan Umumî Valiliği»ne tâbi beş vilâyette Rusların sayısı 787.133 nüfusa, yani bütün Türkistan nüfusunun Ç 10,2 sine varmıştı. Halbuki 1897 yılında burada Ruslar ancak Ç 3, ve 1917 yılında ise r/< 5 kadardı. De- -rr melç bolşevikler kendi hâkimiyetlerinin ilk beş yılında, çarın 50 yılda i - yerleştirdiği kadar Rus göçmeni getirebildiler.'’Şimalî Türkistan (Kazakistan) da ise bu göç ve yerleştirme siyaseti, eşi görülmemiş bir şekilde tatbik edildi. Bundan da ilerde bahsedeceğiz 187).
Pamuk siyasetinde, yani Türkistanın sulanan yer- Bolşeviklerüı lerinden hububatı zorla çıkarıp böyle bölgeleri yal- Pamuk Siyâseti niz pamuk ekimine hasretmek babında da bolşevikler, kapitalizm çağım, çar hükümetini çok geride bıraktılar. 1916 yılında 748.000 desatinaya çıkan pamuk sahası, '922 de 77.400 desatinaya inmişti. Yani pamuk ekilen saha on defa eksilmişti189). 1925 yılında ise bunu, zorla 499.500 e çıkardılar. Bolşevikler Rusyayı pamuk hususunda Amerikaya muhtaç olmaktan tamamen kurtarmak istiyorlar. Rusya fabrikalarında sarfedilen 598.000 ton pa-
JS7) Bu bölümü yazarken faydalandığımız başlıca kaynaklar şunlardır : <•Narodnoye Khoziaystva Sredney Aziyi». «Khlopkovoye Delo», «Vestnik Irrigat- «Sovetski Kazakistan» dergilerinin 1925-1929 yılları nüshaları; «Statistiçeski Yejegodnik Turkrespubliki», t. I—II Taşkent 1924. «Vestnik Zemlegustroystva i
Do'stlaringiz bilan baham: |