S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet100/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

Birini seç,
dedim içimden ve ona hapiste ölme 
korkumdan bahsettim. Yutmadı.
“Hayır, korktuğun bu değil,” dedi haşhaş çubuğunu suratıma doğru salla­
yarak. “Karlanın başına bir şey gelse korkar miydin?”
“Elbete.”
“İşte bunu kastediyorum. Diğerlerine aşinasın zaten. Tecrübe ettin ve nasıl 
kaçacağını biliyorsun. Ama Karla ve aile. Asıl korkun onlar değil mi?”
“Nereye varmaya çalışıyorsun?”
Gülümsedi. 
/
“Sen korkuyu içinde taşıyorsun, Lin. Hâlbuki korku dışımızda olmalı. 
Sadece gerektiğinde üzerimize sıçramalı ve geri çekilmeli. Diğer zamanlarda, 
huzurla yaşamak için yaratılmışız biz. Doğamız bu. Huzurdan keyif almak ve 
onunla çiçek açmak. Zira korkuyla yaşadığın sürece Tanrı’yla bağını koruman 
çok zor.”
“Yani?”
“Arınmalısın.”
“Ya bunu istemiyorsam? Ya böyle olmak hoşuma gidiyorsa? Ya arınamaya- 
cak bir noktaya gelmişsem?”
Güldü.
“Haklı olabilirsin. Belki de kirli yanın senin en doğru tarafın. Ama kendini 
arınmaya adamadıkça bunu da bilemezsin.”
“Adamak mı?”
“Aynen öyle.”
“Gördün mü bak?” dedim. “Böyle ulvi kelimelere bile tahammülüm yok.” 
“O hâlde başka türlü anlatayım,” dedi iskemlesinde arkasına yaslanarak. 
“Birini çok iyi tanıdığını düşün. Hoşuna giden birçok özelliği var. Ama bu 
insan sadece bir alıcı. Asla verici biri değil. Buraya kadar takip edebildin mi?” 
“Evet.”
“Güzel. Farzet ki bu insan, yakınındaki birkaç kişi hariç herkese acımasız 
davranıyor, başkalarının başarılarına, yeteneklerine ya da parasına konmaktan 
çekinmiyor ama kendi hiç çalışmıyor ve hayata hiçbir katkısı yok. Bu da ta­
mam mı?”
Gülümsedim. “Ben bu adamı tanıyorum. Devam et.”
“Bu durumda, daha arınmış bir insan olarak senin görevin onun etrafa za­
rar veren bu tavırlarını biraz daha yumuşatmasına yardım etmektir. Ama kar­
şındaki senin ona yol göstermene izin vermezse yapamazsın bunu. Eğer çok 
gururluysa ya da çok kirliyse, görevini yerine getiremezsin ve daha almaya açık 
bir insana yönelirsin.”
“Anladım. Ama ben bunu kendimi adamak olarak görmüyorum. Daha çok 
orta yolda buluşmak belki.”
“Haklısın. O da doğru. Çünkü hür iradenizle ortak bir alanda buluşuyor 
ve bir uzlaşmaya varıyorsunuz. Ama karşılıklı bir adanmışlık olmadan bu iş yü­
rümez. Medeniyet iyi bir davaya adanmışlıktır. Alçak gönüllülük adanmışlığın 
kapısıdır ve adanmışlık da arınmaya açılan kapıdır. Anlaştık mı?”
“Şimdilik, evet.”
“Çok şükür,” diye iç çekti ellerini bacaklarına koyarak. “Bunu kaç insana 
defalarca tekrarlamak zorunda kaldım bilemezsin. O boktan gururlarını ya da 
önyargılarını bir kenara bıraksalar anlayacaklar ama nerede?”
Onu ilk kez böyle konuşurken duyuyordum. Idriss benim gözümde o ka­
dar kusursuz biriydi ki, biraz şaşırmıştım doğrusu.
“Bakma öyle,” dedi. “Ara sıra içimi dökmezsem deliririm.”
“Doğru...”
“Tantrikler nasıl yapıyor bilmem. Bütün hayatları boyunca her gün fizik­
sel acı çekiyorlar, bir sürü fedakârlıkta bulunuyorlar ve zorlayıcı ritüellerden 
geçiyorlar. Biz öğretmenler öyle değiliz. Ama herkese kibar davranmak bazen 
insanı fena yoruyor. Şu çubuğu yakar mısın, lütfen? Nerede kalmıştık?” 
“Khaderbhai’nin hatalarında,” dedim.
Birkaç dakika boyunca konuşmadan haşhaşını içti. Bir yandan da yüzüme 
bakıyordu.
“Karmaşıklığa meyilli olmak hakkında ne biliyorsun?” diye sordu. 
“Khaderbhai her bir milyar yılda bir evrenin bir resmini çeksek, geçen zaman 
içinde giderek daha da karmaşıklaştığımızı görürüz derdi. Dünyanın başlangıcın­
dan bu yana karmaşıklığa doğru daimi bir yöneliş var. Hatta evrenin tanımı bu; 
karmaşıklık. Dolayısıyla eğer bu gidişat evrenin bütün tarihi için geçerliyse...” 
"... tarafsız bir iyi ve kötü tanımı için onu referans almamız gayet doğal, 
değil mi? Bu durumda, karmaşıklığa meyleden her şey iyi ve karmaşıklığa karşı 
duran her şey kötü demek.”
“Hızlıdan ahlakını sınamak istersen,” diye ekledim, “kendine şu soruyu 
sor: dünyadaki herkes benim yaptığım bu şeyi yaptıysa ya da yapmayı dü-


şündüyse, bu bizi karmaşıklığa mı taşıyacak, yoksa yerimizde saymamıza mı 
sebep olacak?”
“Bravo,” dedi Idriss dişlerinin arasından dumanı üfleyerek. “Sen iyi bir öğ­
rencisin. Bir soru: Karmaşıklık nedir?”
“Pardon, efendim?”
“Idriss. Adım, Idriss.”
“Idriss, önce ben bir soru sorsam?”
“Elbette.”
“İyilik ve kötülük kavramları gerçekten gerekli mi?”
“Pek tabii.”
“Pekâlâ, iyilik ve kötülüğün kültürlere göre farklılık gösterdiğini ve sağlam 
kavramlar olmadıklarını savunanlar hakkında ne düşünüyorsun?”
“Onlara basit bir cevabım var. Siktirsinler.”
“Cevabın bu mu?”
“Kesinlikle. Sana soruyorum, iyilik ve kötülük kavramı olmayan birini ço­
cuğuna ya da yaşlı dedene bakıcı olarak tutar miydin?”
Güldüm. “Saygısızlık etmek istemem ama bu kültürel önyargılara bir gön­
derme oldu. Ben iyilik ve kötülük keyfi midir diye sordum.”
Bana doğru eğildi.
“Kaderi reddedemeyeceğimiz için mecburen hepimiz bir ahlak yolculuğun- 
dayız. İyiyi ve kötüyü ayırt edebilmek, kendi kaderlerimizin bekçisi olduğumu­
zu kabullenmemiz açısından atmamız gereken bir adım. Kaderlerimizin büyük 
bir adım olduğunu varsayarsak, bizler genç bir türüz. Kendimizin farkına daha 
dün vardık.”
“Anlayamıyorum,” dedim nodarımdan başımı kaldırarak. “Manevi evrimimi­
zin bu noktasında her şeyi iyi ve kötü bağlamında düşünmemiz gerekiyor, öyle mi?” 
“Dünyada iyi ve kötü olmasaydı, kanunlara ne gerek vardı? Ve kanunlar 
da bizim durmadan gelişen ve beceriksizce iyiyi olmasa bile kötüyü ayırt etme 
girişimlerimiz değilse ne?”
“Hâlâ anlamıyorum,” dedim. “Sabrını zorlamıyorumdur umarım ama se­
nin dediklerinden şu sonuç çıkmıyor mu? İyi ve kötü yerine, kolayca doğru ve 
yanlış ya da olumlu ve olumsuz kelimelerini de kullanabiliriz.”
“Ah, anladım. Sen işin anlamsal kısmındasın. Ben iyi ve kötünün kültürel 
mimarisinden bahsettiğini sanmıştım.”
“Hayır.”
“Pekâlâ. O açıdan bakarsak, iyi ve kötü kavramları lazım çünkü onlar 
Tanrı’yla bağlantılı.”


“Ya Tanrı’ya inanmayanlar?”
“Siktirsinler. Ateistlerle vaktimi harcayamam. Savlarını dayandırabilecekle- 
ri entelektüel bir temel yok.”
“Öyle mi?”
“Elbette. Işığın hem fiziksel, hem de metafiziksel karakterleri olması meta­
fiziği reddedemeyeceğimiz anlamına gelmez mi? Bir insandaki şüphe duyma ve 
sorgulama eksikleri entelektüel bir kusura işaret eder. İstediğin bilim insanına 
ya da din adamına sor. Şüphe agnostiklerin paraşütüdür. Agnostiklerin Tanrı 
onlarla konuştuğunda yere ateistlerden daha yumuşak bir iniş yapmasının se­
bebi budur.”
“Tanrı onlarla konuştuğunda mı?”
“Tanrı her gün ruh vasıtasıyla herkesle konuşur.”
“Anladım,” dedim ama aklım daha da karışmıştı. “Belki buna daha sonra 
devam ederiz. Araya girdiğim için özür dilerim.”
“Bırak özrü. Sana karmaşıklığı tanımla diyordum.”
“Khaderbhai bu konuyu konuşmaya hiç yanaşmazdı. Birkaç kere sordum 
ama hep lafı çevirdi.”
“Sen ne düşünüyorsun?”
Ben yalnızca Karla’yla olmak istiyordum. Güvende olduğunu bilmek is­
tiyordum. Ve illa dağda olmam gerekiyorsa konuşmak yerine öğretmeni din­
lemek istiyordum. Ama tartışmayla geçen üç günden sonra Idriss’in zihninin 
kalesinden kaçış olmadığını öğrenmiştim.
Bir yudum su içtim ve bardağı yanımızdaki masaya bıraktım.
“Önceleri karmaşıklığı karmaşık şeylerle ilgili bir kavram sanıyordum. İşler 
ne kadar karışıksa, o kadar karmaşık demekti. Beyin ağaçlardan daha karma­
şıktır ve ağaçlar da taşlardan daha karmaşıktır ve taşlar da boşlukdan daha kar­
maşıktır gibi. Ama.
“Ama?”
“Ama karmaşıklık üzerine düşündükçe geriye iki şey kaldı. Hayat ve irade.”
“Bu kanıya nasıl vardın?”
“Daha gelişmiş uzaylı türleri düşündüm. Zamanda seyahat ederken ne ara­
dıklarını sordum kendime. Hayat olan her yer ilgilerini çekiyordu şüphesiz. Ve 
gelişmiş bir irade onları büyülüyordu.”
“Güzel,” dedi Idriss. “Bu sohbet hoşuma gitti. Bana bir çubuk daha hazırla. 
Silvano!”
Kutsal kişinin yaveri Silvano koşturarak yanımıza geldi.
7
ir


“Bir süre herkesi uzaklaştır, lütfen. Sen de bir şeyler ye. Yine öğle yemeğini 
atladın. Hayret bir şey! Sen yakında kafanı da tıraşlarsın. Benden daha bilge 
görünürsen bozuşuruz ha.”
“Ji,
’’dedi Silvano göz göze geldiğimizde gülümseyerek.
Dağa döndüğümden beri Silvano’yla sıkı dost olmuştuk. Hep nazik ve yar­
dımseverdi.
İlk karşılaşmamızdaki diklenmesi Idriss’e beslediği korumacı sevgiden kay­
naklanmıştı. Yoksa yuvası gördüğü bu yerde gayet iyi ve mutlu bir adamdı.
“Karmaşıklık,” diye başladı Idriss yine, “bir olumlu karakteristik özellikler 
dizisindeki sofıstikelik ölçüsüdür.”
“Biraz açar mısın?”
“Her şey, olumlu karakteristik özelliklerinin ifade ettiği ölçüde karma­
şıktır.”
“Olumlu karakteristik özelliklerle neyi kastediyorsun?”
“Yaşam, bilinç, özgürlük, dostluk, yaratıcılık, adillik ve daha birçoğunu.”
“Bütün bunlar nereden kaynaklanıyor peki? Listeyi kim yaptı?”
“Hepsinin de evrensel olarak tanınması yeterli değil mi? Eminim senin 
daha gelişmiş uzaylıların da onlara önem verir. Zıtlarına bakarsan da neden 
olumlu olduklarını anlarsın. Ölüm, bilinçsizlik, kölelik, düşmanlık, yıkıcılık ve 
adaletsizlik. Ne söylemeye çalıştığımı anladın mı? Bunlar evrensel olarak kabul 
edilen olumluluklar.”
“Tamam, diyelim hepsini kabul ediyoruz, ölçmeyi neye göre yapıyoruz? 
Neyin daha olumlu ya da olumsuz olduğuna nasıl karar veriyoruz?”
Siyah bir kedi sırtını kamburlaştırarak bacaklarımıza süründü.

Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   96   97   98   99   100   101   102   103   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish