15
veya mevcut sözleri henüz alışılmamış farklı anlamlarda kullanmak” (2013,
s.866).
Dilin yapısı ve milliliği gözetilmeksizin, konuşanları arasında bilinçsizce
türetilip yaygınlaşan yahut yabancı kaynaklar vasıtasıyla toplumun dil hafızına
yerleşen kelimeler sebebiyle Karaağaç neolojizmi dil yozlaşması olarak
yoruml
amaktadır. Küreselleşen toplumların dillerinde karşılaşılan ve “yozlaşma”
olarak nitelendirilen bu
değişim, bir bakıma kaçınılmazdır. Durumu kontrol altına
almaksa
sadece dil uzmanları vasıtasıyla başa çıkılabilecek bir problemin çok
ötesinde
dir ve dil bilinci gelişmiş bir toplum olabilmenin gereği en çok bu
noktada hissedilir.
Çeviribilimden gazetec
ilik, medya, yazın,
televizyon ve sinemaya; bilim, sanat,
kültür, siyaset, ekonomi gibi hemen her alanda
kitle iletişim araçları başta olmak
üzere tüketilen
her bilgi kaynağında sözü edilen, yazılıp çizilen, konuşulan her
yeni kavram; bireysel yahut çeviri üretmeler sonucunda anlık olarak
oluşturulabilir. Özellikle bilgi ve internet çağı olarak tanımlanan bu yüzyılda,
dijital toplumun bireyleri olarak, bilgiyi
şuursuzca ve kontrolsüzce üretip
insanlığın tam ortasına bırakmak (örneğin; sosyal medya aracılığıyla)
zahmetsizce mümkündür.
Bu anlık oluşumların her biri dil için potansiyel birer
yeni birimdir ve yerleşikleşme sürecini
tamamlayan birimler, dilin söz varlığına
katılarak sözlük birimi olmaya hak kazanırlar.
Bugünün
sınırsız iletişim ağları arasında tamamen aynı kelimelerle veya
fabrikadan çıkmış gibi yorumlanan kurallı sözcüklerle konuşan bir toplum
beklemek olanaksızdır. İnsan ürünü
olan dil, elbette insan değiştikçe onunla
birlikte evrilir. Eğitimle verilmesi mümkün olan ortak kültür ve dil bilinci ise
değişen insanın kimliğini koruması içindir ve bu dile de yansıyacaktır. Dildeki
yeni üretimleri
belirlemek,
dilin geçirdiği değişimleri takip ederek aslında
toplumun
değişimini ve bulunduğu yeri anlamak demektir. Bu hususta
Karaağaç’ın yozlaşma olarak ifade ettiği “yenicilik” kavramını; temelde değişimi
fark etmeyi ve buna yönelik bilinç kazanmayı içeren zaruri bir uyarı olarak
16
yorumlayabiliriz.
“Değişen toplum” düşüncesini destekler biçimde Emecan,
İngilizce ödünçlemelerin yaygın olduğu dillerde neoloji çalışmalarının daha
yoğun olarak gerçekleştirildiğini söyler ve bu durumu dışa açılmayı hedefleyen
bir toplumun girişimlerinin sonucu olarak yorumlar (1998, s.14).
Yani bir
anlamda dış dünyadaki gelişmeleri takip eden bir toplumun kurduğu her bağ,
dilinde de iz bırakacaktır. Gelişmiş toplumlar ürettikleriyle gelişmekte olan
toplumları daima etkisi altına alacak, ışığı kim tutuyorsa yolu gösteren de o
olacaktır.
Do'stlaringiz bilan baham: