3.1.64.
Şarkıya Hayran
263
(1935)
Çok yakında Avusturya’dan Galle adlı bir yazar kadın gelerek cumhuriyetimizin
durumu hakkında bilgi edinip gitmişti. Özbekistan Sovyet Yazarlar Birliği, onun şerefine
küçük bir toplantı yaptı. Yabancı ülkeden gelen kadın misafire hürmet göstermeye doğal
olarak daha çok kadın ve kızlar gelmişlerdi. Bunlar arasında Özbek Devlet Müzik
Tiyatrosunun grubu ile birlikte o tiyatronun sevilen artisti Halime Nasirkızı
264
da vardı.
Meclis başkanı Yoldaş Cevad Abidov diğer ekim kadınları sırasında Halime’ye söz
verdi. Kendinin oynak şarkıları ile halkın sevgisini üzerine toplayan Halime mecliste,
izdiham içinde güzel konuşamassa buna ne denir? Hiçbir şey! Konuşma sanatı başka icra
sanatı başka!
261
Yoldaş Buyuk – Buyuk Karimov (1906-1945) folklorist bilim adamı.
262
Yoldaş Mirzakalon – ünlü Özbek yazarı Mirzakalon Ismoiliy (1908-1935). Çolpan Mirzakalon Ismoiliy
tercümesinde 1933 yılında yayımlanan Tolstoy’un “Diriliş” romanını göz önünde tutmakta. Bunun dışında
M. Ismoiliy “Anna Karanina” (L. Tolstoy), “Sona” (E. Vaynovich), “Çalıkuşu” (Reşat Nuri Güntekin),
“İnsanın Kaderi” (M. Sholokhov) gibi birçok kaliteli eseri Özbek kütüphanesine ulaştırmış.
263
Makale “Gülistan” dergisinin 1935 yılı 7. sayısında “Çolpan” imzası ile basılmıştır. Daha sonra
“Edebiyat Nedir?” makaleler toplamında tekrar neşredilmiştir.
“Gülistan” dergisi esasında neşre hazırlanmıştır.
264
Halima Nosir qizi (1914 – 2003) – ünlü Özbek opera şarkıcısı, Bakü Tiyatro Meslek Yüksek Okulunda
(1924 – 1927), Moskova Özbek Opera Atölyesi (1934 – 1937) nde eğitim almış. SSCB halk sanatçısı.
Aqjunus, Karmen, Leyla, Mecnun, Gulsara, Zeyneb, Maysara partileri ve seçkin halk koşukları icracısı.
255
Halime’nin basitçe söylediği birkaç sözden şunu anladık ki, bizim diğer bütün
sanatkârlarımız, özellikle kadınlardan çıkan sanatkârlarımız gibi oda tamamen büyük
Ekim’in verdiği bir meyve. İşte o kısa sözlerden öğreniyoruz ki, onun ailesi de eskiden
sanatsever, sanata aşina bir aileymiş. Annesi gençliğinden itibaren çalgı çalıp şarkı
söylemeyi seviyormuş. En büyük ablası çalgı çalmayı biliyormuş. İkinci ablası birkaç yıl
sahnede hizmet etmiş. Ancak hiç şüphe yok ki inkılabın feyizli elleri değmese, Halime
bugün gördüğümüz yetenekli, diğer paha biçilemez yeteneklerimiz gibi dört duvar
arasında kalıp perişan olacaktı.
Onun eğitim yolu o kadar uzun değil: Taşkent’teki Kadınlar Numune Mektebinin
6. Sınıfını bitirip, Bakü’deki Azerbaycan Tiyatro Meslek Yüksek Okuluna girmiş ve üç
yılın sonunda okulu bitirmiş.
265
İlk oynadığı rolü “Telebeler Oyini” adlı komedide Kamer Hanım (bu eser tercüme
eserlerdendir, inkılaptan önce Rus sahnelerinde çok oynanırdı), son rolü “Gulsara
266
”
trajedisinde Gulsara. Ama bu “ilk” ile “son” arasındaki mesafe çok uzun. Bu sanatkârın
hayatının ne kadar renkli ve ilginç olduğunu göstermektedir. Müzikal sahnesine geçince
dram sahnesinde elliden fazla esere katıldığını Halime kendi söyledi. Dramda kendisinin
en sevdiği rollerde var: merhum Cafer Cabbarzade’ (Azerbaycanlı) nin ilk eseri de
diyebileceğimiz “Aydın” da Gültekin rolü. Bu rolü çok sevmiş. Dram sahnesinde o tek
başına üç Kumru’yu oynamış.
Halime’de sanatın inceliklerine dair yönler var. Onun Gültekin rolüne olan
sevgisinden o inceliklerin derecesini anlamak mümkündür. Çünkü usta bir dram yazarı
olan Cafer Cabbarzade, “Aydın”ı sadece Aydın Bey ile Gültekin Hanım için yazmış desek
mümkün. Bütün olay çok kısa tutulmuş, son derece sıkıştırılmış bu sanat eserinde
(Cafer’in son eserlerine kıyasla değil, genellikle dram eseri olma yönünden oldukça
sanatkârca olan “Aydın”da) herhangi bir yetenekli aktris için kendi gücünü istediği
biçimde gösterebilme, bunun dışında bütün kalbini eser kahramanının kalbinin yerine
265
“Bakü’deki… Meslek Yüksek Okuluna girdi…” - 1925 yılı bir grup yetenekli Özbek gençleri: H.
Nosirova, S. Olimov, X. Xo‘jayeva, N. Aliyeva ve diğerleri Bakü’deki M. F. Oxundov adlı Tiyatro Meslek
Yüksek Okuluna okumaya gönderilmiş. H. Nosirova Meslek Yüksek Okulunu 1927 yılında bitirmiş, drama,
tiyatro artisti sıfatıyla işe başlamış. 1939 yılından Özbek Devlet Opera ve Bale Tiyatrosu solisti
266
“Gulsara” – Kamil Yaşin eseri. 1934 – 1935 yıllarında yazılmış. Yazarın “Ortaklar” (1930),
“Yandiremiz”, “İçkeride” (1932) piyeslerinin tekrar çalışılmış nüshası.
256
koyma, böylece çok samimi bir kahraman oluşturma imkânı vardır. Halime bunu güzel
görebilmiş.
Dram tiyatrolarımız (Akademik Dram, Andican Devlet Tiyatrosu) da faklı farklı
rolleri oynayıp kendini güçlü aktris sıfatıyla gösterdikten sonra Halime tamamen
müzikale geçti. Sesi çok yüksek, şarkıda usta olduktan sonra o geçişten daha doğal ne
var? Kendi de: “Şarkıyı sevmem beni dramdan müzikale alıp getirdi”, demektedir.
Dramda büyük rollerde oynadı (“Turandot” da Turandot, “Karol” da Klariche
(Nazik gelin), “Hücum” da Hücum Han (Tursun Orozoğlu), “İki Komünist
267
” de Dilber).
Biz onda birkaç güzel özellik görüyoruz: mimik zenginliği, sahnede özgür olması, belki
bir derece şakacılık, etkili dili, sözlerini doğru aktarması ve keskin sesi vasıtasıyla sözünü
izleyiciye ulaştırma. Eksiklik yönünü ele aldığımızda, rolünü derin çalışmama, önemli
kahramanların kolaylığı ve şakacılığı abartılmış halde, onların zor ve trajik yönlerine özen
göstermeme… Kendi: “Karakter roller ile sevgili rollerini seviyorum”, demektedir.
Tihonoviç
268
“İki Zengine Bir Hizmetkâr”ın komedi olduğunu çok iyi biliyordu; eserin
bu yönünü çok abartarak verdi, birazcık facia ve zor yer olsa (Klariche rolünde bunun
gibi yerler var), onu mümkün olduğu kadar çıkarmaya ya da derecesini azaltmaya çalıştı.
Eğer böyle olmasa, Halime Klariche’yi oynayamazdı. Hatta “Halime”de de (özellikle
“Gulsara”da!) Halime’nin ezilip, üzgün olarak trajedi oynadığını görsem çokta
inanamam. Ama “Arşın Mal Alan” da Halime, Üzeyir Bey’in sevgilisinin tam da kendi
(yine üzüntülü olmayan yerlerde).
Halime şimdi bütünüyle müzikale geçti. Müzikalde de “Gulsara” gibi önemli
trajediler sergilenirken, bizim az önceki fikrimiz doğruluğunu korudu.
Doğal olarak müzikalde ilk yeri ses almaktadır. Bu ses meselesi bizde tam olarak
çözülmeyen bir muamma olarak kalmaktadır. Eski anlamdaki ses ustaları, ses tekniğinin
267
“İki Komünist” – K. Yashin piyesi. 1928 yılında yazılmış. 1934 yılında tekrar çalışılmış nüshası “Tor-
mor” diye adlandırılmış.
268
Tihonoviç V. – 20-30 yıllarında Hamza adlı tiyatroda birkaç eseri sahneleştirilmiş rejisör.
257
büyük ustaları (Toyçi Ağabey
269
, Hoca Abdulaziz
270
, Molla Halim
271
ve diğerleri)
kendilerinde olan bütün tekniği verdikleri zamanlarda da bugünün gereksinimini tam
olarak karşılayabilirler miydi? Dosdoğru söylemek gerek ki, hayır! Biz bugün değil yarın
da oynamaya mecburuz. Bizim yüce memleketimiz ve büyük halkımız yarına bugünden
de daha güçlü, daha hâkim ve daha şanslı olarak yani bütün gereksinimlerini daha fazla
karşılayarak ilerleyecektir. Bizim ses muammasını çözmekten başka çaremiz yok. Halime
bunu kendi de anlamış. Sonbahar da Moskova’ya okumak için gidecek. Kendinin
bugünkü güçlü sesinin devrimiz gereksinimlerine tam cevap verememesini Halime de
kabul etmektedir. Bir süredir Batı gramofon plaklarını toplamış, bunları dinliyor,
dinletiyor ve onlar hakkında bir şeyler anlatmaya çalışıyor. Demek ki o araştırıyor,
inceliyor, mücadele ediyor. Kendi üstatlarımızın ses tekniğini de göz ardı etmeden Batı
tekniğini güzelce benimsemek, medeni ve işlenmiş sese sahip olma her bir sesi güzel
yiğidimizin ve kızımızın vazifesi olması gerek.
Do'stlaringiz bilan baham: |