Üçüncü Bölüm
Bir hadiste de yer aldığı üzere, “Yüce Rabbinin adını tesbih et”2 ayeti nazil olunca Resulullah (s.a.a) şöyle buyurmuştur: “Bu ayeti rukuda okuyunuz.” Ayrıca Allah-u Teala, “Yüce Rabbinin adını tesbih et.”3 ayetini nazil kılınca da Peygamber şöyle buyurmuştur: “Bu ayeti secdede okuyunuz.”4 Kafi’de yer alan bir hadiste de şöyle buyurmuştur: “Allah’ın kendisi için seçtiği ilk isim el-Aliyy ve el-Azim’dir.” 5 Belki de bu el-Aliyy’den maksat zatî isimlerdeki ilk el-Aliyy’dir ve el-Azim de sıfatı isimlerdeki ilk el-Azim’dir.
Bil ki secde de namazın diğer durumlarında olduğu gibi bir halet, bir zikir ve bir sır vardır. Kamil kimseler için bu işler, bu kitapta beyanına işaret edildiği gibidir ve daha fazla bilgi vermek uygun değildir. Orta dereceli kimseler için ise onun şekli tevazu göstermek, kibirlenmeyi ve bencilliği terketmektir. Müstahaplardan biri olan ve terkinin de ihtiyata aykırı bulunduğu burnuna su çekmek de tevazu, tezellül ve alçak gönüllüğünün kemalini izhar etmektir ve kendi aslına teveccüh etmek, kendi durumunu hatırlamaktır. İdrak mahalli, harekete geçme ve kudret zuhurunun yeri olan bu yedi veya sekiz zahiri organı; meskenet ve zillet toprağına dayamak da tam teslim olmanın, bütün güçlerini takdim etmenin ve Ademi hatadan çıkmanın alametidir.
Bu anlamları kalpte hatırlamak güçlenince, yavaş yavaş kalp ondan etkilenir, bir halet ortaya çıkar ve bu halet de kendinden kaçmak ve bencilliği terketmektir. Bu haletin neticesi ise ünsiyet haletinin husuludur; bunun ardından ise tam halvet hasıl olur ve tümel sevgi ortaya çıkar.
Secdenin zikrine gelince, tavsiften tenzih ve emre kıyamdan ibaret olan tesbihten veya esmai teksirden tenzihten ya da tevhidî tenzihten ibarettir. Çünkü tevhid tef’ildir ve o da kesretten vahdete gitmektir ve bu da teksir ve şirkten uzak değildir. Nitekim zatî yücelikleri tavsif ve tahmid (hamdetmek) de bu anlamlardan uzak değildir.
el-Aliyy kelimesi zatî isimlerdendir. Kafi’de yer alan bir rivayete göre de Hak Teala’nın kendisi için seçtiği ilk isimdir. Yani evvela zatın kendisi için tecellisidir. Sülûk eden kul da bu makamda kendinden fani olup alemdeki her şeyi terkedince, bu zatî tecelliyle övünür. Bil ki ruku, birinci ve secde ise ikincidir ve onlardaki tesbih ve tahmid de farklıdır. Hakeza bu her iki makamdaki rab da farklıdır. Zira marifet ehlinin dediği gibi rab kelimesi, üç itibarla zatî, sıfati ve efali isimlerdendir. O halde “elhamdülillahi rabbil alemin” cümlesindeki rab, kıyam makamı münasebetiyle fiiliye isimlerindendir ve de efali tevhid makamıdır. Rukuda ise rukunun sıfat tevhidinin makamı olması münasebetiyle sıfatî isimlerdendir. Secdede ise secdenin zatî tevhit makamı olduğu münasebetiyle, zatî isimlerdendir. Tesbih ve tahmid ise bu makamların her birinde vaki olunca o makamla ilgilidir.1
Do'stlaringiz bilan baham: |