Hikâyât
adlı eserindeki öykülerde kolaj tespit edilememiştir.
3.5.2. Metinlerarasılık (Intertextualite)
Edebiyat hayatında postmodern döneme kadar birçok sanatçının bağlı olduğu
edebi akıma göre ürünler verdiği görülür; ancak, postmodernizmle birlikte, bu anlayışın
yerine her hangi bir akım çevresinde bulunmayan, dolayısıyla da belli kurallara göre
eser vücuda getirmeyen sanatçıların, kendinden önce kaleme alınmış edebi ürünler ile
onların sanatçılarını ve bağlı bulundukları akımları kötülemeyen bir anlayışa sahip
oldukları görülür (Tekin, 2012, 18-19). Postmodern yazarlar tarafından;
Yaşam ile metinarası göndergeler, yansılama, öykünme, yapıştırma uygulayımlarından
yararlanılarak kökleşik öyküleme (mimésis) geleneğinin yapısı bozulmaya çalışılır. Değişik
ekin, dil ve zamanlardan sözcükler ve anlatımlar alıntılanarak ekinsel ve dilsel ayrımlar
kayganlaştırılır. Demek ki postmodern anlatılar, yenilikçi görüşün ürünleri olan metinleri gerek
bilimsel, gerekse anlatım uygulayımları ve öteki açılardan çarpıtıp bozarak okura sunar.
Kuramların ve geleneklerin öne sürdüğü görüşler yazın metninin içine sokulur ve onların
ürettikleri yöntemler ve kavramlar çarpıtılarak yerilir ve gerçeklik sorgulanır (Tilbe, 2010,
129).
Bu açıklamadan da anlaşılacağı üzere, her hangi bir kurala bağlı kalmayan
postmodern yazarların, anlatılarında kullandıkları en önemli özelliklerden birisi
metinlerarasılık (intertextualité
)
’tır
.
119
Metinlerarasılık, yazarın içinde yaşadığı topluma, zamana, mekâna, kişilere
yabancılaşması nedeniyle, anlatmakta zorlandığı gerçekliği ifade etmekten vazgeçip,
kendisinden önce kaleme alınmış edebi ürünlere başvurarak onlardan yardım dilemesi
neticesinde var olan gerçeklikten yeni bir kurmaca gerçeklik yaratması (Ecevit, 2008,
44) şeklinde tarif edilebilir.
Diğer bir ifadeyle metinlerarasılık (intertextuality), iki ya da daha çok metin
arasında bir alışveriş, bir tür konuşma ya da söyleşim biçimidir. Bu kavram, bir yeniden
yazma (recriture) işlemi olarak düşünülebilir. Bir sanatçı başka bir yazara ait metninden
parçaları kendi metni bağlamında kaynaştırarak yeniden yazar. Metinlerarası olgusunu
postmodernist metinlerin temel öğesi olarak ele alan Kristeva,
“Her metin bir alıntılar
mozaiği gibi oluşur, her metin kendi için başka bir metnin eritilmesi ve dönüşümüdür
(Aktulum, 2000, 17,41)
.”
diyerek, metnin mozaik yapısını vurgulamaktadır.
Metinlerarasılık, postmodern anlatılarda herhangi bir gerçekliği yansıtma kaygısı
ile kullanılmaz. Aksine, postmodern anlatıyı sanal bir gerçeklik ortamına –Jean
Baudrillad- deyişiyle ‘simulasyon/simulacra’- taşır. Metni çoğulcu bir sentez –Mikhail
Bakhtin'in deyişiyle ‘diyalogsallık’- olarak gören postmodernistler, bu tekniği eserin
çoksesliliğini sağlayan bir öğe kullanmışlardır (Çetin, 2003, 259-260; Sazyek, 2002,
499). Ortaya çıkan yeni bir metin, daha önce yazılanlardan aldığı kesitleri farklı bir
biçimde sunmaktan başka bir şey yapmaz.
1960`larda başta Bakhtin, Julia Kristeva olmak üzere, Roland Barthes, Michael
Riffaterre Harold Bloom, Genete gibi teorisyenlerin çalışmalarıyla `metinlerarası
ilişkiler`, edebi çözümlemenin temel kavramlarından biri durumuna gelmiştir
(Türkdoğan, 2007, 169).
Özneyi nesneden, kişiyi toplumdan, yaşanan gerçeği izlenen gerçekten, sanat ürünlerini
sanatsal olmayan ürünlerden ayırmak gerektiğini öne süren (...) postmodern düşüncenin her
türlü ayrıma ve sınıflandırmaya karşı çıkma isteği sanatçılarca çeşitli biçimlerde aktarılmaya
çalışılır. İmgelerin, sözcüklerin yinelenmesi, parodi, pastij (değişik aktarma biçimlerinin aynı
yapıtta birlikte kullanılması), metinler arası veya bir metnin içinden dış dünyaya göndermeler
yapılması, anlam birliğini yadsıyan, anlam kayganlığını vurgulayan göstergelere yer verilmesi
postmodern anlatılarda… (Doltaş, 2003, 27)
genel olarak, montaj, pastiş, parodi, ironi gibi alt teknikler kullanılarak yapılır.
Bunların başlıcaları küçürek öykü bağlamında aşağıda incelenmiştir:
120
Do'stlaringiz bilan baham: |