elbisesinden de vazgeçti. Kadı olup, sarık sardı.
Böyle olduğu halde o, ortodoks misyonerlerinin Kazanda neş rettikleri İslâm düşman, «Pravoslavmy ’ Sojbesedriik» mecmuasında (1895, eylül nüshasında) müslüman sofularım terzil ederek b.rma- kale neşretti. Bunlardan biri de ismi yukarıda geçen Ş. Işayev ıdı. •,. İsayev, tam mânasiyle bir Rus adami idi. Kadı Abdürreşıd İbrahim m. ifadesine göre Işayev, eyi rusça da bilmezmiş; 1895 te Rusya hükümeti tarafından Mekkeye gönderildiğinde, yanma Lıvkm adlı bir rusu vermiştiler. Fakat bu rus, «Müslümanların dinî merasiminde casusluk, etmeyi vicdanım kabul etmez» diye, bu işten vaz geçerek Hındıstana gitmiştir. Işayev avdetinden sonra «Müslümanların hac merasimi» un- vaniyle yazdığı hâtıralarını Ostroumov’un «Tuzemnaya Gazeta» smda - türkce, ve «Sr.eneasyatski Vestnik» ’ mecmuasında 'da rusça olarak neş- retmistir. İsayev hacdan geldikten sonra rus askerî üniforması giyiniş ve Ostroumov'un yanında çalışmıştır. Ruslarla temas edip rusça öğrenen ve Avrupa muhitine girmiş olanların birisi de, Taşkentlı A»m Kadı idi. Ömrünün sonuna kadar rus misyonerleri Ostroumov’un yamada, onun gazetesinin muharriri s.fatiyle çalıştı. Rus istilâsının 50. ncı senei devriyesini tes’id eylemek maksadiyle Rusları överek ve kendi milletini, bilhassa Kazak-Kırgızları, Kine Sarı ve diğer kahramanları zemmederek bir «Türkistan Tarihi» yazdı. Yine W gibi ulemâ ve hocalar smfından yetişenlerden biri de Bukharal. Haydar Khoca Mırbe- delev’dir ki, aslen Kazalılardandır. Çar zamanında Bukharadakı rus siyasî mümessilliğinde çalıştı. Bugün firarî olup, Emîr Alîm hizmetinde Hindislanda yaşamaktadır. Yerli ahali ile Ruslar arasında vasıtalık eden bu «eşraf», ahaliyi soydu. Taşkent şehir idaresine hep Seyıd Azım- bay ve Hekîm Khoca oğulları seçiliyordu. 1906 yılında Rus Devlet, Dumasına Petresburga Seyid Ganî gönderildi. Seyid Azîmbay (ve Is- hak Bay) yerli ahalinin islerine bakacak olan «mahkeme»lere el atmıştı. Seyid Azîm'baym oğullarından biri sonradan, bütün Rusya Müslümanlarının hac seferlerine ait işleri kendi inhisarına almak yolunda, Rusya hükümeti nezdinde teşebbüslerde bulunduysa da, millî matbuat, bu teşebbüsü, bir dolandırıcılıktan ibaret olarak gösterdiğinden muvaffak olamadı. Sonra pamuk ticaretinin ihkişafında, bu kısım ulema
ve tüccar «eşraf», büyük menfaatler gördüler. Bunlar Rusya şehirlerine, hattâ bazan Avrupaya kadar gider, dünyay. görür ve asrı maarifin luzumu hakkında propaganda yaparlar. Fakat asrî maarif Rusların ka- ba temsil siyasetine ve aynı zamanda yalnız müstevlilerin ve «esrab.n menfaatlerine hizmet edecek olduğundan, ahaliyi kendisine çekemi- yordu. Kirg.zlar içinde de durum böyle idi. Orada da yeni medeniyet ve-yem tertibatla maarife, Ruslar geldiği vakit onlara yararlık gösteren «manap»lar vasıta oldu. Bunlardan biri Sar. Bağış uruğunun reisi Cantay Bat,r ve oğlu Şabdan Batar idi; Khokand hükümetine karsı general Skablev e yardım edip, mansap ve kendi uruklarının toprağında 500 hektar (desatma) yeri «çarın hediyesi» olarak almışlardı. Bunlar Tok mak'ta otururlar, kendilerine tâbi uruklar, istedikti gibi soyarlardı. Martın Hartman m Istanbulda gördüğü bir Türkistanlı (Aksu'lu Â-if) «Şabdan Batır, halkından yağma ettiği mal. vererek cömertlik gösterir- fakat oğlu, babamın bütün mal, haramdır diyip tabağından yemek ye’ mez» demiştir. Şabdan da maarife ehemmiyet verdi. Kendi oğulların- ç an başka diğer bazı Kırgız gençlerini de rus mekteplerine göndermişti Rus muhitiyle temasta bulunup rütbe ve mansaplara nail olanla- arasında Schuyler sevimli ve müstait bir sıma olarak, yalnız sâbık «Ki- tab» habmi Cüre Bek i göstermekte; Bukhara emîrinin «limon suyu» Khokand hanının «kand suyu» (şeker suyu) diye Taşkendin rus seh- rmden şampanya getirterek saraylarında rus içkileri kullandıklar, ha'lde
•TVnek'n 2aman> hattâ rus generallerinin ziyafetlerinde bile’
içki kullanmadığını söylemektedir. Schuylere göre Cüre Bek «Orta As, ’ muslumanlarmdan bazıları gibi Rusyalılarla bir. yolda, müslümanlarla başka yolda muamelede bulunmak denaatini kabul etmiyen, kibar, akıl- ı. ve Rusya, Turk,stana bir han tâyin etmek isterse, bu ise yegâne salâ-
”db V2att l1' 1909 y,Imda katIİne kadar Özbekler içinde en ak,11- tedbırh ıtıberh taassuptan uzak bir zat sayıldı. Bir konuşma sırasında
müsteşrik Barthold şöyle demişti: «Ruslar. Avrupa medeniyetini ,ne- den, bir unsur olmak dolayısıyla, Şartların göçebe Kazak-Kırgızlara nis- betle daha çabuk kabul edeceklerini zannetmişlerdi. Halbuki tecrübe- mn bunun aksini gösterdiğini daha 1896 yıllarında kaydettiler» Cüre Bek de bu hususta istisna teşkil etmez. Bu zat, Özbeklerin İslâm v~ İran medeniyet, tesirine pek kap,İm,yan. Kazaklar gibi uruk hayat, se- çıren kısmından ( «Kıneges» uruğunun «Tobuqlı» oymağından) c,k-
r.m TuIk‘Stan,n eskl medeniyetinin hâmili olan şehir Türklerind bilhassa Taciklerde hastalık şeklini alan taassup, çürümüş eski islâm- Iran medeniyetiyle gurur duymak, «Uruğlu Özbekler»de görülmemek tcdır. Cüre Bek de öyle idi. Oğullarına askerî terbiye verdi KendfT
Türkistana ait Rus matbuatını takip etmekten başka, türk tarihine, türk ve fars edebiyatlarına ait değerli eserlef topladı; 'Reşîdeddîn’in, isimleri uygurca yazılan bir nüshası ve Mahmud ibn Velı’nin Astarkhanlı- lar zamanında telif ettiği «Bahr .al-Esrâr fi Menâqib il-Akhyâr» adlı büyük tarihî eserin bazı cildlerinin yegâne nüshası bunun elinde idi'^). Geniş yürekli, müsamahalı bir adam olup, ziyaretine gelen kimselere ve müsteşriklere kitaplarından istifadeye samimiyetle müsaade etti. Ruslarla olan konuşmalarında da, Ruslar ve Rusya hakkında kendisinin hakikî fikirlerini gizlememiştir. Kendisinin kütüphanesinden istifade edip fihristini yazan müsteşrik Barthol’da «Rusyanm Türkistandaki idaresi Moğolların idaresine benziyor. Yerli ahali içinden fena adamları elde edip, yine yerli ahaliye karşı kullanıyorlar» demiştir.
2
İktisadî Durum
Do'stlaringiz bilan baham: |