6
III.
TÜRKİSTAN’DA CEDİDİZM VE FAALİYETLER
1847 yılında Çarlık Rusya’nın Türkistan’ı işgal etmeye başlamasından bu yana halk
üzerinde uygulanan baskılar, Türkistan’da kalıcı olabilmek umuduyla başlattıkları
Hıristiyanlaştırma ve Ruslaştırma politikaları, bölgedeki insanların birlik ve beraberliğini
bozmak amaçlı yapılan ortak yazı dilinin yok edilmesi üzerine çalışmalar ve daha niceleri
halkın tepkiler göstermesine ve isyanlar başlatmasına sebep olsa da bu girişimler hep
sonuçsuz kalmıştır.
Türk topluluklarının içinde bulundukları ataletten kurtulmaları için ilk mücadeleyi
başlatan kişi olan Gaspıralı İsmail (Vurgun, 2014: 220), 1884 yılında Bahçesaray’da
Türkçe eğitim veren okulları yani “usul-i cedid” mektebini açmıştır. “usul-i cedid”
okulları, başlangıçta fazla ilgi görmediyse de daha sonraları, okulların başarısı ve
Gaspıralı İsmail’in Türkistan’a yaptığı seyahatler sonucunda bu okullar yaygınlaşmaya
başlamıştır (Yaman, 2015: 68). Gaspıralı, 1893 yılında Taşkent, Semerkant ve
Buhara
şehirlerini ziyaret etmiş ve burada okul açmak için çeşitli girişimlerde bulunmuştur.
1893’te ilk cedit okulu Semerkand’da açılsa da 40 gün geçmeden Emirin buyruğu ile
kapatılmıştır. Gaspıralı İsmail’in aracılığıyla açılan bu Türkistan’daki ilk cedit okulu bir
Türkistanlı tarafından açılmıştı (Kocaoğlu, 2018: 19).
Türkistan’da usul-i cedit okulları açılmadan önce iki çeşit okul vardı. Bunlardan
ilki tarih olarak en eski, yaptığı hizmetler inkâr edilemez olan medreselerdi. İkinci çeşit
okul ise Türkistan’ın Rus işgaline uğramasından sonra ortaya çıkan Rus okulları idi.
Açılan bu Rus okullarında Rus dili ve kültürünü Türkistanlılara aşılamaya yönelik
eğitimler verilmekteydi. Dolayısıyla insanlar çocuklarını bu okullara göndermek
istemiyorlardı.
“Bu iki çeşit okulda çağdaş ihtiyaca hizmet edebilecek durumda olmadıklarından,
günden güne artarak kendisini hissettirmekte olan eğitim ihtiyacının karşılaması için
halkın kendi kültürüne uygun bir okul şekli bulup çıkarması tabii bir şeydi. İşte bu halk
ihtiyacının çıkardığı okul tipi “Cedit” (yeni) okulları idi”
(Timuroğlu, 2006: 237).
Yeni usuldeki okulların ilki Münevver Kâri tarafından 1901 yılında Taşkent’te
açılmıştır. 1903 yılında Mahmud Hoca Behbudî ikinci cedit okulunu açmış
ve daha
sonraları Münevver Kâri’nin yetiştirdiği İşan Hoca, Hasan Hoca, Şakircan Rahimî, Semi
Karî, Selimhan Tillahanoğlu, Kayyum Ramazan ve Kazak Fuzeyl’in uğraşlarıyla
cedit
7
okullarının sayısı 16’ya çıkmıştır. Taşkent’te hızla açılan cedit okulları, Hokant, Hive ve
Buhara gibi şehirlerde de yankı uyandırmış ve buradaki okulların sayısı da giderek
artmıştır (Çelebi, 2000: 45-46).
1898 ile 1908 yıllar arasında yüzü aşkın cedit okulu açılmıştır. O zamanlarda
Türkistan’da 102 tane cedit ilkokulu ve 2 tane cedit ortaokulu bulunmaktaydı. Bu
okullardan 6 tanesi Buhara Emirliği’nde ve 8 tanesi de Hive Hanlığı’ndaydı. Buhara
Emirliği’ndeki cedit okulları açıldıktan kısa bir süre sonra Emir tarafından kapattırıldı.
Fakat ceditçiler başka yerlerde cedit okulu açmaya devam ettiler. Buharalı ceditçiler ve
iş adamları 1909 yılında “Şirket-i Buhara-i Şerif” adlı görünüşte ticari, ancak gerçekte
siyasi bir şirket kurarlar. Bu şirketin kuruluş amacı Buhara’da açılması planlanan okulları
desteklemekti. Şirket-i Buhara-i Şerif, cedit okulları için gizliden gizliye ders kitapları ve
malzemeler tedarik etmeye çalışır (Kocaoğlu, 2018: 19).
1903 yılında Türkistan’daki cedit okullarının sayısı 104’e ulaşmıştır. Bu 104 okulun
20’ den fazlası Taşkent’te bulunmaktaydı. Açılan bu cedit okulların büyük çoğunluğu
hükümetten gizli bir şekilde faaliyetlerini yürümekteydi (Kydyraliyev, 2001: 107). 1910
ile 1915 yılları arasında Türkistan Genel Valiliği’nde 80’e yakın ve Buhara Emirliği’nde
57 yeni usulde okul açılmıştı. 1918 yılının sonuna gelindiğinde Türkistan’daki cedit
okullarının sayısı 328 olmuştu (Hayit, 2000: 115).
Do'stlaringiz bilan baham: