Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ders Notları Öğr. Gör. Ali YAYLA
Sayfa 155 / 174
Türkiye’nin NATO’ya Girmesi (20 Eylül 1951)
Hür dünyanın savunmasında Türkiye’nin en önemli anahtarların-
dan biri olduğuna dair Kore’de oluşan fikir, başta Amerika ile sıkı
dostluk kurmamızı sağladı. Bunu, diğer batı ülkeleriyle
olan iyi
ilişkiler izledi ve Türkiye, 20 Eylül 1951’de NATO’ya kabul edildi.
Adnan Menderes’in, Kore ve NATO işinde isabetli bir iş yaptığı gö-
rüşü öne çıkmakla birlikte, millî ekonomi yönünden hatalı bir gidiş
içindeydi. Hatta, ayağına kadar gelen dünyanın iki ünlü ekonomi
uzmanı sayılan Amerikalı Baker ve Hollanda’lı ünlü maliyeci Lif-
ting’e yüz çevirecek kadar kısır bir düşünceye itilmişti. Hemen be-
lirtelim Lifting, Türkiye’nin ekonomisinin kötüleşmeye başladığının
gözlenmeye başladığı yıllarda Dünya Bankası tarafından önerilmiş-
tir. Menderes, Dünya Bankası ya da IMF’e karşı olduğu için değil,
ekonomideki kötü gidişi kabul etmediği için bu öneriyi reddetmiş;
“İnce bir takım teknik hesaplar ve tıbbî operasyonlar bir tarafa bı-
rakılmak üzere, ben her davada her uzmandan daha iyi düşünecek
ve karar verecek kudretteyim” diyecek kadar da ileri gitmiştir.
Amerikan iş dünyasının önemli kişilerinden
biri olan Baker da epey
zamandır üzerinde çalıştığı ünlü raporunu tamamlamıştı. Özet ola-
rak, Türkiye’de büyük sanayi yatırımları yerine, ihracat tarımını
artıracak, büyük döviz kaynakları sağlayacak önlemler üzerinde
duruyordu. Baker, ekonomide “Liberal Görüş”e önem veren De-
mokrat Parti’nin, bu rapora büyük ilgi göstereceğini sanmıştı.
İç politikada hava, o yıl aralık ortasında büsbütün elektriklendi.
CHP’nin sert muhalefetine, daha ağır biçimde mukabele etmek is-
teyen Demokrat Parti, 14 Aralık’ta çıkarılan bir kanunla CHP mal-
larını hazineye devretti. Demokrat Parti’ye göre bu mallar, CHP’nin
“haksız iktisabı” idi.
II. Dünya Savaşı boyunca Türkiye tarafından başarılı bir biçimde
yürütülen tarafsızlık politikası, uygun dış ticaret ilişkileri geliştir-
mişti. Bu yüzden DP iktidarı ilk yıllarında, kendinden önceki yöne-
timin bu başarılı politikası sayesinde dış kredi kaynakları bulmada
başarılı oldu ve bunlardan yararlanmasını bildi. Ayrıca savaş bo-
yunca Merkez Bankası rezervleri de altın ve döviz bakımından iyi
bir seviyeye ulaşmıştı. Kore’ye asker gönderilmesi ve böylece NA-
TO’ya giriş vizesinin alınması uluslararası koşulları Türkiye’nin
lehine çevirmiş, tarım ürünlerinin dış
pazarda uygun fiyatlardan
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ders Notları Öğr. Gör. Ali YAYLA
Sayfa 156 / 174
müşteri bulması ve Marshall Planı çerçevesinde dışarıdan gelen
para bu ilk dönemde ciddi bir iktisadî ferahlama getirmişti. Tarım-
da makineleşme sağlanmış, karayolları politikasına hız verilmiş,
köyler kasabalara kasabalar da kentlere hızlı bir biçimde bağlan-
maya başlanmıştı.
1954 seçimlerine doğru gidilirken hükümet yeni bir icraata daha
imza attı. Temmuz 1953’te Ceza Kanunu’nda yapılan bir değişikle,
o
zamana kadar, sıfat ve hizmetlerinden dolayı bakanlara yapılan
hareketin takibi ilgili bakanın şikayetine bağlı iken, bundan böyle
savcılık kendiliğinden kovuşturma açabilecek, bakanın sadece
onayını alması gerekecekti. Basın Kanunu’nun değiştirilmesi için
Şubat 1954’te meclis’e verilen tasarı, yayın yoluyla ve radyo ile iş-
lenecek bazı yeni cürümler getiriyor ve bunları ağır müeyyidelere
bağlıyordu. Basın yoluyla itibarı kıracak, şöhrete veya servete zarar
verebilecek bir hususun ardından altı aydan üç seneye kadar hapis
ve 1.000 liradan 10.000 liraya kadar ağır para cezası getiriyordu.
Ki bu suçlar resmi sıfata haiz olanlara karşı yapıldığında, cezalar
üçte birden yarıya kadar artırılacaktı. Devletin siyasî veya malî iti-
barını sarsacak nitelikte yalan bir haber halinde ise bir seneden üç
seneye hapis ve 1.000 liradan 10.000 liraya kadar ağır para cezası
konmuştu.
Bu yasayla gazetecilere hem dava açılıyor hem de iddialarını ispat-
lama hakkı verilmiyordu. Bu haksızlık bazı DP milletvekillerini bile
çileden çıkarmıştı. 19 DP’li milletvekili gazetecilere ispat hakkı ta-
nınması yönünde çalışırlarken Menderes tarafından
alay edilip,
çalışmaları da sonuçsuz kalınca DP’den ya ayrıldılar ya da çıkarıl-
dılar. Adı geçen 19 milletvekilinin arasında Turan Güneş, Ekrem
Alican, Fevzi Lütfi Karaosmanoğlu, Ekrem Hayri Üstündağ, Ziyad
Ebüzziya gibi isimler vardı. Bu milletvekilleri 1955 sonunda Hürri-
yet Partisi’nin kuracaklar, ancak uzun ömürlü
olmayan bu parti
CHP’ye katılacaktır.
Kitlelerin II. Dünya Savaşı yıllarında yaşanan yoksulluğu henüz
unutmamış olması DP’ye olan sempatiyi daha da arttırmış, geçici
bir süre için de olsa, “Liberal Görüş”le ekonomiye getirdiği ferahlı-
ğın meyvelerini toplamaya başlayan DP, CHP’nin gittikçe sertleşen
muhalefetinin tesirleri kamuoyuna yansımadan seçimlere gitmişti.