A. Amaç ve Kapsam: Yaylacılık ve İşbölümü
Sosyal bilimin önemli bir kavramı olan işbölümü, Türkçe Bilim Terimleri
Sözlüğü’nde “bir topluluğu oluşturan üye, aile ya da öteki birimlerin toplumsal işleri
aralarında bölüşmeleri, toplumsal konumlarına ve biyolojik özelliklerine göre belirli işleri
yapmaları” şeklinde tanımlanmaktadır (TÜBA, 2019). Bu tanımlayışta işaret edilen
işbölümünün “biyolojik” gerekçeleri, cinsiyete dayalı işbölümü konusundaki tartışmaları
anlamlı kılmaktadır. Feminizm tartışmalarında cinsiyete dayalı işbölümü ve bunun hangi
düzlemde ele alınacağı önemli bir konudur. Bazı kuramcılar cinsiyete dayalı işbölümünün
kökeninin toplumsal üretimdeki görev ve faaliyet farklılaşmasında aranmasını savunurken,
bazıları da işbölümünün kadın - erkek ilişkilerinin bütününden hareketle kavranabileceğini
ileri sürmektedir (Savra & Demiryontan, s.20) İşbölümü ve cinsiyet tartışmalarında ev içi
roller olduğu kadar geçimle ilgili günlük işlerin paylaşımının da araştırılması gerektiği
açıktır.
Genel olarak “Karadeniz kadını” ve “Karadeniz bölgesindeki ataerkil yapı” üzerine
kalıp haline gelmiş yargılar söz konusudur. Karadeniz köylerindeki ve yaylalarındaki kadın
emeği üzerine yapılan çalışmalarda genel kanaatlerle uyumlu veriler ortaya konmuştur. Bu
çalışmanın farklılığı, günlük hayatı odağa alması ve hem kadınların hem erkeklerin günlük
işleri ne şekilde algıladığı üzerine yoğunlaşarak değişen toplumsal kabullere de ışık
tutmasıdır. Günlük işlerin cinsiyet algısı üzerinden, farklı yaş ve eğitim kategorisindeki
kişilerle görüşerek sorgulanması ve katılımcı gözlem yoluyla incelenmesinde kültürel
hayatın çok önemli bir kesiti olan yayla hayatının tercih edilmesi, “kültür”e odaklanan bir
çalışma için ayrıca önemlidir.
Karadeniz yaylaları, günlük hayatta kadın emeğinin en çok öne çıktığı yerlerin
başında gelmektedir. Kadının çok iş üstlenmesi hakkında, geçmişteki “kıtlık ve savaş
durumları” gerekçe olarak dillendirilmektedir. Bir yandan savaş kayıpları, diğer yandan
ailedeki genç erkeklerin gurbete gitmesi ile kadınların, zamanla birçok ağır işin altından
kalkabilme becerisi geliştirdiği söylenmektedir. Erkeklerin tarımdan ve hayvancılıktan
kopmasının, onlara zanaatkârlık, gurbetçilik ve salt “erkeklik” yolunu açtığı değerlendirmesi
de yapılmaktadır (Bakırezer & Demirer,2009). Ancak kadınların geçinmekle ilgili bu
çabalarının erkeklerin uğraşıyla eşit derecede saygın görünmesi şeklinde bir yansımasının
olmaması bir sosyal gerçekliğe işaret etmektedir. Savaş durumlarının ve büyük kıtlıkların
geride kalması işbölümünde büyük bir değişim getirmemiş, kadının köy ve yayladaki iş
üstlenici pozisyonu neredeyse sabit kalmıştır. Kadına yönelik yargıların köklü bir geçmişe
sahip olması, sosyal yapıdaki değişimin hızını etkilemektedir. Merkez yerleşime uzaklığın
erkeklerin varlığını daha da azalttığı yayla kültüründe kadının iş üstleniciliği her noktada
görülmektedir. Bu sebeple kadının yaylacılığın devamı açısından kritik bir rolü olduğu
ortadadır.
Yaylada da kadınlar için üretim faaliyetleri, ev kadını rollerinin bir gereği olarak
düşünülmektedir (Tekeli,1990:117). Geleneksel yayla çıkımı yolculuğunda bebeğini, yatak
yorgan gibi çeşitli ihtiyaç malzemelerini sırtında taşıyarak hayvanları da önüne katıp güden
kadının bu hali, günlük hayat rollerinin tipik bir yansımasıdır. Kadınların üretim sürecine
208
Uluslararası Yaylacılık ve Yayla Kültürü Sempozyumu, 26 - 28 Eylül 2019 - Giresun
International Symposium on Transhumance and Upland Settlement Culture, 26
th
- 28
th
of September 2019 – Giresun
dâhil oldukları zaman bile aileye karşı sorumluluklarında bir eksilme olmaması gerçeği
(Erder vd., 1982:394) burada da işlemektedir. Yemek, temizlik ve çocuk bakımı gibi işler,
yaylada asıl işlerin arasında daha az yer tutan yan işlerdir.
Kültürün toplumsal cinsiyet algısının işbölümüne olan etkisini yansıtmayı
hedefleyen bu çalışma, kültürel çalışmalar için olduğu kadar, hem çevreye ve tarıma yönelik,
hem de aileye ve kadına yönelik sosyal politikalar için de bir anlam taşımaktadır. Ayrıca
“kalkınma”yı merkeze koyan değerler dizisinin algılanma biçimi ve daha önemli olarak
değerler eğitimi alanında yapılacak sorgulamalar konusunda önemli veriler sunmaktadır.
Geleneğin yeniden değerlendirilmesinde ve özellikle kırsal bölgelerdeki toplumsal değişime
dair ipuçlarının elde edilmesinde de çalışmamızın bir katkısı olacağı kanaatindeyiz.
Do'stlaringiz bilan baham: |