3.1.69.
Baba, Oğul Sanatkârlar
288
(1936)
Metyakub
289
ve Metyusuf
290
Harratovlar
Harezm…
Eski kitaplarımızda “Havarazm” diye geçerdi. Çoğunluk o zamanki Hanlığın
başkenti olan Hive şehrinin adı ile “Hive” diye adlandırırdı. Bu iki ismi bilmeden
“Ürgenç” diye adlandıranlar da olurdu. Kısaca, bugün cumhuriyetimizin daha uzak bir
bölgesi olarak düşünülmüş Harezm, inkılaba kadar Türkistan ahalisinin çoğunluğu için
“Cabilğa, Sabilse” memleketleri gibi hayali bir memleketti. Elbette buna Harezm’in
coğrafi konumu yani Türkistan memleketinin merkezi ve merkeze bağlanan yerlerinden
uzaklığı, asıl kalabalık şehirlerden uzaklığı, gidiş gelişe uygun yollardan yoksunluğu,
birdenbire nehir yoluna dönüşen Amuderya güzergâhında uygun gidiş geliş vasıtalarının
olmaması idi. Zira Harezm şarkıcısı meşhur Sefa Muğannî
291
, Özbek aksakalı Yoldaş
Ohunboboyev’i Harezm çalışanları adına şarkı ile karşılarken:
Harezm bir uzak ökrüg,
Yolleri yok, büzük köprük,
diye şikâyet etti! Bunun için değil mi ki, cumhuriyetimizin yöneticilerinden birisi
gidecek olsa, Harezm emekçileri için büyük bir kutlama olur ve mutluluk hemen şiire
(şarkıya) ve çalgıya (ezgiye) yansır.
Büyük inkılap uzakları yakın kıldı, mesafeleri kısalttı, eskiler gibi söylersek “toprak
boyunun ölçüsünü aldı”, ayrılanları birleştirdi, saklı olanları gün yüzüne çıkardı, gölgede
kalanları aydınlığa çıkardı. Bugün memleketimizin genci, yaşlısı onun önemli bir parçası
olan Harezm’i öğrendi, tanıdı, onun sanatkârları ile yüz yüze gelip tanıştı, onun tarihini
okuyup öğrendi, geçmişteki kara sayfalarını gözden geçirdi, Hanların kanlı devrini ve o
288
“Gülistan” dergisinin 1936 yılı 1. sayısında “Çolpan” imzası ile basılmıştır. “Edebiyat Nedir?” makaleler
toplamında tekrar neşredilmiştir.
“Gülistan” dergisi esasında neşre hazırlanmıştır.
289
Metyakub Harratov (1867-1939) – halk çalgıcısı (tanbur, dutar, gıccak), nağmeci ve hattat. Kurban
Harrot (marangoz) oğlu. K. Horazmiy “Harezm tanbur hattını” icat etmiş, geliştirmiş ve onun vasıtasıyla
Harezm makamlarını notaya dökmüş, araştırmacı ve hattat sıfatında Muhammad Rasul Mirzaboşi ile iş
ortaklığı yapmış. Muhammad Rahim Han sarayında çalgıcı ve nağmecilere hocalık yapmış.
290
Metyusuf Harratov (1888-1952) – şarkıcı, çalgıcı, bestekâr ve şair. Mahlası Chokar, Özbekistan’da
hizmet etmiş sanat erbabı.
291
Sefa Muğanniy (mahlası, asıl ismi Safo Olloberganov) (1882 – 1939) – Özbek şairi, bestekâr-sazende
ve cemiyet erbabı.
267
Hanlara karşı yapılan başkaldırışları öğrendi. Bugün Harezm emekçileri de bütün
Özbekistan, bütün Orta Asya ve bütün Sovyet emekçileri ile birlikte, kendi şehirlerinde
sosyalist düzeni kurup, yeni, tok ve mutlu hayat yolunda mücadele edip, pamuk
tarlalarında yüksek çalışma örnekleri göstermektedirler.
Bir zamanlar Harezm’in saray edebiyatını okuyanlar onun şiirdeki büyük üstatlarını
– “Munis
292
”, “Ogah
293
” ve “Kamil
294
”lerini – biraz olsun biliyorlar. Biz “Kamil” (başka
türlü söylersek Kamil Harezmî) daha sonraki devrin insanı olduğundan onu daha iyi
biliyorduk.
Onda da biz çok şeyleri bilmezmişiz ki, bundan 70 yıl önce Harezm’in başkenti
olan Hive şehrinde Kurban Ağabey adlı bir marangoz yaşarmış. Kendinin küçükçe
marangoz dükkânında ağaçtan kapı, çark, çıkrık, beşik parçaları, keser, balta sapları ve
oklava gibi şeyler yaparak geçimini sağlarmış. Onun çırağı ve kalfası yokmuş.
Marangozluk işlerinde ona oğlu Metyakub yardım edermiş. Akıllı baba, oğlunun bilime
ve çalgıya merakını görünce çok düşünmeden onu dosdoğru o zamanın büyük şair ve usta
çalgıcısı olan Kamil’in yanına alıp götürmüş, “Bunu bana iyi bir adam yayıp verin”,
demiş.
Parti merkezi kuruluşu olan “Pravda” gazetesinin bu yıl 12 Eylül de çıkan sayısında
ihtiyar ve nurani bir çalgı olan tanburla oturup prova yaptığı resmi basıldı. Resim altında
şöyle diyordu: “Taşkent’e Harezm’in en ihtiyar halk şarkıcısı ve çalgıcısı Metyakub
Harratov geldi (70 yaşında). O Harezm’in bütün klasik makamlarını ve halk çalgısını
biliyor. Onun şarkıları Taşkent’te gramofon plaklara alınacak”.
“Pravda” vasıtasıyla bütün Sovyetlere, belki bütün dünyaca tanınan bu adam, o
marangoz Kurban Ağabeyin o andığımız oğlu Metyakub’un ta kendisi. O Kamil’
(Pahlavon Niyoz) in, daha çok onun oğlu şair ve çalgıcı Matrasul Mirza’ (mahlası
“Mirza”) nın eğitimini alarak yetişti. Şimdi 70 yaşında olan bu adam, yukarıda söylendiği
gibi klasik Harezm makamlarını (şeş makamın Harezm varyantı) “Harezm çizgisi” diye
292
Munis Horazmiy (mahlası, asıl ismi Şermuhammad Avazbiy oğlu) (1778 – 1829)- Özbek şairi. Eser
ortaya çıkarmada halkçılık, terakkiperverlik gayeleri ön ayak olmuş. “Munis ul-ushshoq” [Uşak Makamı]
divanını tertip etmiş, tarihi olayları beyan eden “Firdavs ul-iqbol” [Saadet Cenneti] eseri yazarı.
293
Ogah (Ogahiy) (mahlası, asıl ismi Muhammadrizo Erniyozbek oğlu) (1809 – 1874) – Özbek şairi, tarihçi
ve tercüman.
294
Kamil Horazmiy (mahlası, asıl ismi Pahlavon Niyozmuhammad) (1825 – 1899) – Özbek şairi, musikici,
tercüman ve hattat.
268
meşhur olmuş Harezm notaları ile birlikte mükemmel bilmektedir. Harezm halk ezgileri
(daha çok destan ezgileri) nden de iyi derecede haberdardır. Kendisinin “Harratî” adlı bir
ezgisi de var ki, şeş makama katıldı. Esasında tanbur çalsa da (tanburu mükemmel
biliyor), santur çalmaya da yeteneği var. Kendi çok güzel yazı yazar, ömründe iki yüze
yakın kitabını güzel yazı ile kopyalamış. Çok hikâye, bilmece, latifeler bilir. Sohbeti
tatlıydır. Güzel üslubu ile sözü süsleyip konuşur. Sağlığını koruma konusunda bu adamın
kendine özgü bir yöntemi var; o bütün ömrünü daha çok yoğurt ve ekmek yiyerek
geçirmiş. İmkânı olduğunda yoğurdu bir gün bile bırakmamış. Yaşı 70’e gelse de kendini
delikanlı gibi hissetmektedir. Güçlü ve neşeli… çok yürüyor çok çalışıyor, yorulmuyor.
Taşkent’e geldiğinde oğlu bile ona arkadan zor yetişiyormuş. Kendisi sağlıklı ve dinç
görünüyor; bunun için olsa gerek, Taşkent’teki oğluna takılarak; “Oğlum sen
yaşlanmışsın”, demiş…
Eskiden Harezm Müzik Teknik Okulunda çalışmış, birçok öğrenci yetiştirmiştir.
Şimdi Yeni Ürgenç’de Devlet Tiyatrosunda çalgıcı olarak çalışıyor. Şimdiki tiyatro,
çalgı, raks konularıyla ilgilenmekte, “Biraz genç olsam Avrupai nota öğrenirdim, -
demekte yaşlı adam, - ama yaşım 70’e ulaştığından beceremem. Gençler öğrensin,
mutlaka ki öğrensin”.
İhtiyarın bu nasihatine baştan kendi oğlu Metyusuf Harratov kulak verdi.
Metyakub’un kendi oğlu ile Avrupa notasında yazdığı ezgileri 15’u ulaştı. Metyusuf
Avrupai müzik ilminin başlangıç esaslarını bilmektedir. Yaşı kırkı geçtiğinde
Semerkant’taki Müzik Enstitüsü’nde (1930-1931 yılları) nota ile keman öğrendi. Onun
“Harezm Çizgisi Notasını Avrupa Notasına Uydurma”, “Yerli Çalgı Aletlerini Nota
Usulüne Uydurma” adlı eserleri var.
Metyusuf 1889 yılında doğdu. Genel olarak çalgıyı öğrenmede Metrasul Mirza ile
kendi babasından eğitim aldı. Santuru ona Kalender Dönmes öğretti; şarkıyı Harezm’in
ilk usta şarkıcısı ve tanburcusu olan Metyakub Pezaçi’den öğrendi. Tanbur ile santuru iyi
biliyor; bunun dışında, gıccak, keman, akordeon, dutar ve tef çalıyor. Tef usullerine
uygun bir şarkı besteledi.
Harratov’un diğer bir eski usta sanatçı ve çalgıcılarımızdan ayrı özelliği şu ki, ezgi
çıkarma ve halk ezgilerini yeniden işleme ve de notaya dökme ile kalmamış, müzik
sahasında elinden geldiğince ilmi eserlerde işlemeye çabalamış. Yukarıda söylediğim iki
269
kitabı buna bir delildir. Bunun dışında o kendisinin Doğu (Özbek) santurunu sonradan
yeniden işleyerek Avrupai sesler usulüne dönüştürdü, yani santurda herhangi bir Avrupa
ezgisini doğru çalabilecek bir işe imza attı. Şimdi o tanburu da mükemmelleştirme
üstünde çalışmaktadır.
Onun “Harezm Musikî Tarihçesi” adlı kitabı 1925 yılında Moskova’da basıldı.
Onun bulduğu ve notaya döktüğü ezgiler, sosyalistik yapının en güncel konularına aittir.
Bu durum onların isimlendirilmelerinden de anlaşılmaktadır: “Kolhoz Küyi”, “Ğeyret,
Pahtege!”, “Pehteni Tering”, “Kızıl Esker”, “Mudofaa Marşi”, “Yaşasin Sovet!”,
bunların hepsi Özbekçe; bunun dışında Tacikçe üç ezgisi var (şarkıları ile): “Şevem
Kiclok Revone”, “Zindebad Dehkoniy!”, “Çindeni Pehte”.
Harezm’de Hanlığın devrildiği günlerden başlayıp inkılap işlerine yakından ve aktif
olarak katıldı
295
. Harezm’de ilk Eğitim Bakanlığını oluşturdu. Harezm’de Müzik Teknik
Okulunu oluşturarak oraya müdür oldu. Özbekistan’ın merkezi Semerkant’ta iken Eğitim
Bakanlığından davet aldı. Böylece o Müzik Enstitüsününün kuruluşuna iştirak etti ve
enstitüde dört yıl öğretmenlik yaptı. Semerkant radyosunda aralıksız 7 yıl çalıştı.
Şimdi Taşkent radyosunda çalışmaktadır.
Biyografi gibi olan bu bilgiler ile yetinecek değiliz elbette. Özellikle hala babasına
kıyasla genç, yetenekli ve azimli olan Yoldaş Metyusuf hakkında, onun bundan sonraki
yolu ve gelecekteki işleri konusunda fikrimizi söylemeden geçmeyelim. Yoldaş
Metyusuf, az önce söylediğimiz gibi bize Avrupa müziğinin gerekliliği konusunda hiçbir
şüphe taşımamaktadır. Babası deminki gibi dedikten sonra birazcık şüphe etse de ayıp
olurdu. Fakat Yoldaş Metyusuf, onunla birlikte diğer büyük çalgıcılarımızın da bilmeleri
gerek ki, Avrupa müzik bilimi sadece başlangıç teoriden (nota öğrenmeden) ibaret değil;
onun armoni (ahenk ilimi), kontrpuan gibi çok önemli fakat zor aşamaları var. Avrupa
müzik bilimi merdiveninin ilk basamağına adım atanlar sonraki baamaklara da tırmanarak
çıkmazlarsa eksik bilim ile müzik alanında çok şey yapamazlar. Hâlbuki Yoldaş
Metyusuf çok şey yapmak istiyor; bu konuda ona destek vermeyenlerden ayıplayarak
bahsetti. Ama hepiniz biliyorsunuz ki bizde bilimi arttırmak için büyük imkânlar var. Bu
295
“Harezm’de Hanlığın devrildiği günlerden başlayıp” – 1920 yılı 2 Şubatında Hive Hanı Said Abdulla
Han tahttan indirilmiş.
270
yolda herkese her türlü bir yardım verilmektedir. Sadece kişinin kendisinin gayretli
olması gerekir. Yoldaş Metyusuf’un bu gayret ile silahlanması lazım.
O Avrupa müzik bilimini yeterli derecede öğrenip ondan sonra Doğu klasik
makamları ve halk ezgilerini de iyice inceleyip, Doğunun eski müzik bilimleri ile de
tanışarak ortaya çıksa paha biçilemez eserler vermiş olurdu.
Doğru, onun şimdiki işlerine soğuk bakan, özellikle santurdaki değişimlere yabancı
bir kuru bilgelik ile yaklaşan, kesin ve doğru yol göstermeyen kişiler var. Onun bazı ilmi
eserlerini yıllarca “saklayan”, nüshasını kaybeden, değer vermeyen idareler var. (Özneşhr
ve Sanat Enstitüsü.) Biz onlar hakkında feryadımızı durdurmuyoruz.
Fakat dostluk toplantısı yine Matyusuf Ağabeyin kendi fikri idi. O toplantıyı ise biz
tertip ettik.
Do'stlaringiz bilan baham: |