3
II.
CEDİTÇİLİK HAREKETİ
Ceditçiliğin temelinde “cedit” kelimesi vardır. Cedit, “yeni” demektir. Ama sadece
“yeni” ya da “yenilik tarafları” olarak değil; “yeni tefekkür”, “yeni insan”, “yeni nesil”
gibi geniş anlamlar da içermektedir (Kasımov, 2009: 2).
Ceditçilik; on dokuzuncu yüzyılın başlarında Rusya Müslümanları arasında ortaya
çıkmış ve on dokuzuncu yüzyılın ikinci yarısında da Türkistan’a yayılmış dil, eğitim-
öğretim ve din ile ilgili alanlarda yenileşme hareketi olarak başlayan ilk Türk aydınlanma
hareketidir.
“Rusya’nın sömürü altına aldığı topraklarda uyguladığı dil ve kültüre
yönelik asimilasyon politikaları Türk aydınlarının tepki göstermesine neden olmuş ve
millî bilinçle hareket eden aydınlar, Ceditçilik düşüncesiyle millî uyanış hareketini
başlatmışlardır”
(Abdazimova, 2015: 2).
“Ceditçilik; millet ve vatanı anlamak, onların
menfaati için güçlü ve heyecanlı bir akım olarak mücadele etmek şeklinde ortaya
çıkmıştır”
(Kasımov, 2009: 1).
Kazan bölgesindeki ceditçilik düşüncesi Abdülnasır Kursavi ile başlamış daha
sonraları ise Ahmetcan b. Emirhan, Şehabeddin Mercani, Hüseyin Feyizhani, Musa
Carullah Bigi, Rızaeddin b. Fahreddin, Ziyaeddin Kemali, Muhammed Necip Tünteri,
Alimcan Barudi, Abdürreşid İbrahim, Abdullah Bubi, Zeynullah Rasuli gibi daha geniş
bir ulema grubu tarafından temsil edilmiştir. Ceditçilik düşüncesinin Türkistan’daki
meşhur temsilcileri ise; Sadriddin Ayni, Abdurrauf Fıtrat, Feyzullah Hocayev, Mahmut
Hoca Behbudî ve Münevver Kari olmuştur (Maraş, 2007: 269).
Cedit Hareketi’nin kurucusu ve önderlerinde olan Gaspıralı İsmail, bu konudaki
görüşlerini yazmak ve ceditçiliği yaymak amacıyla 1883 yılında “Tercüman” gazetesini
çıkarmıştır. 1884 yılında ise Bahçesaray’da ilk “usul-i cedit” mektebini açmış, çıkarmış
olduğu “Tercüman” gazetesiyle de “usul-i cedit” mektebini insanlara tanıtmıştır. Okulda
verilen eğitim hakkında halkı bilgilendirmeyi amaçlamış ve bu doğrultuda “Tercüman”
gazetesinde yazılar yayımlamıştır (Kydyraliyev, 2001: 77). Gaspıralı İsmail ilk “usul-i
cedit” mektebinin açılmasıyla birlikte bu okulda okutulmak üzere “Hoca-i Sıbyân” adlı
okuma kitabını da yazıp yayımlatmıştır. Böylece, ceditçiliğin temel taşlarından olan yeni
mektep ve öğretim sisteminin esasları, Kırım’da ortaya çıkmıştır (Kasımov, 2010: 340).
Türkçe eğitim
veren bu okullar, başlangıçta fazla ilgi görmediyse de daha sonraları,
okulların başarısı ve Gaspıralı İsmail’in Türk illerine yaptığı seyahatler sonucunda
4
yaygınlaşmaya başlamıştır (Yaman, 2015: 68).
Usul-i cedit, eğitimde yenileşme veya
diğer bir tabirle maarif reformu ile ilgili bir kavramdır. Her ne kadar kavram olarak usul-
i cedit, önceleri Osmanlı ıslahat hareketleri çerçevesinde kullanılmış ise de Gaspıralı
İsmail Bey ile birlikte, Kırım, Rusya, Sibirya ve Türkistan’da yaşayan Müslüman
Türklere mal edilmiştir (Zeki, 2014: 21). Eğitim sistemini esas alan bu hareket, zaman
içerisinde siyasi, sosyal ve kültürel olmak üzere her alanı kapsayacak derecede
genişlemiştir (Yaman, 2015: 65).
Türkistan’da ilk düzenli “usul-i cedit” mektebi Münevver Karî tarafından
açılmıştır. İkinci okul ise Semerkant’ta Mahmut Hoca Behbudî tarafından açılmıştır.
Buhara’da ilk “usul-i cedit” okullarının açılmasına öncülük
eden Molla Corabey ve
Kayıoğlu 1902 senesinde ilk “usul-i cedit” okulunu açmıştır, ancak Çar Hükümeti ve
cedit düşüncesine karşı çıkan Kadimcilerin engellemeleri neticesinde başarılı
olamamışlardır (Hablemitoğlu, 2006: 82-83).
1905 yılında gerçekleşen Birinci Rus İnkılabı, ceditçiliğin güçlenmesini ve
yayılmasını sağlamıştır. Türkistan’ın birçok şehrinde matbaalar kurulmuş, gazetecilik ve
dergicilik gelişmiştir. Tiyatrolar kurulmuş bununla birlikte çeşitli tiyatro toplulukları da
ortaya çıkmıştır. Böylelikle Cedit Hareketi, eğitim alanında gerçekleşen
bir yenilik
olmaktan çıkmış ve sosyal hayatın her alanında etkili olmuştur (Kasımov, 2010: 342).
Ceditçilik hareketi gelişim sürecinde birçok engelle karşılaşmıştır. Mutaassıp
çevrelerin ve mollaların bir kısmının karşı çıkmasından dolayı halka bu akımı
benimsetmek oldukça zor bir hal almıştır. Gaspıralı İsmail’in temsil ettiği fikir ve
düşüncelerin karşısında bulunan Müslüman cemaatin içindeki muhafazakâr gruplar
Gaspıralı’yı halkı dinden uzaklaştırmakla suçlamıştır. Gaspıralı’nın karşılaştığı bir diğer
baskı da Ruslardan gelmişti. Ruslar cedit hareketini bir tehlike olarak görmüşlerdi
(Vurgun, 2014: 221).
Cedit Hareketi şu hedefleri başarıyla gerçekleştirmiştir;
1. Toplumun tümünün dikkatini çekmiş ve bir uyanış
ideolojisi olarak rol
oynamıştır.
2. Bağımsızlık için mücadele etmiştir.
5
3. Ceditçilik Hareketi, eğitimi ve medeniyeti sosyal ve siyasi amaçlara uygun hale
getirmiştir (Kasımov, 2009: 3).
Do'stlaringiz bilan baham: