26
İlk Özbek romanı olarak kabul edilen ve Abdulla Kadiri’yi Özbek
roman
yazıcılığının kurucu yapan “Ötgen Künler”in ilk bölümleri 1922 yılında İnkılab
dergisinde neşredilir. 1926 yılında ise kitap olarak basılır (Üşenmez, 2013: 115). Bu
roman Türk Dünyası edebiyatında önemli bir yere sahiptir. Türkistan’da romancılığın
başlangıç noktası olarak görülmesinin dışında ulusal bir kitap özelliği taşımaktadır.
Roman yasaklanmış ve tüm nüshaları yok edilmiştir. Romanı bulunduranlar Sibirya’ya
sürgün edilir. Tüm bu yasaklara rağmen roman gizliden gizliye çoğaltılır ve evlerde
okunmaya devam eder. Artan baskılar neticesinde ise roman ezberlenir ve böylelikle
dilden dile dolaşır (Kadiri, 2009:6). Romanda hem siyasi
hem de manevi ve ahlaki
konular ele alınmıştır. Romanın başkahramanları olan Ataberk ve Kümüş’ün aralarındaki
aşk ele alınırken aynı zamanda Özbeklerin aile yapısı, toplum içinde kadının önemi, vatan
millet sevgisi gibi konular işlenmiştir (Üşenmez, 2013: 115).
Abdulla Kadiri, Ötgen Künler romanından sonra ikinci ve diğer bir önemli romanı
Mehrabdan Çayan’ı (Mihraptaki Akrep) 1918 yılında tamamlamıştır. Mehrabdan Çayan,
1929’da Semerkant’ta yayımlanmıştır (Çelebi Öztürk, 2015: 2). Roman ilk olarak Arap
harfli basılmış daha sonra 1935, 1967, 1994 yıllarında Kiril harfleriyle yayımlanmış ve
2004 yılında da Latin harfleriyle tekrar basılmıştır. Romanda Enver ile Rânâ adındaki iki
gencin aşkı anlatılır. Bununla birlikte halkını sömüren Hudayar Han ile makam ve mevkî
peşindeki din adamlarının çıkar çatışması eleştirel bir dille anlatılmıştır (Karadeniz, 2013:
28).
1934 yılında yazdığı ve köy hayatını anlattığı “Abid Ketman” adlı hikâyesi de
Abdulla Kadiri’nin önemli eserleri arasındadır. Yazmış olduğu roman, hikâye, şiir ve
tiyatro eserleri dışında tercüme ve dil çalışmaları da yapan Kadiri, Tatar âlimi Abdulla
Şinasi’nin 1928 yılında yazdığı “Fizika”, Gogol’un 1935 yılında yazdığı “Üyleniş” ve
Çehov’un 1936 yılında yazdığı “Alçazar” adlı eserleri Özbekçeye tercüme etmiştir
(Üşenmez, 2013: 116).1930 ve 1933 yılları arasında hazırlanan “Rusça-Özbekçe Lugat”
ın “P” harfini de yine Abdulla Kadiri tarafından yazılmıştır (Açık, 2007: 104).
1926 yılında mevcut yönetimi yazdıkları vasıtasıyla dolaylı yollardan eleştirdiği
gerekçesiyle yargılanan Kadiri’nin hakkında bir nevi karalama kampanyası başlatılmış ve
aleyhinde yazılar yazılmaya başlamıştır. 31 Aralık 1937 tarihinde tutuklanan Kadiri,
dokuz ay süren işkencenin sonunda 4 Ekim 1938’de katledilmiştir (Üşenmez, 2013: 116).
27
Özbekistan’ın bağımsızlığını ilan ettiği 1991 yılında Abdullah Kadiri gıyabında Nevai
adlı devlet mükâfatına layık görülmüştür. Özbeklerin bağımsızlığının ilk yılında
Abdullah Kadiri’yi bu şekilde ödüllendirmesi dikkate değer bir gelişmedir. Bağımsızlığın
üçüncü yılında, 1994’te ise edip müstakillik üstün madalyası (orden) ile
ödüllendirilmiştir. Taşkent Devlet Medeniyet İnstitu’na Abdulla Kadirî adı verilmiştir.
2004 yılında yazarın doğumunun 110. yılı münasebeti ile bir anma programı yapılmış
yazarın hayatı ve eserleri hakkında yedi ciltlik bir çalışma neşredilmiştir (Çelebi Öztürk,
2015: 3).
Do'stlaringiz bilan baham: