Yedinci Kısım Teşehhüdün Adabına Kısaca Bir İşaret Hakkındadır ve Bunda İki Bölüm Vardır Birinci Bölüm
Bil ki namazın ilintilerinden ve namaza giriş hazırlıklarından olan ezan ve ikamet ile namazın sonundaki fenadan bakaya ve vahdetten kesrete çıkış olan teşehhütte; vahdaniyet ve risalete tanıklık etmek, sülûk eden kula, namazın hakikatinin hakiki tevhidin husulu olduğunu ve vahdaniyete tanıklığın kapsamlı makamlardan olduğunu hatırlatır ve de namazda baştan sonra sülûk eden kimseyle birliktedir. Ayrıca onda yüce ve celil olan Hak Teala’nın evveliyet ve ahiriyyet sırrı da gizlidir. Hakeza onda büyük bir sır olan sâlikin Allah’tan ve Allah’a seferi de vardır. “Sizi yarattığı gibi yine O’na döneceksiniz.”1 O halde sülûk eden kimse bütün makamlarda, bu hedefe teveccüh etmelidir. Hakk’ın uluhiyyet ve vahdaniyet gerçeğini kalbine iletmelidir ve kalbi bu miracı yolculukta ilahi kılmalıdır ki şahadeti hakikat olsun ve nifak ve şirkten münezzeh kılınsın.
Risalete şahadet hususunda da mutlak velinin ve son peygamberin bu sülûki miracda insanın elinden tutması, kapsamlı makamlardandır. Sâlik, bütün bu makamlarda ona teveccüh etmelidir ve velayet makamlarından olan evveliyet ve ahiriyyetinin zuhur sırrı da ehli için açıklığa kavuşmuş olacaktır.
Bilmek gerekir ki namazın evvelindeki şahadet ile teşehhütteki şahadet arasında fark vardır. Zira o sülûktan önceki şahadettir. Taabbudi veya taakkuli (ibadî veya aklî) bir şahadettir. Bu şahadet ise dönüşten sonradır ve bu şahadet, tahakkuki ve temekküni (reel ve yerleşik) şehadettir. Dolayısıyla teşehhüdün şahadeti çok tehlikelidir. Zira o iddiada tahakkuk ve tevekkül vardır. Ve örtüsüz bir şekilde kesrete dönüş iddiası sözkonusudur. Bu yüce makam biz ve bizim gibilere hasıl olmamaktadır. Hatta sahip olduğumuz bu hal sebebiyle bu yüce makamın beklentisi içinde olmamak gerekir. Hak Teala'nın huzurundaki edepte zillet, noksanlık, acizlik ve çaresizliğimizi göz önünde bulundurmak ve utanç içinde mukaddes dergaha yönelmek gerekir.
Allahım! Bizim birkaç lafız dışında velilerin makamlarından, seçkinlerin derecelerinden, ihlas sahiplerinin kemalinden ve sâliklerin sülûkundan bir nasibimiz yoktur. Bütün bu makamlardan sadece söylentilerle kanaat ettik. Ondan ne bir keyfiyet hasıl oldu, ne de bir hal. Allahım! Dünya ve içindekilerin sevgisi bizi mukaddes dergahından ve ünsiyet mahfilinden mahcup kılmıştır. Meğer ki sen gizli lütfünle biz zavallıların elinden tutasın ve geçmişimizi telafi edesin. Böylece gaflet uykusundan uyanarak mukaddes dergahına bir yol bulalım.
Do'stlaringiz bilan baham: |