Lev Nikolayeviç
Tolstoy
20
Matryona düşünedursun, sundurmanın basa
-
makları gıcırdamaya başladı, içeriye birisi girdi.
Matryona iğneyi gömleğe batırıp sofaya çıktı. İki kişi
geliyordu: Semyon ve yanında da şapkasız ve çizme
-
li bir adam.
Matryona kocasından gelen içki kokusunu he
-
men aldı. “Sahiden de içmiş.” diye düşündü. Kocasını
kaftansız, sırtında sadece
bir ceketle susup ezilip
büzülürken görünce Matryona’nın kalbi duracakmış
gibi oldu. Üstelik kocası post falan da almamıştı.
“Paraları bir ipsizle içkiye yatırmış, bir de adamı tu
-
tup yanında getirmiş.” diye düşündü.
Matryona onları içeri geçirdi, arkalarından
kendisi de girdi. Adama baktı: Kocasıyla ortaklaşa
kullandıkları kaftanı giymiş, gençten, zayıf bir ya
-
bancıydı. Kaftanın altında gömlek görünmüyordu,
şapkası da yoktu. Hiç kıpırdaman, gözlerini dahi
kaldırmadan öylece dikiliyordu. Matryona, “İyi biri
-
ne benzemiyor, korktuğuna göre.” diye düşündü.
Matryona kaşlarını çattı, sobadan tarafa çekilip
onları izlemeye başladı.
Semyon kasketini çıkardı, hiçbir şey yokmuş
gibi sedire oturdu.
-Matryona, sofrayı kursan da yemek mi yesek?”
Matryona bir şeyler homurdandı, sobanın yanın
-
da öylece duruyor, kıpırdamıyordu. Önce birine, son
-
ra diğerine baktı ve sadece başını salladı.
Semyon
İnsan Neyle Yaşar?
21
karısının öfkelendiğini gördüyse de yapacağı bir şey
yoktu: Fark etmemiş gibi yapıp, yolcuyu kolundan
tuttu.
-Otur kardeş, yemek yiyelim.
Yolcu sedire oturdu.
-Bir şeyler pişirmedin mi?
Matryona’nın öfkesi iyice arttı.
-Pişirdim, ama sana değil. Görüyorum ki aklın
içkiyle birlikte uçmuş. Post için
gittin ama kaftan
-
sız geldin, bir de yanında çıplak bir serseri getirdin.
Benden sizin gibi ayyaşlara yemek falan yok.
-Yeter Matryona! Boş yere gevezelik etme! Önce
adamın kimin nesi olduğunu sor…
-Söyle bakalım, paraları nereye soktun?
Semyon elini kaftanın cebine soktu, paraları çı
-
karıp düzeltti.
-İşte paralar. Trifonov para vermedi, yarına söz
verdi.
Matryona daha da öfkelendi. Kocası post alma
-
dığı gibi ellerindeki tek kaftanı da çıplak bir herife
giydirmiş, bir de tutup adamı eve getirmişti.
Masadaki parayı kapıp saklamaya götürürken
kendi kendine konuşuyordu:
-Yemek falan yok. Bütün çıplak ayyaşları doyu
-
ramayız ya.
-Bana bak Matryona, dilini tut biraz. Önce bir
dinle, ne derler bak…
Lev Nikolayeviç Tolstoy
22
-Oldu, sarhoş bir ahmağı dinleyip durayım. Ne
diye evlendiysem sen gibi bir sarhoşla. Annemin
verdiği keten bezlerini bile içkiye yatırdın; post al
-
maya
diye gittin, içtin geldin.
Semyon karısına içkiye sadece yirmi kapik ya
-
tırdığını anlatmak, adamı nerede bulduğunu söy
-
lemek istediyse de Matryona
ona tek kelime dahi
ettirmedi. Semyon’un ağzından bir şey çıksa karısı
daha fazlasını söylüyordu. On sene önce ne olduysa
hepsini bir bir dile getirdi.
Matryona konuştukça konuştu, en sonunda
Semyon’un üstüne yürüyüp kollarından kavradı.
-Ver ceketimi. Bir tek bu kaldı, bunu da alıp giy
-
din. Ver çabuk, çopur köpek, şeytan görsün yüzünü!
Semyon ceketi çıkarmaya başladı, bir kolunu çı
-
karmıştı ki karısı hızla çekiverdi, ceket dikiş yerle
-
rinden çatırdadı. Matryona ceketi kapıp başına attı
ve kapıya yöneldi. Dışarı çıkacaktı ama durdu: Hın
-
cını çıkarmak, hem de adamın kimin nesi olduğunu
öğrenmek istiyordu.