3.1.72.
Üstadın Özellikleri
308
(1937)
Bana M. Gorki’nin en güzel eserlerinden “Ana”yı tercüme etme şerefi düştü. Onu
çok uzun bir sürede tercüme ettim. Çünkü seviyordum, sevdiğim için bütün kalbimi ona
veriyor ve üstüne eğiliyordum. Eser, insanda çok merak uyandırıyordu, ayrıca tercüme
yapan ben eserin anlamına kapılıp gidiyorum ve tercümeyi unutup eseri okuyorum.
Bunun gibi durumlar çok oldu, birkaç kez okuduğum yerler bile oldu. Ben açık açık
hissettim ki, büyük üstat Gorki, klasik eseriyle bana, yani bu esere meftun tercümana
sezdirmeden tesir etmişti. Bu etki benim romanlarımda da görülmektedir.
Gorki, insan dostu. Bizim devrim rehberleri Lenin ve Stalin, âdemoğullarının
gerçek düşmanlarına karşı acımasız olan bu zatlar, insanları nasıl cömert bir sevgiyle
sevdiler. Bunun binlerce kanıtı var. Lenin’in sadece, o açlık ve kıtlık yıllarında, kendi
adına gelen (onun kendisine bağışlanan, uzak şehir işçileri tarafından bağışlanıp
gönderilen) buğdayı o açlık yılları boyunca çocuk yuvalarına ve okullara gönderip
verdiğini hatırlasak yeterli. Büyük Stalin dağlı kızı Memleket ile görüşürken bu düşünceli
babanın yüzündeki gerçek sevinç ateşinin alevlerini hatırlayalım! Bu örnek yeterli. Bütün
mazlum insanlığın yüzlerce binlerce yıllık sevgisinden dolayı kendinde beliren o yüz
ifadesinden dost memnun oldu, düşman yandı. O sevinç alevi, insanoğluna olan gerçek
muhabbetin o parıltısı, Gorki’nin eserlerinde doluydu. “Ana” da Ana’nın tasviri,
Sofiya’nın, hasta (mum fabrikasındaki tüberküloz hastalığı) ve farklı farklı insanları
sevmesi, yazarın gönlünün engin bir deniz olduğunu göstermektedir. Gorki’nin,
insanoğluna bu kadar sevgi ve muhabbet göstermesi, bu onun gönlündeki insan sevme
özelliğinden gelen öznel bir şey değil. Bu, yazarın bağlı olduğu Yüksek sınıfın genel
308
Üstadın Özellikleri – M. Gorki’nin vefatının birinci yılı münasebetiyle yazılan, adı geçen makale “Kızıl
Özbekistan” gazetesinin 1937 yılı 18 Haziran sayısında yayımlandı. Makalede, müellif üzerinde 30’lu yıllar
ideolojisinin hissedilir etkisi var gibi, Çolpan’da pohpohlayanlar safına katılmış gibi görünüyor. Ama şunu
akılda tutmak gerek ki, bu makale Çolpan’ın matbuattaki son makalesidir, bunu yazdığı zaman şairlik hayatı
ince bir ip üstündeydi.
278
özelliği. Gorki bunu “Ana” da çok güzel anlattı. İşçiler birisini birazezmişler. Bu konuda
onlar arasında şöyle bir konuşma geçer:
-
Bizimle onlar arasındaki farkı gördün mü? : birini biraz dövdü ve şimdi kalbi biraz
kirlendi, utandı, vicdan azabı duymaya başladı. Herkese kırıldığını söyle! (“Ana”,
1.bölüm, 27.bab).
Gorki bir şairdir. Onun eserlerinde sadece bir nesirci (romancı) görünmüyordu, her
yerden nazik kalpli, güzellik seven ve tabiat vurgunu bir şair çıkıyordu. Ben her türlü
mensur eserde (roman, hikâye) güzel teşbihler ve tabiat tasvirlerini severim, Gorki de bu
şeyler çok değil, az; onun güzelliği de bundan. Onlar çok fazla olsaydı, ressamın sanat
eserinden ziyade boyacı (sırcı) nın şekilsiz ve sanattan mahrum çizgileri gibi görünecekti.
Gorki her türlü tabiat manzarasını canlandırıp, ona can verip, onu gözümüzün
önüne olduğu gibi getirebilmektedir. Onun canlı romanları sağda solda dolaşmaktadır:
onun tasvir ettiği ateşin alevi yanıp duran kuru hava değildir, o oynamakta, kımıldamakta
ve sizler bizler gibi canlı yaşamaktadır. “O ateş yine alevlendi, lakin bu defa eskisinden
daha güçlü daha parlak; gölgeler kendilerini yine ormana vurdular. Yine ateşin etrafında
toplandılar ve ateşin çevresinde sessizce düşman oyununu oynayıp, titremeye başladılar.
Islak dallar ateşte dile gelip ah vah ettiler. Ilık havanın dalgaları ile huzursuz olan
yapraklar birbirleri ile kucaklaşıp, zaman zaman sarı ve kırmızı renklere boyanıp oynaşır,
kıvılcımlar saça saça yukarıya yükselir, yanan yapraklar uçuşur, gökteki yıldızlar ise
kıvılcımları işaret edip onlara tebessüm ederdi.”
Gorki, işçiler sınıfının yetiştirdiği en büyük sanatkâr ve sanat üstadı.
279
Do'stlaringiz bilan baham: |