A zeki veliDÎ togan bugünkü TÜRKİLİ (TÜRKİstan) ve yakın



Download 2,51 Mb.
bet100/447
Sana27.12.2022
Hajmi2,51 Mb.
#896392
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   447
Bog'liq
2020-Bugunku Turkeli (Turkustan) Ve Yakin Tarixi-1-Bati Ve Quzey Turkustan-Zeki Velidi Doghan-1981-926s

18<) Bk. E. B 1 o c h e t, Enluminures des 7nanuscrits orîentatuc, Paris, 1926, s. 101-102.
188) Bk. Vâsifî, Bedâyf ül-Vaqâyi‘, vr. 354a-360b: y jj'jjıjy*.
j<\ «Tc—n +*-j\ ii)-f* '<»,*** '3j& jy
cria:' A* üfc-fc' j* 3 (S§j'w vb*- O Oj» Ajli*
j j\y j>’jj,\ .
180) Bu malumat 1621 hududunda Balkhta yaşıyan birisi tarafından ya­zılan ve yegâne nüshası Kâbil şehir kütüphanesinde N. 86 da buİunan ‘Acaib ül-Büldân nam eserde, vr. 76b de bulunmaktadır.
en mühimmi, Astarkhanî İmamkulı Hanın yukarıda, (s. 167) zikri geçen Beğlerbeğisi Alçın Yalantiiş Beğ’in Semerkand «Rigistan»mda (yani, şehir meydanında) Uluğ Beğ Medresesi karşısında bina ettirdiği ve bu ğün bile bu şehrin en iyi muhafaza olunan eserlerinden olan «Şirdâr»
( 1 6 18 de tamam olmuş) ve «Tilâkâr» ( 1 630 da tamam olmuş) med­reseleridir. Şirdârı, zamanının güzide nakkaşı olan Abdülcebbar Nak­kaş vücuda getirmiştir. Her iki eser, nebatî resimlerde eski Türkistan an’anesine aykırı şekiller tebarüz ettirmekte ve sanat sahasında eski Temürlüler devrindeki üslûp düzgünlüğünün artık kaybolmuş olduğu­na, yani sanatın o zamana nisbeten tam bir tenezzülüne tanıklık etmekte iseler de 17. nci asrın en mühim eserlerini teşkil etmektedirler; ve- Mangıt devri eserlerinden, kıyas kabul etmez derecede, yüksektirler. Özbekler için Temür çağı örnekti. Fakat herkes, her işi Temürlüler ça­ğındaki gibi başarı ile yapmanın artık mümkün olmadığı kanaatinde idi. Sultanlar için Uluğ Bek ve Hüseyin Baykara; şairler için Alişir Nevâî ve; Camı; şeyhler için de Khoca Nakşbend ve Übeydullah Ahrâr, artık erişilmiyecek yıldızlar idiler. Taşkent hükümdarı olan Şıbanlı Barakr (Nevruz Ahmet) Hanın üstadı olan şair Zeyneddin Vâsifî, Herat me­denî hayatını, Alişir Nevâî hengâmelerini söylemekle sultanlarının ruhu­nu okşadığını nakleder. Semerkand hanı Abdüllâtif Han, riyazi ilimler­de kendisini Temürün torunu olan Uluğ Bek’in halefi sayıyordu. Bu yüzden rasadhâneyi yaşattı. Çevresine, zamanının eh seçkin riyaziyat bilginlerini toplamıştı 179). Şıbanlılar çağı için Abdullah Hanın nakîbül- Eşrafı Türk «Zengi Ata» hocalarından Haşan Khoca’nın ve Astarkhan- lılar çağı için Kadı Bedî-i Semerkandînin ve Mîr Muhammed Emîn-ı Bukhârî’nin «tezkire-i şüarâ» kitapları, 16-17. nci asırda edebî hayat ve musikinin tedricen sukut etmekle beraber hissedilecek bir darbeye uğramadan yaşadığını gösterir. Hattâ ressamlık da 17. nci asrın sonuna kadar yaşamamıştır. Babur Mirza zamanında, Mâverâünnehir ve Ho­rasan, Hindistan için ilim ve medeniyet merkezi sayıldığı halde; As- tarkhanlılar çağında bu toÎ Hindistana geçmiştir. Hîndistana bitişik olan Balkh şehri, Bukharaya göre, dünyevî ilimlerin ve medeniyetin merkezî sayılıyordu. Oradan gelen hanın yaptığı işler Bukharada bid’at sayı­lıyordu. Bukhara ve Semerkand ise Khıyva, Taşkent ve Kaşgara göre* çok ileri sayılıyordu. İlim ve medeniyet hayatinin mühim eserlerinden biri Şemseddin Muhammen Quhistânî*nin (ölümü; 1532) fıkıha ait «Mukhtasari Viqâye» kitabına yazdığı şerhtir. Bu eser (Câmi ur-Rumûz) son zamanlara kadar yalnız Türkistanda değil, birçok İslâm memleket­lerinde, Hindistan, Türkiye, hattâ Hicazda bile rehber olarak kullanıldı- Osmanlı ansiklopedisti Kâtib Çelebi, bu kitabın müellifini «kurusunu, ya­sını ayırmadan geceleyin odun toplıyan adam» a benzetiyor. Gerek bu eser ve gerek ozaman fıkıha ve kelâma ait Mâverâünnehirde telif olunan diğer eserler, bu memlekette İslâm dimyatına aid eski mühim eserlerim daha kütüphanelerde bol bol mevcut olmasına ve istifade, edilmesine rağ­men, din, fikir ve felsefe sahasında icat fikri kalmadığını ve «içtihad ka­pısının hakikaten kapanmış olduğunu göstermektedirler.
Bu zaman vücuda geitrilen diğer mühim bir eser de Nedir Muham- med Han (161 1-1645) adına Özbek Mahmud ibn Veli tarafından yazılan yedi ciltlik umumî tarih kitabı olan Bahr ül-Esrâr fî menâqib il-Akhyâr dır. Türk tarihi merkez olmak üzere Moğollar çağındaki Reşideddin ve Hafız Abrû nvın eserlerinden sonra üçüncü büyük eser olmak üzere ya­zılan bu külliyat ise, Özbek hükümdarlarıyla temasta bulunan müver­rih ve siyasîler dairesinde intikad fikrinin henüz yaşadığına tanıklık et­mektedir 180).
Devrin medenî ve edebî hayatında en mühim nok- Medeniyetin ve ta Özbek hanlarının idaresi altında medeniyetin Dinin Halklaşmacı pek ziyade «halklaşması», «türkleşmesi» ve yayıl- Ve Türkleşmesi masıdır. Temürlüler ve bilhassa Temür zamanında «İslâm» (İran) ve «türk» medeniyetleri birbirin­den ayrı yaşayıp her ikisinin de daha çok aristokrasi arasında geliştiği görülüyordu. Temür, arapça bilmez, farsça, türkçe ve moğolca okurdu. Arapça yazılan yazıları onun «moğolca» ya çevirdiğine dair bir kaydı (yukarıda s. 104) naklederken, bunun «uygur harfleriyle türkçe» de­mek olacağını söylemiştik. Maamafih onun paralarında moğolca olarak * ke menü» formülü olduğu malûmdur; her halde o türkçe ile bera­
ber moğolca da okumuştur181-). Fakat devlet dili türkçe idi ve edebi­yat ancak türkçe inkişaf ettirildi103) ; kendi zamanındaki vakayi de türk bakhşıları tarafından türkçe zabıt ve sonra muntazam tarih şeklinde telif ettirmiştir lî)4). Bütün bu hususlarda Şıban Özbekleri Temürlüler zamanındaki gibi hareket etmişlerdir. Onların zamanında da moğolca nadiren kullanılmıştır. Bu hususta onlar, Temürü taklid etmiş değiller, Çağatay ve Coçı Uluslarında yaşıyan ananeler, Temürlüler için olduğu gibi Şıban Özbekleri için de düstur olmuştur. Özbekler zamanında uygur harfleri gitgide terkedildi. Edebî Çağatayca da, Şaybak ve Ubeyd Hanlar zamanından başlıyarak, halk diline yaklaştırıldı, sade­leşti. Şıbanlılarm tarihleri de Temürünkü gibi önce uygur bakhşıları tarafından uygur hattıyla yazılıyordu 19r‘), sonraları bu eserlerin arap harfleriyle türkçeye çevirilmiş olduğunu görüyoruz. Önce uygur harf­leriyle yazılıp, sonra arap harflerine çevrilen bir «târikh-i Khanî» Bukharada zamanımıza kadar kalmıştı ki, 1920 senesinde Bukhara «Erk»i Bolşevikîer tarafından yakıldığında zayi olmuştur. «Tarikh-i Yasa» ismini taşıyan bu eser, emirin memurlarından Mirza lsameddin Karakavuklubeği’nin malı olduğu halde, emir tarafından «Erk»e gö­türülmüş bulunuyordu100). Uygur hurufatı bu zamanda daha, Batı-
ve Doğu Türkistanda olduğu gibi, Altın Ordada da tamamiyle unutul­muş değildi. Alman âlimi Le Qoq Reşideddin Câmiüttevârikh’inin Doğu Türkistanda uygur harfleriyle yazılmış tercümesinin arap harflerine nak­ledilen, fakat bir çok yerlerinde uygurcası da satır arasında yazılmış bir halde muhafaza edilmiş olan bir nüshasını getirmiştir (bu yazma -nüsha Berlin Etnografya Müzesinde bulunmaktadır.) Reşideddinin «Şu‘b-i Pencgâjıe» nam bir eserinin, hanların isimleri ve fasıl başları ile bazı izahatı uygur harfleriyle moğolca olarak yazılmış olan çok kıy­mettar bir nüshası, Topkapı Sarayında N. 2937 de bulunmaktadır; ki «Qasım Sultan bn Seyyiid Ahmed Khan al-Gazi»nin has kütüphanesi için yazılmıştır. Bu «Qasım Sultan» 13 32 de vefat eden Astarkhan hanı Kasım (yahut Kasay) dır, ki Kazan hanı Yadigâr*m babasıdır197) Kasım Hanın büyük babası olan Ahmet Hanın Fatih Sultan Muham- mede yazdığı mektup ta vardır193). Bunlar İstanbul sultanları ile mü­nasebette bulunmuşlardır. Nesih-ta‘lik yazısına ve kâğıdına göre Top- kapı Sarayı nüshası 16. ncı asır başlarında Bukharada yazılmıştır; ken­disinin gençlik dostu olan Şaybak Han 19î)) bu nüshayı Kasım Hanın kütüphanesi için yazdırarak armağan etmiş; o da bu nüshayı Sultan. Selime yahut Kanuniye hediye olarak göndermiş olacak ~<)0). Bundan başka uygurca veya moğolca yazılan türkçe eserlerin yalnız arap harf­leriyle yazılan nüshaları bize erişmiştir. Moğolca bilen şehzadelere arap dilini öğretmek için Muqaddemet ül-Edeb kitabına yapılan moğolca izahl&r arap harfleriyle yazılmıştır. Kitabın 1492 de yazılan böyle bir nüshası yakında Bukharada bulunmuştur-'01). Önce türkçe yazılıp farsçaya tercüme edilen Temür tarihi, Deşt-i Kıpçaqtaki büyük üme­radan «Konrat Ali Beğ»in oğulları için tekrar uygur harfleriyle türkçeye 182 183 184



tercüme edilmiş sonra, uygurcadân arap harflerine nakledilmiştir -),- Sâde bir türk diliyle dinî eserler bu zamanda çok yazılmış ve onlar~ sayesinde bozkırda İslâmiyet temelli olarak yayılmıştır. Şaybak ve Übey— dullah Hanlar filhakika Türkistan, bilhassa Sır Derya Türkistanı vatan­perveri idiler. Şaybak Hanın divanından görülüyor ki, bu zat «Herat»m; yüksek medeniyetinden tat almamış, Bukhara ve Semerkandı Özlemiş-- t^ 203) Halbuki Semerkandda iken oradan daha çok «Türkistan»av («Yese» ye) ruban bağlı olduğunu söylemiştir 204).
Şaybak Hanın çağdaşlarına göre Çingiz Oğulları Temürlülere göre daha dindar sayılmış, fakat bunların dinleri türk şeyhlerinin şama- ııizmle karışık «zikr-i erre» lerinden ibaret olmuştur. Şaybak Han ri­yaya dayanan sofuluğu değil, açık dindarlığı, yahut açık pervasızlığı* sevmiştir. Şiirlerinde sofuları da bal şarabı içmeğe çağırıyor. Şaybak: Han şiirlerinde sâdedir; hayattan söyler. Şiirlerinde Moğol, Nayman, Yabu ve başka Özbek urukları, seferleri, savaşları, kardeşleriyle kav­gaları, konuşmaları ve düşmanları bahis mevzuu olmuştur. Halefleri gibi Şaybak Han da savaşta içkiyi yasak eder, başka zaman ise dur­madan bal ve'kımız içer, sarhoşken namaz kılar, şeriatin müsaade et­mediği nikâhlarda moğol âdetine göre yapar itiraz edenlere' «Tanrının takdiri Öyle imiş, ne yapalım»185) diye cevap verip geçer­di. Kardeşinin oğlu Übeyd Han da öyledir. Şiiri, Şaybak Hanın şiirle­rine göre daha mevzun, fakat yine okadar sâde ve türk tasavvufu ru- . bundadır. Übeyd Han da, Şaybak Han gibi Sır Derya havzasının ima­rına ehemmiyet verdi. Übeyd Han Sabran şehrini Türkistanda medeni- .yeti nesir için hakikî bir merkez haline sokmuş ve orada Zeyneddhr Vâsıfî’nin beyanına göre, büyüklük ve ihtişamı ile Horasan ve Mâverâ-
ünnehirde eşi görülmiyen bir «Medrese-i Khânî» yaptırıp Horasan, He- rat, Tebriz, Bukhara ve Semerkandın en seçkin bilginlerini getirtmişti. Medresenin ayrı bir «daruga»sı yani hükümetçe tayin olunan komiseri vardı. Kendi adına Bukharada 15 35 te medrese yaptıran zengin Şamlı bilgin «Mîr Arab»,' Übeyd ' Han tarafından «Sabran»a baş müderris tayin edilmişti. Orada Hindistandan getirilen ustalar tarafından Tür- kistanda misli görülmiyen ölçüde kehıizler yapılmıştı-00). Fakat son­raki inkılâplarda hepsi harap oldu. Medeniyetin cidden taammümüne misal olarak bu zaman türk Özbek uruk adları taşıyan birçok şairleri (Dost Muhammet Hacı Navman, Nadir Bek Qonrat, Hafız Qonrat ve oğlu Dost Muhammet Mirza Qonrat, Mîr Ali Tarkhan oğlu Mîr Meşhedı ve başkaları) gösterilebilir. Bunların birçokları farsça da şiir söylemiş, fakat türkçeleri daha makbul sayılmıştır. Bazı büyük beğler daha 1 7. nci asırda kat’iyyen farsça bilmemişlerdir. Bukhara ve Semerkandda ya- sayıp da farsça bilmiyen, kendi önünde farsça konuşulmasından hoş- Janmıyan beğler de vardı (Canvefa Biy Nayman, Kanber Ali Biy Kuşçı gibi). Bu gibi adamların himmetiyle tercüme edebiyatı genişle­miştir -°‘). Übeyd Han ve halefleri adına birkaç farsça eser türkçeye çevrilmiş ve türkçe yeni tarihî eserler vücude getirilmiştir. Onlardan biri, nüshası British Museumda bulunan resimli «Tavârîkh -i Güzidem ve niishası Semerkandda bulunan «Zubdat ül-Âthâr Nasrullahî» dir. Küçküncü Han, Subhan-Kulı Han, Khorezm Sultan ve başkaları adına yazılmış tıbba, hikemiyata ve diniyata ait türkçe kitaplar da vardır. Bununla beraber Reşıdeddınm «Cami üttevarıkh»i bu zaman yukarıda zikredilen uygur harfli tercümesinden başka bir daha türkçeye t^ciime edilmiştir, ki nüshası Taşkent Umumî Kütüphanesinde bulum vor.
Hanların dış münasebetlerinde, eskisi.gibi uygur harfleriyle türkçe değil, farsça; Türkistan hanları arasında ise, sâde ve tekellüfsüz «Ça~ ğatay-Özbek» türkçesi kullanılmıştır. Sibir Tura, Kazak, Karakalpak, Özbek hanlarından, Nogay mirzalarından kalan hâtıraların dili hep bir
-Mm) Zeyneddîn Muhammed ül-Vasıfî, Bedâyiül-Veqâyi‘, Petersburg Asya Müzesi, N. 568 ca, vr. 105a-rl20a.

Download 2,51 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   447




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish