Özellik taassup sahibi bazı şiiler –el- Kummi gibi- yorumlarında bunu getirmektedirler. Fakat insaf
Bazı tasavvufî çevreler ise, “vesile”yi kendi indi algıları ile ariflerle sohbet,
onların elleriyle eğitilme, onlara hizmet etme, onlara itaatte devamlı olma olarak
açıklar. Vesile ariflere itaat ile elde edilir. Ebu Amr ez-Zeccaci der ki; “Bir adama
gaybın perdesi aralansa ve gayba şahit olsa ama onun bir hocası olmasa ondan bir
hayır gelmez.” İbrahim b. Şeyban; “bir adam ilimlerin hepsini kendisinde toplasa,
insanlardan birçok grupla sohbet edip onlardan ilim öğrense, erlerin ulaştığı seviyeye,
bir şeyhin veya imamın veya samimi bir eğiticinin riyazetinden geçmeden ulaşamaz.
Ve muamelatı düzeltme konusunda ona tabi olunmaz” İbn Acibe, (h.1204) bunlara
benzer birçok görüş serdettikten sonra özetle durum şudur der: “En büyük vesile,
büyük fetih/zafer; şeyhe tabi olmakla elde edilir.”
53
Diğer bir sufi müfessir el-Mirğini
(h.1268) ise “vesile”yi şöyle açıklar: “Sizi Allah’a yakınlaştıracak ameller veya kâmil
olan âlimi, veliyi arama, onunla tevessül etme ve onunla hakka yakınlaşmayı talep
etmedir. Çünkü o, hakka yakınlaştıracak en büyük vesiledir. Onu bulun ve ona
saygıda kusur etmeyin yarışta önceliği elde edersiniz.
54
Bununla da yetinmeyen el-
Mirğini hadis
55
olduğunu iddia ettiği şu rivayeti sözlerine dayanak yapar: “Hz.
Peygamber buyurdu ki; Kavmi içinde şeyh, ümmeti içerisindeki peygamber gibidir.”
56
Dirilerle yetinmeyen bu algı sahipleri ölüleri de vesile edinmekten
çekinmemekte hatta şu rivayete -İşlerde acze düştüğünüz (şaşırıp kaldığınız) zaman,
kabir ehlinden yardım isteyiniz!-
57
istinaden işlerin çözümü için kabir ehline müracaat
edilmesi gerektiğini dillendirmektedirler. Hâlbuki bu rivayetin mevzu olduğu
58
ehlince bilinen bir durumdur.
İslam bilginleri tevessül konusunda farklı görüşler taşımakla birlikte, üç çeşit
vesile anlayışını kabul etmektedirler: Birincisi, “Allah'ın güzel isim ve sıfatları;
ikincisi, “salih ameller”; üçüncüsü ise, “takva sahibi iyilerin duası”dır. Bunların
dışındaki tevessül ise, tartışmalıdır. Tartışmalı tevessülü, kabul etmeyenler konuya
itikadî açıdan, kabul edenler ise konuya tasavvufi açıdan yaklaşmaktadır. Tartışmalı
tür tevessüllerden biri de, “şahısla yani zatla yapılan tevessül” olmaktadır. Zatla
yapılan tevessül, hem itikadî ve hem de tasavvufi açıdan yaklaşanlarca, farklı
yorumlamalara rağmen kabul görmüştür. Ancak, zatla yapılan tevessülde, kabirdeki
ölüleri vesile edinme hususunda, çok sert tartışmalar meydana gelmiştir. Çünkü bu tür
tevessülde tevhid inancı yok olmakta ve şirke düşülmektedir. Ölmüş insanları vesile
edinerek, yardım sağlama düşüncesini kabul edenler, “ruhun ölümsüzlüğü”nü ileri
53
Ebu’l Abbas Ahmed b. Muhammed b. El Hemdi İbn Acibe;
el-Bahrul Medid fi Tefsiri’l Kur’ani’l
Mecid,
(Tahkik: Ahmed Abdullah el-Kureşi), Kahire 1419/1999, II/37
54
Muhammed Osman b. Muhammed İbn Ebi Bekr b. Abdullah el-Mirğini,
Tac et-Tefsir li-Meliki’l
Kebiyr
, Kahire 1392, I/235.
55
Hadis diye rivayet edilen bu sözün sıhhati ile ilgili şunlar ifade edilmektedir:
Do'stlaringiz bilan baham: