KIRK YEDİNCİ BÖLÜM
D iva’yı President Otel’in lobisinde bulduk. Yanında bir grup şamatacı kız
vardı. Bizi önceden çalışılmış bir dehşetle süzdüler.
Didier beyaz, buruşuk
bir ceketle, soluk mavi bir kadife pantolon giymişti.
Bende siyah kot, siyah botlar, bir tişört ve kolsuz yelek vardı.
Naveen gri bir
asker tulumunun üzerine kahverengi, süet bir gömlek geçirmişti. Sırtında ko
caman bir çanta vardı.
Divanın güzel arkadaşları, her bakışlarıyla bize pek de güzel görünmediği
mizi hatırlatıyorlardı.
“Bu, o mu?” diye sordu kızlardan biri takma tırnağıyla Naveen’i göstererek.
“Ta kendisi,” diye tısladı Diva bizi arkadaşlarıyla tanıştırma gereği duymadan.
“Öteki de motor manyağı,” dedi kız beni bir kalemde silip atarak.
“Ve sefil zampara,” dedi başka bir kız. “Emekli kadın avcısı da olabilir.”
“Pardon, matmazel,” diye araya girdi Didier. “Ben kadınlarla ilgilenmiyo
rum. Hâlâ çalışan erkek avcısı olabilir ama.”
“Emekli erkek avcısı,” diye dudak büktü kız.
“Bu da Beyaz Atsız Prensimiz,”
dedi Diva, Naveen i göstererek.
Kızlar kıkırdadı.
“Çanta ne iş?” diye sordu Diva. “Himalayalar’a tatile mi gidiyoruz? Ya da
daha güzeli, sen tek başına mı gidiyorsun?”
“Nerede bende o şans?” diye homurdandı Naveen.
“U-uuu!” diye bağrıştı kızlar. “Bizim minik tekirin tırnakları da varmış.”
“Hadi, Diva,” dedi Naveen. “Gitmemiz gerek.”
“Sen git ve bir daha gelme,” diye tısladı Diva.
Kızlar yine kıkırdadı.
Naveen’in sabrı taşmak üzereydi çünkü gerçekten endişeleniyordu. Kızın
babasının peşinde bunca adam varken Presidenten aydınlık lobisinde kabak
gibi durmamız hiç akıl kârı değildi zaten. Naveen’in aklından geçenleri az çok
tahmin edebiliyordum. Gangsterlerin her an silahlarla burayı basmasını ve
Diva’yı kaçırmasını bekliyordu.
Naveen daha gencecik ve güçlü bir adamdı ama kalabalık bir gruba karşı
savunmasız kalacağının farkındaydı. Ve onu tanıdığım kadarıyla, bu hiç alışık
olmadığı his onu fazlasıyla rahatsız ediyordu.
Didier kızlara kibarca selam vererek sessizliği bozdu.
“Kendimi tanıtayım,” dedi onlara kartvizit dağıtarak. “Bendeniz,
Didier
Levy. Fransız vatandaşıyım ama yıllardır güzel şehrinizde ikamet ediyorum.
Ortağım, meşhur dedektif Naveen Adair’le Kayıp Sevgililer Bürosunun sahip
leriyiz ve daima hizmetinizdeyiz.”
“Vay canına,” dedi kızlardan biri.
“Kayıp Sevgililer Bürosunun çözemeyeceği bir gizem yoktur,” diye böbür
lendi Didier.
“Gitmeliyiz,” dedi Naveen.
Diva arkadaşlarıyla vedalaştı ve dışarı çıktık. Otelin girişinden sokağa kadar
yürüdük.
Naveen birden durup bana baktı. Didier’nin yanımızda olmadığını o an
fark ettim. Otele geri döndüğümde, onu kızların yanında buldum.
“Gelecek sah görüşürüz!” diye bağırdı onu kapıya doğru çekiştirirken.
“Meşhurlar hakkında öyle dedikodular biliyorum ki, orgazma tercih edersiniz.”
Kızlar bağrıştı.
Naveen’le Diva dışarıda bizi bekliyordu.
“Kartvizit mi bastırdın?” diye sordum Didier’ye.
“Göster bakayım.”
“Ben de bakacağım,” dedi Naveen.
“Ben de, ben de!” diye atıldı Diva.
Didier gönülsüzce kartları elimize tutuşturdu. Sokak lambasının ışığında
üzerinde yazanları okuduk.
Do'stlaringiz bilan baham: