102
3.4.8.13. İnsan Dışındaki Varlıklar (hayvanlar):
Av
’da (s. 60)
“av”.
3.4.8.14. Emniyet Mensubu:
Lamba’
da (s. 62)
“ polisler”.
3.4.8.15. Kanun Adamı:
Lamba’
da (s. 62)
“nöbetçi savcı”.
3.4.8.16. Hakikat Arayıcıları:
Lamba’
da (s. 62)
“o”; Yolcu
’da
(s. 59)
“ben”;
Menzil’
de (63)
“o”.
3.4.8.17. Meslekler:
Tezhip
’te (s. 64)
“müzehhep”; Zenginlik’
te (s. 65)
“sıvacı”;
Bozkır’
da (s. 85)
“otel sahibi”.
3.4.8.18. Ölmüş Kişiler:
Müjde’
de
(s. 70)
“çocuklar, kocalar”; Okul
’da
(s. 72)
“cesetler”.
Cemal Şakar’ın Hikâyât adlı eserin ikinci bölümündeki anlatılarda aile
bireylerinin ruh halleri, ilişkileri önemli bir yer tutmaktadır. Yazar kimi kahramanlarla
da modern araçlara itiraz etmektedir. Örneğin
Bağlanma
(s. 78) adlı anlatıda anlatı
kişisinin yalnızlığı şehrin kalabalığıyla birlikte verilerek yabancılaşan
bireyin
yalnızlığına değinilmektedir. Ayrıca
Televizyon
(s. 86) adlı anlatıda televizyondaki
soykırım görüntülerini izleyen anlatı kişisi,
“iyi ki şu televizyon var.”
diyerek çelişkiye
dikkat çekmektedir. Yazarın kimi anlatıları ise sıradan gibi görünen ilişkilerin
öyküleştirilerek önemsendiğinin ifadesidir.
Modern yaşam tarzının insanlar üzerinde bıraktığı en önemli
durum mutsuzluk
olmuştur. Modernizmin vaat ettiklerini gerçekleştirememiş olması insanları hayal
kırıklığına uğratmıştır. Bilinçaltı sistemi bozulan insanlar artık Polyannacılık
oynamaktadırlar.
Bozkır
(s. 85) başlıklı anlatıda ilahi bakış açısıyla anlatı kişisinin
içinde bulunduğu durum gözler önüne serilir. Dış görüntüsü verilmeyen anlatı kişisi,
içinde bulunduğu durumdan kurtulmak için kendini doğaya atmıştır. Çünkü bu yılki
izninde “
turistler için hazırlanmış sahnelerde mutluluk oyunları oynamak”
istememektedir. “
Doğada, doğal bir uyumla kendini dengelemenin peşindedir”.
Dikkat
edileceği gibi anlatı kişisi, modern yaşamın problemlerini fiilen
kendi
üzerinde yaptığı
olumsuz değişimi görmüş ve bunu düzeltmek için çıkış noktası olarak kendini doğaya
atmıştır; ancak, anlatı kişisinin modernizmin olumsuzluklarını görmesi, kendi için erken
olsa da kaldığı motel sahibine göre
geç
tir. Anlatı kişisinin tedirginliğinin ve
gerginliğinin farkına varan motel sahibi yola çıkmak için hareketlenen kişiye
“Buradan
öte, daha iyi, daha güzel yerler yok.”
der. Diğer bir ifadeyle anlatı kişisine geç kaldığını
103
söylemek ister. Postmodern anlatılardaki insanların özneleşme sürecinin net bir şekilde
anlatıldığı bu anlatıda, söz konusu öznenin adından, ailesinden vs. özelinden
bahsedilmemesi, yazarın okuru, anlatıya çekerek onu özneyle
beraber yazma edimini
devam ettirmek gayesiyledir.
Modernizmin insanı, insanlıktan çıkaramadığına en güzel örnek
Zenginlik
(s. 65-
66) adlı anlatıdır. Maddi olarak yaşamlarını zor bir şekilde idame ettiren aile reisi adam,
aldığı yevmiyeyi evine kahvaltılık bir şeyler götürmek için harcar. Evdeki hanımı
kocasına buzdolabında ne var ne yoksa birkaç gün önce kocası ölen bir kadına
gönderdiğini korkuyla karışık bir ses tonuyla söylediğinde adam
“Allah kabul etsin.”
der. Anlatının can alıcı noktası baba ile çocuğu arasında geçen;
“-Baba, dedi, çocuk; biz zengin miyiz?/ -Zengin olan Allah’tır. Bize ihtiyacımız
olanı, ihtiyacı olanlarla paylaşmak yakışır. Bu da bizim zenginliğimizdir.”
diyaloğuyla
başlar ve biter. Cemal Şakar, modernizmin toplumun genelini maddi anlamda derinden
etkilese de, insanların içinde bulundukları bunalım halinde bile Allah’ı anmaktan geri
kalmadıklarını ifade eder. Burada dış görünüşü verilmemesine rağmen, mesleği inşaat
ustalığı olan anlatı kişisi her hâlükârda anlatının merkezsizleştirmiş bir öznesi
durumundadır. Çünkü postmodern anlatılarda merkezden uzaklaşmış durumda bulunan
söz konusu bu öznelerin nerede, nasıl davranacağı önceden kestirilemez. Anlatıda,
buzdolabında ne varsa komşuya veren kadının bu durumu kocasına söylerkenki korku
dolu hali ile kocasının olumlu yaklaşımı buna örnektir. Çünkü kadın, önceki yaşam
tecrübelerine göre kocasının olumsuz bir tavır sergileyeceğini düşünmüş
ama bunun
tam tersi olmuştur. Dolayısıyla da evin reisi durumunda olan inşaat ustası adamın bu
halini Dilek Doltaş
Postmodernizm ve Eleştirisi
adlı kitabında postmodernistlerce
“…
insan sürekli oluşum halindedir. O hem her an çevresini yorumlayarak algılarken
ondan etkilenir ve bu etki sonucu değişir, hem de çevresini kendi eylem, tavır ve
görüşleriyle etkiler ve onu bir ölçüde değiştirir.”
(Doltaş, 2003, 24) şeklinde açıklar.
Anlatıda da kadının kocası hakkındaki düşüncesi, kocasının olumlu davranışıyla,
adamınki ise çocuğunun “
biz zengin miyiz?”
soru cümlesiyle değişmiştir. Asıl itibariyle
anlatıda patronu tarafından ezilen, itilen ve ötekileştirilen adam, çocuğunun kendine
yönelttiği sorudaki zengin kelimesini dünyadaki maddi zenginlik bağlamında değil,
manevi zenginlik bağlamında anlayarak, modernizmin insanları
ayrıştırıcı
yönüne
başkaldırı yapmıştır.
104
Cemal Şakar’ın anlatılarındaki kişilerin farklı özelliklere sahip olmaları ve ikinci
bölümde anlatılar arasında bir bağın olmaması postmodern küçürek öykülerin en önemli
unsuru olarak düşünülmektedir.
Do'stlaringiz bilan baham: