Reşat Nuri Güntekin’in Eserleri



Download 2,45 Mb.
Pdf ko'rish
bet21/60
Sana14.07.2022
Hajmi2,45 Mb.
#795145
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   60
Bog'liq
-kitabyurdu.org- Calikusu - Resat Nuri Guntekin

B...1 Ekim
Dersler başlayalı iki hafta oluyor. Muallim arkadaşlarımın birçoğu 
B.’ye döndüler. Hatta, mutlaka İstanbul’da kalmak isteyen Vasfiye bile. 
Biçare, bir türlü açık yer bulamamış. 
Nezihe’nin başına bir devlet kuşu konmuş. Bir cuma günü 
Surlar’da bir genç zabite tesadüf etmişler. Zabit, onları Boğaziçi’nden 
Fatih’e kadar takip etmiş. 
Bu iki arkadaşımın şimdiye kadar tesadüf ettiği her erkek gibi, o da 
Vasfiye’yi tercih ediyormuş. Hatta, bilmem hangi parkta birbirlerine 
randevu vermişler. Fakat aksi olacak, Vasfiye’nin o gün misafirleri 
gelmiş. Zabiti merakta bırakmamak için Nezihe’ye yalvarmış: 
-Kuzum Nezihe’ Sen, benim yerime git, bugün gelemeyeceğimi 
söyle. Başka gün için mülakat al, demiş. 
Nezihe, akşam eve uğradığı vakit, delikanlıyı göremediğini 
söylemiş. Fakat, kızın halinde bir tuhaflık varmış. Birkaç gün sonra iş 
anlaşılmış. Meğer o gün, Nezihe ne yapıp yapmış, genç zabitin zihnine 
girmiş, hain kız, bir hafta sonra onunla nişanlanmış 
Vasfiye, çok mahzun, bir yandan, aziz bir arkadaşı tarafından 
aldatılmak gücüne gidiyor, bir yandan da yalnız kaldığından şikâyet 
ediyor. İkide birde içini çekerek: 
-Ah Feride Hanım, Sizinle ne güzel iki arkadaş olabilirdik. Fakat 
nasıl anlatayım, siz o kadar neşeli, iyi, munis bir kız olduğunuz halde, 
yaşamak zevkini alamamışsınız, diyor. 
Yuvalarda yeni yavruların yumurtadan çıkma zamanında nasıl 
downloaded from KitabYurdu.org


260 
neşeli bir hayat uyanırsa, mektepte de öyle bir hal var. 
Hele birkaç gün evvel şimşekle, gök gürültüleriyle başlayan 
şiddetli bir yağmur, sıcak ve sakin bir yazın bana verdiği müzmin hüznü, 
anlaşılmaz yaşamak yorgunluğunu dağıttı. O kadar hafif, o kadar 
neşeliyim ki... 
B...17 Ekim
Yağmurlar on günden beri devam ediyor, hem de ne şiddetle, ilk 
günlerde benim gibi sevinen, solgun benizlerine taze bir hayat rengi 
gelen son çiçekler harap oldular. Biçareler, bahçede durmadan yağan 
yağmurun altında başlarını eğiyorlar: “Artık yeter!” der gibi büzülüp 
titreşiyorlar. 
Bu akşam, mektepten döndüğüm vakit benim de aşağı yukarı 
onlardan kalır yanım yoktu. Sırılsıklam olmuştum. Çarşafım vücuduma, 
peçem yüzüme yapışıyor, sokakta rast geldiğim insanları halime 
güldürüyordu, 
Munise’nin, bu akşam benzi biraz soluktu. Nezle olmasından 
korkarak erkenden, zorla yatağa yatırmış, ıhlamur kaynatmıştım. 
Yaramaz kız, yatakta şikâyet ediyor, benim ihtimamlarımla eğlenerek: 
-Abacığım, soğuk, insana ne yapar? Geçen sene karda, samanlıkta 
yattığım geceyi unuttun mu? diyordu. 
Bu gece, hiç uykum yoktu. Munise’yi uyuttuktan sonra elime bir 
kitap alarak sedire uzandım. Yağmurun saçaklarda, su oluklarında 
çıkardığı sesleri, on beş günden beri bitmeyen bu matemi dinlemeye 
başladım. Ne kadar vakit geçmişti, bilmiyorum? Birdenbire hızlı hızlı 
kapı çalındı. Bu saatte kim olabilir? 
Kapıyı açmaya cesaret edemedim. Misafir odasının cumbasından 
uzandım. Karanlığın içinde uzun boylu bir kadın hayaleti, cumbanın 
altında yağmurdan korunmaya çalışıyor, elindeki muşamba fenerden 
çıkan ışıkla, sokaktaki su birikintileri içinde çırpınıyordu. 
-Kim o? diye sordum. Titrek bir ses: 
downloaded from KitabYurdu.org


261 
-Açınız, Feride Hanım’ı görmeye geldim, dedi. 
Kapıyı açtığım vakit titriyordum. O akşamdan beri yabancı 
kadınlardan gözüm yılmıştı. Ne vakit böyle birinin, beni aradığını 
görsem, fena bir haber alacağımı sanıyorum. Bu vakitsiz misafir, 
yüzümü görmek için feneri kaldırmıştı. Solgun bir çehre, iki mükedder 
mavi göz fark ettim. 
-Müsaade eder misiniz içeri gireyim, hocanım? 
Bu çehre, bu ses, bana emniyet verdi. Kim olduğunu, niçin 
geldiğini sormaya lüzum görmeden: “Buyurunuz” dedim. Yanımdaki 
misafir odasının kapısını açtım. 
Kadın, odayı ıslatmaktan çekiniyor gibi, etrafına bakınıyor, 
oturmaya cesaret edemiyordu. 
Bir şey söylemiş olmak için: 
-Ne yağmur, ne yağmur, insanı adeta yıkıyor! dedi. 
Dikkatle yüzüne bakıyordum. Halbuki perişanlığının yağmurdan 
daha başka bir şeyden geldiği besbelliydi. Asıl maksadını söylemek için, 
daha sakinleşmek istediğini anladım, birdenbire ne istediğini sormadım. 
İlk hissim, beni aldatmıştı. Bu munis çehreli, asil bir kadındı. 
Nihayet: “Kiminle görüşüyorum efendim?” diye sordum. Benden 
korkuyor gibi başını eğdi: 
-Feride Hanımefendi, ben yabancı değilim. Gerçi şimdiye kadar 
görüşmedik ama, sizi uzaktan tanıyorum. 
Biraz sustu, sonra bir cesaret hamlesiyle ilave etti: 
-Bir meslektaşınızın kardeşiyim. Mektebinizin musiki hocası Şeyh 
Yusuf Efendi’nin. 
Birdenbire yüreğim ağzıma geldi. Fakat kuvvetli olmak, hiçbir şey 
sezdirmemek lâzımdı: 
-Öyle mi efendim? Görüştüğümüze memnun oldum. Şeyh Efendi, 
biraz daha iyiler inşallah, dedim. 
Bu saatte, bu halde gelen bir misafire söylenecek söz, elbette bu 
downloaded from KitabYurdu.org


262 
değildi. Fakat başka ne diyebilirdim? 
O, cevap bulamayarak susuyor. Ben, yüzüne bakmaya cesaret 
edemeyerek gözlerimi yere indiriyordum. Hafif bir hıçkırık sesi işittim. 
Kurtulma imkânı olmayan bir felakete razı olur gibi başımı daha ziyade 
eğerek bekledim. 
O, ağlamamak için elleriyle göğsünü, boynunu tutarak. 
-Kardeşim bu gece ölüyor, dedi. Akşama doğru birdenbire 
ağırlaştı. Altı saatten beri kendini bilemiyor. Sabaha çıkmayacak. 
Cevap vermedim. Ne söyleyebilirdim? 
-Küçükhanım, Yusuf; benim üç yaş küçüğümdür ama, evladım 
sayılır. Annemiz öldüğü vakit, Yusuf, miniminicikti. Ben de büyük 
değildim. Böyle olduğu halde ona analık ettim. Ömrümü ona bağladım. 
Dul kaldığım vakit sizin yaşınızda ancak vardım. Tekrar evlenebilirdim, 
istemedim. Tek Yusufçuğum yalnız kalmasın diye. Halbuki şimdi o, 
beni yalnız bırakıp gidiyor. Bunları size niçin mi söylüyorum 
küçükhanım? Beni ayıplamayınız. Bu saatte sizi rahatsız ettiğim için, 
yalvararak sizden isteyeceğim şey için bana darılmayın, beni kovmayın 
diye... 
Sözünün burasında bitkin vücudunun birdenbire çöktüğünü 
gördüm. Bir fenalık zannederek omuzlarından tutmak istedim. Dizlerimi 
öpüyor, yerlere sürünerek çırpına çırpına ağlıyordu. 
Hafif bir hareketle kendimi kurtardım. Bu dakikada ne kadar sakin 
olmak mümkünse o kadar sakin bir sesle: 
-Hanımefendi, felaketinizi anlıyorum, söyleyiniz. Elimden gelecek 
bir şeyse, dedim. 
Kadının ağlamaktan şişen soluk mavi gözlerinde bir ümit ışığı 
canlandı Zavallı, göğsünün sarsıntılarını eliyle zapt etmeye çalışarak: 
-Yusuf, on seneden beri hastaydı. O kadar uğraştım, o kadar 
çırpındım, melun hastalık, bir türlü durmuyor, kardeşimi için için yiyip 
bitiriyordu. Nihayet bu vaka oldu. Sizi gördü. Zaten fazla içli bir adam. 
downloaded from KitabYurdu.org


263 
Gözle görünürcesine eriyip bitmeye başladı. 
Sözün burasında hafif bir isyan feryadını men edemedim. 
-Hanımefendi yemin ederim ki, ben kardeşinize bir şey yapmadım. 
Kendim de zaten bir yaralıdan başka bir şey değilim, dedim. 
-Hanım kızım, evladım, sizin de belki bir sevdiğiniz var; 
darılmayınız. Yemin ederim ki bunları şikâyet için söylemiyorum. Ben 
göründüğü kadar kaba ruhlu bir kadın değilim, işin nihayetinde 
Yusuf’un kardeşiyim. Senelerden beri onun musikisi içinde yaşadım. 
Sizden değil, hatta bu tesadüften bile şikâyetim yok. Yusuf’un yatağında 
mum gibi eridiğini görüyorum. Fakat öyle anlıyorum ki, mesut ölüyor. 
Ne şikâyet var, ne acı söz, ne çırpınma. Bazen kendini kaybediyor. O 
vakit, gözkapakları hafif hafif titriyor, soluk dudakları gizli bir 
gülümseme ile yavaşça isminizi tekrar ediyor. Düne kadar bu derdinden 
bana hiç bahsetmemişti. Dün ellerimi tuttu, birer birer parmaklarımı 
öperek: 
-Onu bir kere daha göster bana abla! diye çocuk gibi yalvarmaya 
başladı. Yusuf için her fedakârlığa razıydım. Fakat buna imkân 
göremiyordum. İçim parça parça oldu. 
-İyi ol. Yusuf, çabuk iyi ol! Elbet bir gün yine göreceksin... diye 
alnını, saçlarını okşadım. 
-Feride Hanım, bu hastanın hiçbir şey söylemeden bana nasıl 
darıldığını, başını öte tarafa çevirerek nasıl ümitsizlikle gözlerini 
kapadığını görseydiniz! Anlatmak mümkün değil ki... Bugün akşama 
doğru büsbütün gözlerini kapadı. Onların bir daha açılmayacağını 
biliyordum. Uğruna ömrümü, saadetimi vakfetmiş, onu hiçbir şeyden 
mahrum etmemiştim. En çok istediği şeyi bir kere göstermeden hasret 
içinde gözlerini kapadığını görmek... Bu acıyı size anlatmak mümkün 
değil, Feride Hanım, mümkün değil. Bu, öyle bir sevâb ki, can 
çekişenlerin dudaklarına verilmiş bir damla su gibi. 
Artık devam edemedi. Yüzünü eteklerine saklayarak çocuk gibi 
downloaded from KitabYurdu.org


264 
hıçkırdı. 
Bu gecenin vakalarını bir rüya gibi hatırlayacağım. 
Yağmurların içinde, önümdeki fenerin donuk izini takip ederek 
birçok dar, karanlık sokaktan geçtim. Hiçbir şey hissetmiyor, hiçbir şey 
duymuyor, sele düşmüş bir yaprak gibi iradesiz sürükleniyordum. 
Beni gölgelerle dolu yüksek, geniş bir odaya aldılar. Duvarlarda 
tamburlar, utlar, kemanlar sallanıyor, karışık raflarda neyler 
sürünüyordu. Bestekâr, bu çalgılarla dolu odanın bir köşesinde geniş bir 
demir karyola içinde ölüyordu. 
Ayaklarımın ucuna basarak yanına yaklaştım. Mum gibi sarı 
çehresine ölümün sükûneti şimdiden çökmüş, kapalı gözlerinin çukuruna 
karanlık dolmuştu. 
Yalnız, ağzındaki bembeyaz dişlerini gösteren aralık dudaklarında 
bir parça hayat rengi kalmıştı. 
Biraz evvel o kadar telaşlı ve perişan görünen kadıncağız, bu son 
vazife karşısında hayret verici bir sükûn ve tahammül gösteriyordu. 
Sevgi, şefkat denen şeyde ne mucizeler var Yarabbi! Mektebe gidecek 
çocuğunu uyandıran bir ana gibi elini hastanın başına koydu: 
-Yusuf, çocuğum, bak, arkadaşın, Feride Hanım sana hatır sormaya 
geldi. Aç gözünü, Yusuf, dedi. 
Hasta, hiçbir şey işitmiyor, hiçbir şey görmüyordu. Onun bir kere 
daha gözlerini açmadan ölmesi ihtimali, biçare kadına, o güzel 
tahammülünü yavaş yavaş kaybettiriyordu. Tekrar ağlamaya, sesi 
boğulmaya başlamıştı: 
-Yusuf, yavurucuğum, bir kere daha gözlerini aç, görmeden 
ölürsen, daha ziyade yanacağım. 
Yüreğim merhametten eziliyor, dizlerim vücudumun yükü altında 
çökecek gibi oluyordu. Karyolanın başucunda masaya benzeyen bir 
karanlık kümesine dayanmıştım. Bunun bir org olduğunu fark ederek 
titredim. Kalbim, öyle söyledi ki, bu biçare gözleri son defa açacak 
downloaded from KitabYurdu.org


265 
mucize ancak bu org olabilir. Düşündüğüm şey belki cinayet, belki 
bundan daha büyük bir günahtı. Fakat kenarından bakanları içine çeken 
uçurum gibi bu org da benim tahammülümü elimden aldı. Gayri ihtiyari 
ayağımı bastım, parmağımı tuşlardan birine koydum. 
Org, yaralı bir gönül gibi derin derin inledi. Odanın karanlık 
köşeleri, duvarlardan gölgelerini uzatan sazlar, gizli figanlarla titreştiler. 
Hakikat mi, yoksa benim yaşlarla perdeli gözlerimin bir vehmi mi 
olduğunu söylemeyeceğim. Bana öyle geldi ki hasta, bu sesle son bir 
defa mavi gözlerini açtı. 
Ablası yastığa yüzünü kapamış hıçkırıyordu. 
Bir mukaddes vazife yapar gibi ölünün üzerine eğildim, henüz bir 
hayal bakiyesiyle titriyor gibi görünen gözlerine dudaklarımı sürdüm. 
İlk busemi ben, bir ölünün sönmüş gözlerine mi tevdi edecektim! 

Download 2,45 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   17   18   19   20   21   22   23   24   ...   60




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish