Fiil kökü + “-ma/-me” olumsuzluk eki “-(y)acakmış2” eki + şahıs eki
Kişi Olumlu Kişi Olumlu
Ben çalış-ma-y-acak-mış-ım Biz çalış-ma-y-acak-mış-ız
Sen çalış-ma-y-acak-mış-sın Siz çalış-ma-y-acak-mış-sınız
O çalış-ma-y-acak-mış Onlar çalış-ma-y-acak-lar-mış / çalış-ma-y-acak-mış-lar
Olumlu soru şeklinin yapı formülü şu şekildedir:
Fiil kökü + “-(y)acakmış2” eki + “-mi2” soru eki + şahıs eki
Kişi Olumlu Kişi Olumlu
Ben ver-ecek-miş mi-y-im Biz ver-ecek-miş mi-y-ız
Sen ver-ecek-miş mi-sın Siz ver-ecek-miş mi-sınız
O ver-ecek-miş mi Onlar ver-ecek-miş-ler mi / ver-ecek-miş mi-ler
Olumsuz soru şeklinin yapı formülü şu şekildedir:
Fiil kökü+“-ma/-me” olumsuzluk eki +“-(y)acakmış2” eki + “-mi2” soru eki + şahıs eki
Kişi Olumlu Kişi Olumlu
Ben göltür-me-y-ecek-miş mi-y-im Biz göltür-me-y-ecek-miş mi-y-iz
Sen göltür-me-y-ecek-miş mi-sın Siz göltür-me-y-ecek-miş mi-siniz
O göltür-me-y-ecek-miş mi Onlar göltür-me-y-ecek-miş-ler mi / göltür-me-y-ecek-miş mi-ler
NOT: İstisnai bir durum olarak, üçüncü çoğul şahısta şahıs eki genellikle “-acak” ekiyle “-mış” ekinin arasına girer ve “-(y)acaklarmış” hâlini alır.
Niteleme sıfatlarının anlamca kuvvetlendirilmesiyle pekiştirilmiş sıfatlar oluşturulur. Sıfatlarda pekiştirme, yani anlamın kuvvetlendirilmesi iki şekilde yapılır:
1. Pekiştirilecek sıfatın ilk hecesi (ilk ünlüye kadar olan kısmı) alınır, “p, r, s, m” (PıRaSaM şeklinde kodlayabiliriz.) harflerinden uygun olanı getirilir ve sözcüğün tamamı yazılır. Örnek(ler):
Beyaz → be–m-beyaz
“Beyaz” sözcüğünün ilk hecesi olan “be” sesini alıp “p,r,s,m”harflerinden uygun olan “m” harfini ekleyerek “beyaz” sözcüğünün önüne getirdiğimizda “bembeyaz” sözcüğünü elde ediyoruz. Böyleye “beyaz” sözcüğünün anlamını kuvvetlendirerek pekiştiriyoruz. Örnek:
Çocuklar tertemiz elbiseler giymişlerdi.
Dümdüz yolda ilerliyorduk.
Şöyle yemyeşil çimenlerin üzerine uzansam!
2. a) Sıfat olan sözcüğün tekrar edilmesi diğer pekiştirme yöntemimizdir. Örnek(ler):
Çeşit çeşit meyveler vardı masada.
Bu cümlede “çeşit” sözcüğü tekrar edilerek bir ismi nitelemiş ve pekiştirme sıfatı olmuştur.
Kara kara bulutlar gökyüzünü kapladı.
b) tekrar edilen sıfatların arasına “mı” getirilerek yapılan pekiştirme. Örnek(ler):
tatlı mı tatlı nar, güzel mi güzel çiçekler, kara mı kara gözler, beyaz mı beyaz gömlekler, uzun mu uzun kollar
c) Bazı isimler tekrar edilerek sıfat olarak pekiştirilmiş biçimde kullanılırlar: Örnek(ler):
dilim dilim karpuz, sıra sıra kamyonlar, avuç avuç para, sepet sepet üzüm, sürü sürü koyunlar...
d) Birbirine anlam bakımından yakın olan ve uygun getirilen kelimelerle yapılan pekiştirme: Örnek(ler):
açık saçık söz, kırık dökük eşya, anlı şanlı paşa, eğri büğrü yazı
NOT: Sıfatlar cümlede yüklemin anlamını tamamladıkları zaman ZARF TÜMLECİ olurlar. Böylece bu sıfatlar, zarf tümleci olarak isimlendirilirler. Örnek(ler):
Adam, kıpkırmızı oldu.
Rüzgar tatlı tatlı esiyordu.
Bazıları abuk sabuk konuşuyor.
Cümlelerde koyu yazılmış kelimeler, pekiştirme sıfatları gibi gözükmelerine rağmen, cümlede zarf görevini üstlenmişlerdir.
Bir Sabah
Sabah kalktım, elimi yüzümü yıkayıp salona geçtim. Tüm aile kahvaltı için hazırlık yapıyordu. Aslında tüm aile değil kardeşim Yunus etrafta yoktu. Odasına doğru gittim. Kapısını çaldım ancak içeriden ses gelmedi. Ben de kapıyı açtım ve içeri girdim. Sonra yatağında uyuyan kardeşimi gördüm hemen yanına gidip onu dürttüm. Gece geç yattığı gözlerinden belliydi. Bir süre sonra uyandı. Elleriyle gözlerini ovdu. Ayağa kalkamıyordu. Sonunda kalktı elini ve yüzünü yıkamak için banyoya gitti. Ben de onu beklemeyip salona geçtim.
Çay daha hazır değildi. Biraz çayın demlenmesini bekledikten sonra hep beraber masaya oturduk. Annemin yaptığı sucuklu yumurta çok güzel kokuyordu. Hemen yemeğe başladık bir süre sonra kız kardeşim elinde bir tabak patates kızartması ile yanımıza geldi ve masada boş bulduğu bir yere elindeki patates tabağını koydu. Sonra erkek kardeşim mutfağa gitti ve geri döndüğünde elinde ketçap vardı. Sonra annem ona “Sabah sabah patatese ketçap sıkma, eğer istiyorsan baharat serpebilirsin.” dedi. Yunus da öyle yaptı. Sonra çayımı bitirdikten sonra babamdan bir bardak çay daha rica ettim. O da bu sabah elini yaktığını ve bu yüzden çay koyamayacağını söyledi. Ben de kendim koydum. Kahvaltımı yaptıktan sonra “Herkese afiyet olsun” diyerek kalktım. Yemek yediğim boş tabakları alarak mutfağa götürdüm. Sonra banyoya gidip ellerimi yıkadım. Kendime bir bardak çay daha koyup kitabımı elime aldım. Yeni bir kitap okumanın heyecanıyla okumaya başladım.
Kitap çok güzel ilerliyordu. Kitaba daldığım için ayağımı yanlışlıkla sehpaya çarptım ve üzerindeki çay halıya döküldü. Sonra hemen kitabı oturduğum yere bıraktım ve mutfaktan bir bez alıp halıyı sildim. Annemin bunu görmemesi benim için çok iyi olmuştu. Sonra kitabımı okumaya devam ettim. Annem yanıma geldiği zaman halıdaki lekeyi hemen fark etti ama biraz da olsa sildiğim için beni takdir etti. Kitaba biraz daha devam ettikten sonra farklı bir şey yapmak istedim. Bu arada mutfakta çok yıkanacak bulaşık olduğunu fark ettim. Kirli bulaşıkları bulaşık makinesine doldurdum. Tava ve tencere gibi büyük bulaşıkları ise elle yıkadım. Aslında kitap okumaktan sonra en sevdiğim şey buydu.
Bir Tong
Ertalab uyg’ondim, yuz-qo’limni yuvib, oshxonaga bordim. Barcha oila a’zolarim nonushtaga tayyorlanishayotgan edi. Aslida barcha emas, atrofda Yunus ko’rinmas edi. To’g’ri xonasiga bordim. Eshigini taqillatdim, lekin ovozi chiqmadi. Men ham eshikni ochib, ichkariga kirdim. Keyin yotog’ida yotgan ukamni ko’rdim-da, darrov yoniga borib uni turtdim. Juda kech uxlagani ko’zlaridan ko’rinib turardi. Bir oz vaqtdan so’ng uyg’ondi. Qo’llari bilan ko’zlarini ishqaladi. Oyoqda tura olmasdi. Oxiri o’rnidan turdi va yuzini yuvish uchun xammomga ketdi. Men ham uni kutmasdan mexmonxonaga bordim.
Choy hali tayyor emas edi. Bir oz choy damlangandan keyin hammamiz dasturxonga o’tirdik. Onam tayyorlagan kolbasali tuxum juda yoqimli hid taratardi. Darrov ovqatlanishni boshladik, bir ozdan so’ng, singlim bir idishda qovurilgan kartoshka bilan yonimizga keldi-da, qo’lidagi idishni dasturxonning bo’sh joyiga qo’ydi. Keyin ukam oshxonaga bordi, qaytishida qo’lida ketchup bore di. Keyin oyim unga: “Ertalabdan kartoshkaga ketchup qilma, xohlasang ziravorlar sepishing mumkin”, dedilar. Yunus ham xuddi shunday qildi. Choyimni ichib bo’lganimdan keyin dadamdan yana bir stakan choy iltimos qildim. U ham qo’lini kuydirib olgani uchun choy quyolmasligini aytdi. Men ham o’zim quydim. Nonushta qilib bo’lgandan keyin “Hammaga yoqimli ishtaxa” deb o’rnimdan turdim. Ovqatimdan bo’shagan idishlarni olib, oshxonaga olib bordim. Keyin xammomga borib qo’llarimni yuvdim. O’zimga yana bir satkan choy quyib, kitobimni qo’limga oldim. Yangi kitob o’qish hayajoni bilan o’qishni boshladim.
Kitob juda chiroyli edi. Shunchalik kitobning ichiga kirib ketganimdan oyog’imni adashib stolga urib oldim va ustidagi choy gilamga to’kildi. Keyin darrov kitobni o’tirgan joyimda qoldirib, oshxonadan bir mato olib kelib gilamni artdim. Men uchun buni oyim ko’rmaganliklari juda yaxshi bo’ldi. Keyin kitobimni o’qishni davom ettirdim. Oyim yonimga kelganlarida gilamdagi dog’ni darrov payqadilar, lekin ozgina bo’lsa ham tozalaganim uchun meni mukofotladilar. Kitobni bir oz davom ettirib, boshqacha bir ish qilishni xohladim. Bu vaqtda oshxonada bir qancha yuvilishi kerak bo’lgan idishlarga ko’zim tushdi. Idishlarni yuvish mashinasi yuvilmagan idishlar bilan to’ldirdim. Tova va qozonlarni esa qo’lim bilan tozaladim. Aslida bu ishlar mening kitob o’qigandan keyin qiladigan eng yaxshi ko;rgan ishlarim edi.
Do'stlaringiz bilan baham: |