Kuşadası, 25 Kasım
“Kuşadası’na gider misiniz?” dedikleri vakit, birden sevinmiş,
kendi kendime: “Kuşadası, benim adam, bu kadar zamandan beri
aradığım saadeti, gönül rahatımı mutlaka orada bulacağım!” demiştim.
Bu his beni aldatmamıştı. Burasını her yerden ziyade sevdim. Pek güzel
bir memleket diye mi? Hayır. Kuşadası, evvelce zannettiğim gibi.
Munise ile -bu sarı papağanımla- avare, yalnız bir hayat geçireceğim bir
Robenson adası çıkmadı.
Rahatım pek yolunda olduğu için mi? Bu da değil. Bilakis her
downloaded from KitabYurdu.org
321
zamankinden ziyade çalışıyorum. Şu halde? Verilecek cevap biraz
gülünç. Fakat ne yapayım ki hakikat. Ben Kuşadası’nı güzel ve rahat yer
olmadığı için seviyorum. Öyle sanıyorum ki, kudret, yalnız güzel
simaları değil güzel toprakları, güzel denizleri de insana gizli gönül
azapları versin diye yaratmış.
Bir ay evvel buraya geldiğim vakit, mektebin başmuallimesi beni
karşısına aldı. Elli yaşlarında kadar, hasta, bitkin bir kadın, bana dedi ki:
-Kızım birbirinden tam üç ay fâsıla ile dağ gibi iki oğlumu kara
toprağa verdim. Dünyayı gözüm görmüyor. Seni buraya ikinci
muallimelikle göndermişler. Gençsin, malumatlı görünüyorsun, mektebi
sana bırakıyorum. Bildiğin gibi idare et. İki muallimimiz daha var, yaşlı
iki hanım, onlardan hayır yok.
Elimden geldiği kadar çalışacağımı vaat ettim ve sözümde durdum.
Başmuallim Hanım, bana dün dedi ki:
-Feride Hanım kızım, sana ne kadar teşekkür etsem az, vaat
ettiğinden on kat ziyade çalıştın. Bir ay içinde gerek mektep, gerek
çocuklarımız çiçek gibi oldu. Allah senden razı olsun. Arkadaşlarından
en minimini çocuklara varıncaya kadar herkes seni seviyor. Ben bile
vakit vakit derdimi, yüreğimin acısını unutuyorum, sen gülerken
gülmeye başlıyorum.
Zavallı kadın, kendi kara gözleri için çalıştığımı zannediyor,
minnettar oluyordu.
Çalışmak, bütün ruhuyla, kendini başkalarına vermek ne güzel şey!
Çalıkuşu tamamıyla eski Çalıkuşu oldu. Ne o, Ç.’deki müphem yaşamak
yorgunluğu, ne İzmir’deki isyanlar, hiçbiri kalmadı, bir yaz semasına
musallat olmuş geçici bir bulut gibi hepsi dağıldı.
Saçlarım, birer birer ağarıncaya kadar başkalarının çocuklarına,
onların saadetlerine kendimi vakfetmek artık beni korkutmuyor, iki sene
evvel, bir sonbahar akşamı, gönlümün içinde öldürülen küçüklerin boş
yerini başkalarının çocuklarına verdim.
downloaded from KitabYurdu.org
322
Do'stlaringiz bilan baham: |