127
Sanki her şey
sadece matem, sadece kan, sadece acı ve öfkeden ibaretti.
Biz bu durumları tarihten okumuş olsaydık, o devirde sinir ve öfkeden başka bir şey
yokmuş diye düşünürdük.
Komedi denilen şeyleri insanlar unutmuşlardır, diye…
Lakin bu değişim, bu 3 yıldan beri süre gelen savaşla, mücadele bir tarafta devam
ediyor. Kanlar dökülüp, canlar veriliyor.
Fakat diğer tarafta gülüyorlar, oynuyorlar, seviniyorlar. Eğleniyorlar ve böyle bir
komedi, tarih bunun bir benzerini asla görmemiştir.
Nice bin yıllardan beri süre gelen eski dünyayı değiştirmek, yeni bir dünya kurup
onu başka bir renge boyama işini devralan değişimciler hayatın her alanında, her
bölümünde hareket ederler. Yaşamın her yanını, her bir tarafını değiştirirler.
O değişimler içerisine komedi de girmiştir.
Önceden de oynayıp gülerlerdi. Ama bugünkünden daha farklı bir yolla. Güzel
sanatlar, eski zamanlarda beyler, padişahlar saltanatı zamanında da vardı.
Sadece var
değil üstelik çok ileri yüksek bir seviyedeydi.
Son zamanlarda ortaya çıkan güzel sanatları burjuvası hayalcileri çok
nazikleştirilmiş, kurgusallaştırmışlardı.
Bütün ömrünü çalışmadan boş geçiren zenginler, zengin çocukları, beyefendi
çocukları,
han ve han zadeler, işsizlikten sıkılmamak için güzel sanatlara kendilerini
verirler; enstrüman çalarlar, dans ederler, aşk şiirleri yazarlar ve okurlardı. Bunların
üstüne büyük şehirlerde bir değil 5-6 tane “Kolezyum”
33
gibi
tiyatrolar olur, bunlarda
para ile altın ile sanatı satıp alıp (daha iyi anlayınız: sanatı satıp alıp !) zevk alırlardı.
Kısacası güzel sanatlar eski dünya da bir kısım haklın zevki, keyif ve eğlencesi için
çalışan bir şeydi.
Ona yüreğinde, kalbinde bir sevgi, bir çaba hisseden ne kadar alt sınıf, alt tabaka,
halk çocukları varsa o zengin ve zengin çocuklarını hoşnut etme yolunda zamansız can
33
“Kolezyum” -Taşkent’te inkılaptan önce kurulan Rus tiyatro binası, daha sonra Sverdlov adlı konser
salonu oldu.
128
verdiler.
Kurban oldular, deliren müzisyenler, veremin acı pençesine düşmüş önemli
artist ve sanatçılarsayısızdır.
Şimdi bu yöne, yenidünyaya çalışan ve ezilenlerin dünyasına göz atsak, o güzel
sanatların ince hünerini yine görüyoruz. Ama bunda çok fark var.
Tiyatrolar, gösteriler var, fakat onlar geçmişteki gibi zengin çocukları, zengin ve
asilzadelerin keyfi, sefası için değil; bütün halk, bütün ulus eğlenmek isteyenler için.
Sahne bu dünya da üst sınıfların gösterişli hayatlarını göstermiyor değil,
göstermektedir fakat bu hayatın acı ve iğrenç kokusunu izleyicilere koklatmak için
göstermektedir.. Enstrümanın telleri hala önceki gibi vurup durur fakat zenginler keyfi
için çalmaz, yorgun halkı eğlendirmek için, ezilen halka ezildiği zamanlarını hatırlatmak
için çalmaktadır. Şiir, şarkı ve koşuklar da yazılır. Ama zenginleri, onların hayali
saraylarını övmek için değil; açık, utanmasız bir şekilde kalbindekini söylemek, halkın
kendi hayatının zayıf olduğunu kendine göstermek için yazılmıştır.
İşçilerin güzel sanatları geniştir, onda burjuvazi taklitçiliği yoktur; onda
kendiliğinden üretim, kendiliğinden bir yükseliş vardır. Onun yolu geniştir.
Güzel sanatlar bu dünya ve şehir için değil, işte burası Sovyet idaresinin en yüce
kurumudur. Güzel sanatların ortaya çıkmasında büyük rol oynayan köy ve köy işçileri
için çok elverişlidir. Fakat bugüne kadar yeterince ilgilenemediler. Bunun sebebi 3 yıllık
hayatın atışma, mücadele ve kavgalar içinde geçmesidir.
Şimdi Türkistan’da, Türkistan’ın Taşkent şehrindeki işler göz önüne getirildiğinde,
Sovyetlerin güzel sanatlara nasıl güzel bir önemle baktığını görmek mümkündür. İyi bir
tiyatro grubu olmayan eski Taşkent, bugün oldukça güzel iki tiyatro grubuna sahiptir.
Resmi bir Tatar tiyatro grubu Ukraynalı, Yahudi, Azerbaycanlılar da aynı sahneyi aynı
kostümü paylaşıyorlar.
Bundan sonra, yine de güzelleştirmek için şimdiye kadar kimi
yerlerde tiyatro işlerinin başına geçip birçok işe itiraz eden ve zarar vereneski dünya
“ensesi kalınları” ile mücadele edilmektedir. Bunların sonucu Türkistan’da güzel
sanatları en yukarı dereceye yükseltmiştir. Sovyet hükümeti, işçilerin sahip olduğu güzel
sanatların en sevgili, saygın dedesidir. O dedenin yetiştirmesi güzel sanatları arşa
çıkarmıştır, ama baskı yoluyla değil aşk ve sevgi yoluyla.
Sovyetler güzel sanatlar ile Doğu’yu köle değil özgür kılacaktır.
129
Doğu güzel sanatları
gelecekte, Batı’nınki ile aynı seviyeye gelecekkendi işçi
çocuklarınıeğlendirecek, ruhlarını yükseltecektir.
Do'stlaringiz bilan baham: