S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet41/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

Babaların Oğulları.
Concannon’ı o sergiye çeken bu iki kelime miydi? Yoksa 
beni izleyip Lisa’yı öğrenmiş ve sergiyi onunla tanışmak için mi kullanmıştı?
Benimle konuşurken gözleri acı hatıralarla gölgelenmişti. Benim de anıla­
rım vardı. Geceleri sık sık kâbuslarla uyanıyordum. Rüyalarımda beni bir du­
vara zincirleyip işkence eden adamların unutmaya başladığım hayalet yüzlerini 
görüyordum.
Başımı çevirdim ve Lisanın yarı kapalı gözlerine, minik, kalkık burnuna ve 
uzun boynuna baktım. Dudaklarından hiç silinmeyen muzip gülümsemeye. 
Rüzgâr sarı buklelerini havalandırıyordu.
Dizlerine kadar gelen, siyah, bol bir elbise giymişti. Kolsuzdu. Sadece sert 
bir gömlek yakası vardı. Sandaletlerini çıkarmıştı. Ayakları çıplaktı. Tek mü­
cevheri irili ufaklı turkuaz boncuklu, ince bir kolyeydi.
Aklımdan geçenleri okur gibi yüzüme baktı ve hafifçe kaşlarını çattı. 
“Bugün ne, biliyor musun?” diye sordu ve gözlerimi şaşkınlıkla açtığımda 
güldü. “Yıl dönümümüz.”
“Ama biz bugün...”
“Ben kendime seni sevme fırsatı tanıdığım güne göre hesaplıyorum,” dedi. 
“İki yıl önce bugün motorunla yanımda durdun. Karla evleneli bir hafta ol­
muştu. Ben yağmurun dinmesini bekliyordum.”


“Tüh. Hatırlıyorsun demek? O gün kafam çok iyiydi.”
Güldü. “Bilmez miyim? Birkaç kişi bir tentenin altına sığınmıştık. Bana 
gideceğin yere bırakayım mı demiştin. Deli gibi yağmur yağıyordu.”
“Sonra sokakları sel basmıştı. Senin için endişelenmiştim.”
“Berbattı. Sana o kadar gülmüştüm ki. Kendisi sırılsıklam olmuş, bana 
kuru ve güvenli bir yolculuk vadediyor!”
“Aman, tamam.”
“Sonra motorundan inip herkesin önünde dans etmiştin.”
“Ne aptallık.”
“Deme öyle. Benim hoşuma gitmişti.”
Başımı iki yana salladım. “Kendimi rezil ettim.”
“Bence evrene söz vermelisin. Muson zamanı Bombay’da olduğun sürece en 
az bir kere yağmurda dans edeceksin.”
“Ben evren filan anlamam ama sana söz. Burada olduğum her musonda en 
az bir kere yağmurda dans edeceğim.”
Rüzgâr artmıştı. Denizin üzerinde şimşekler çakıyordu. Az sonra bir gök 
gürültüsü patladı.
“Fırtına yakın,” dedim.
Elimi tuttu. “Gel.”
Beni yavaşça dönen okçunun yükseldiği beton kaidenin dibine götürdü. 
Eğilip yerden bir sepet aldı.
“Bekçiye bunun için fazladan para verdim,” dedim. Sepette büyükçe bir 
battaniye, bir şişe şampanya ve birkaç kadeh vardı.
Şişeyi bana uzattı.
“Aç bakalım.”
Ben alüminyum folyoyu soyup tıpayı açarken Lisa battaniyeyi yere serdi ve 
etrafta bulduğu birkaç başıboş seramik karoyla sabitledi.
“Her ayrıntıyı düşünmüşsün,” dedim.
Güldü. “Daha dur. Burası ne kadar özel bir yer, bilmiyorsun. Rish’le gel­
diğimizde etrafa iyice baktım. Bombay’da hiçbir pencereden görünmeyen tek 
açık alan bu.”
Elbisesini başından geçirip çıkardı ve yere fırlattı. Çırılçıplak kalmıştı. 
Kadehleri alıp bana uzattı. İkisine de şampanya doldurdum. Şişeyi bir kenara 
bıraktım ve kadeh tokuşturduk.
“Neye içiyoruz?”
“Önce soyunsan?”
“Lisa, konuşmamız gerek,” dedim en ciddi sesimle.


“Olur ama önce içelim.”
“Peki.”
“Aptal âşıklara,” dedi.
“Aptal âşıklara.”
Şampanyasını bir dikişte bitirip omzunun üzerinden fırlattı. Bir şangırtı 
koptu.
“Bunu hep yapmak istemişimdir,” dedi neşeyle.
“Lisa...”
“Şşşt.”
Beni soydu ve ikimiz de tamamen çıplak kaldığımızda bir kadeh daha alıp 
doldurdu.
“Bir tur daha şerefe yapalım, sonra konuşuruz,” dedi.
“Tamam. Yağmura,” dedim.
“Yağmura.”
Kadehlerimizi başımıza diktik.
“Lisa...”
“Dur. Son bir tane daha.”
“Ama dedin ki...”
“Daha olmadı.”
“Ne?”
“Biraz çarpsın bari.”
Tekrar kadehleri doldurdu.
“Bu sefer şerefe yok. Fondip.”
Tekrar içtik ve Lisa yine kadehi fırlattı. Sonra beni sırtüstü battaniyeye itti 
ama kendi ayağa kalktı.
“Konuşurken ben dans etsem?” dedi. Hafifçe sallanmaya başlamıştı bile. 
Kafamı ellerimin arkasında kavuşturdum. “Pekâlâ. Keyfini kaçırmaya­
cağım.”
“Bir zahmet. Bugün yıl dönümümüz,” dedi hülyalı bir sesle.
“Biliyor musun, cehennemde doğum günlerini ve yıl dönümlerini asla 
unutmayan insanlara ayrılmış özel bir yer var.”
Lisa bana aldırmadan devam etti. “Bugün ikinci devrimiz başlıyor. İki yıl 
önce başlayandan bir sonraki.”
“Ne demek o?”
“Dün eski bizdik,” dedi kollarını iki yana açıp rüzgârı kucaklayarak.
“Eski mi?”
“Evet.”


“Ne zaman değiştik?”
“Bu gece.”
“Öyle mi?”
“Evet.”
“Ne zaman oldu o? Asansörde mi? Merdivenlerde mi?”
Güldü ve dans etmeye devam etti. Kafası sadece kollarının, kalçalarının ve 
bacaklarının duyabildiği bir ritimle hareket ediyordu.
“Yağmur dansı yapıyorum,” dedi ellerini denize doğru uzatarak. “Bu gece 
yağmur yağmalı.”
Etrafındaki demir çemberle birlikte dönen okçuya baktım. Yağmur. Yağmur 
yıldırım demekti ve bizim kırmızı okçu da ideal bir paratonerdi.
“Kesin yağsın diyorsun?”
“Tabii.” Kendini yanıma atıp elini başına dayadı. “Görürsün, birazdan in­
dirir.”
Şampanyayı kafaya dikti ve beni öpmek ister gibi uzandı. Ama bunun yeri­
ne ağzındaki şampanyayı benimkine boşalttı.
“Ben serbest bir ilişki istiyorum,” dedi.
Güldüm. “Bundan daha serbestini düşünemiyorum.”
“Başkalarıyla da olmak istiyorum.”
“Ah. Şimdi anladım.”
“Bence sen de başkalarıyla olmalısın. Sürekli değil tabii. Yani birlikte takıl­
maya devam edeceksek. Biriyle sürekli bir ilişkin olması hoşuma gitmez. Ama 
ara sıra olabilir. Hatta istersen çöpçatanlık bile yapabilirim. Sana deli olan bir 
arkadaşım var. O kadar güzel ki, üçlü bile takılabiliriz.”
“Ne?”
“Bir sözüne bakar,” dedi.
Fırtına yakındı. Rüzgâr deniz kokuyordu. Bakışlarım gökyüzüne kaydı. 
Gururun payına kızgınlık düşer çokça, doğrular ise alçak gönüllülüğün. Ona 
ne yapıp yapamayacağını söyleme hakkına sahip değildim. Bunu sormaya bile 
hakkım yoktu. Aramızda o türden bir aşk yoktu.
“Sana karışmaya hakkım...”
Sözümü kesti.
“Beni sevmek istiyorsan seninle olurum,” dedi yanıma yatıp elini göğsüme 
koyarak. Ama başka insanlarla da olmamızı istiyorum.”
“Bana bunu söylemek için tuhaf bir yol seçmişsin.”
“Böyle bir şeyi söylemenin tuhaf olmayan bir yolu var mı?”
“Yine de...”


“Nasıl tepki vereceğini bilemedim,” dedi dudaklarını büzerek. “Hâlâ da 
bilmiyorum. Tek düşündüğüm, fikrimi beğenmezsen bunun son sevişmemiz 
olacağıydı. Beğenirsen de, ilk kez yeni Lin ve Lisa olarak sevişeceğiz. Her iki 
şekilde de, unutulmaz bir yıl dönümü kutlaması olacak.”
Birbirimize bakarken gözlerimiz gülmeye başlamıştı bile.
“Burayı seveceğimi biliyordun.”
“Hem de nasıl.”
“Air India okçusu falan. Bunlar tam bana göre.”
“Ev-vet.”
Üzerine eğilip yüzüne savrulan saçları arkaya ittim.
“Sen harika bir kızsın, Lisa. Beni hep şaşırtıyorsun.”
Parmakları enseme dolandı ve öptü beni.
“Bir araştırma yaptım biliyor musun?” diye mırıldandı.
“Öyle mi?”
“Evet. Buraya ne sıklıkta yıldırım düştüğünü araştırdım. Merak ediyor 
musun?”
Aslında umurumda değildi. Bize neler olduğunun farkındaydım ama bu­
nun nereye varacağını kestiremiyordum.
Fırtına üzerimize kapandı. Gökyüzü sıkıştı ve yağmur ağızlarımızı gümüş 
renkli damlalarla doldurdu. Lisa beni üzerine, sonra içine çekti. Bacaklarını 
sırtıma doladı ve beni sıkıca içinde tuttu. Sonra gevşedi ve beni yine sıktı. 
Kendimi bu ritme bıraktım.
Rüzgâr ve yağmur sırtımı dövüyordu. Alnımı onunkine dayadım. Yüzümü 
yüzüne siper ettim. Kirpiklerimiz olmasa gözlerimiz bile değecekti birbirine. 
Muson yağmuru tenlerimiz kadar sıcaktı. Dudaklarımızı birbirine bastırdık ve 
aynı havayı paylaştık.
İçinden çıkmama izin vermeden beni sırtüstü yatırdı ve uzun parmaklarını 
göğsüme bastırdı.
Yağmur yüklü bulutların arasında bir gümbürtü daha koptu. Saçlarından 
ve göğüslerinden sular akıyor, benim açık ağzıma doluyordu. Çatı su dolmaya 
başlamıştı. Ada Şehri’nin tepesinde, gizli bir denizdeydik sanki.
Lisa tırnaklarını etime geçirdi. Sırtını kızgın bir kedi gibi kabarttı. Ellerini 
göğsümden aşağı kaydırdı ve beni içine hapsedip kollarını ve yüzünü gökyü­
züne kaldırdı.
Kafamın içinde bir davul gümlemeye başladı. Anılar koridorunda yankıla­
nan ağır ayak sesleri. Kalbim. Ayrılacaktık. O an o kadar netti ki; şu an sahip 
olduğumuzdan daha fazlası olmayacaktı hiçbir zaman.






Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   37   38   39   40   41   42   43   44   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish