3.1.12.
“Gerçek Sevgi”
34
(1920)
GERÇEK SEVGİ
(Fıtrat’ın eseri)
Son zamanlarda Özbek sahnesi büyük ve büyüklüğü kadar yüce ve güzel bir oyun
(piyes) gördü.
Ben itiraf ediyorum ki, onun metni ve sahnelenmesi hakkında tenkit ve eleştiri
yapmayı beceremem. Ama bu mevzu ve hususta yazma vazifesi bana düştüğünden çok
derin olmasa da görüşlerimi ifade edeceğim.
Olay Hindistan’dadır. Hindistan devrimcilerinden olan Kerimbahşi Han’ın tahsilli
ve güzel kızı Züleyha’ya iki kişi birden âşıktır: biri devrimci, vatansever şair Nurettin
Han. Diğeri – kötü niyetli, İngiliz sever – Rahmetulla Han. Kızın babası devrimci ve
Hindistan’ın büyük şairi olan Nurettin’i destekler ve kızını ona vermek ister. Kızın annesi
ise, fikir ve düşünceden ziyade kılık ve kıyafete önem verdiğinden kötü giyimli ve derviş
gibi dolaşan Nurettin’e değil, güzel giyimli ve basit insanların gözünü boyayan
Rahmetulla Han’a vermek ister.
Kızın kendi de Nurettin’i sever.
Nurettin kızı “gerçek sevgi” ile sevdiğinden kıza saygı duyup, “seviyorum”
diyememektedir. Rahmetulla Han ise ondan önce de birkaç genç kızın başını yaktığından
bunu da eline düşürmek için elinden geleni yapmaktadır: kızın annesi ile sık sık
görüşmektedir. Rahmetulla kısa zamanda kızın kendisini kabul etmeyeceğini bildiğinden,
Nurettin’i ortan kaldırmak isteyerek, onu bir iftira ile İngiliz cezaevine sokturur. Böylede
olmayınca, öldürmek için zindana bir adam göndermiştir. O adam zindana girip
Nurettin’in içtiği suya zehir koysa da Nurettin, Züleyha’nın hayalleri ile meşgul oluyor,
suyu içmiyordu. Hindistan Devrimci Komitesi gardiyan ile anlaşıp Nurettin’i kurtarmış
ve Kerimbahşi Han’ın evine gizli bir yere saklamıştır. Nurettin’in saklandığı bu yer
34
Gerçek Sevgi
-
Makale “Iştirakiyun”gazetesinin 1920 yılı 25 Kasım sayısında yayımlandı.
130
Züleyha’nın çok yakınındadır. İkisi her zaman güzel güzel şairane sözler ile
konuşuyorlardı.
Bir gün bunlar birkaç kişi (içlerinde Züleyha da var), “Devrimci Komitesi” nin
meclisini görüp Hindistan’ın her yerinde İngilizlere karşı ortak hareket etme hakkında
konuşurlarken, Rahmetulla Han liderliğinde İngiliz polisleri gelip bunları basar. Kuvvetli
bir çatışmadan sonra birkaç İngiliz polisi ile birlikte Züleyha’dan başka bütün devrimciler
ölmüştür: Züleyha’yı da alıp giderler.
İngiliz polisler Züleyha’yı yakalamak isterken Rahmetulla Han : “Dokunmayın, o
benim sevgilim” deyince, İngilizler “Senin sevgilin komiteci mi?” diye onu da vurup
öldürürler.
Bu büyük oyunun en zor görevi iki kişideydi ki, biri Züleyha diğeri Nurettin.
Onlarınki kadar güçlü olan Rahmetulla Han görevi, esasen onlarınki gibi zor değildir.
Daha öncede söylediğim gibi Nurettin “gerçek sevgi” ye ulaşan bir âşıktır ve bunun
için o hayalperesttir, Meşreptir, Divanedir. Züleyha’yı ne kadar sevse de “seviyorum”
diye uzun bir süre söyleyemedi. Sadece uzaktan “Nasılsınız?” dediğinde, sevdiği de “Siz
nasılsınız?” dese buna bile dayanamıyordu. Kaçıyor. Gizli saklı ağlıyor. Hüngür hüngür
ağlıyor. Kendi sevip, yanıp tutuştuğu halde, zor bir derde düştüğü halde “Aşk dert değil,
devadır” diyordu ve bunu her yerde söylüyordu.
Bu rolü meşhur taklitçimiz Uygur
35
güzel oynadı. Özellikle üçüncü perdede
gösterilen karakterleri doğru ve yerindeydi. Doğrusunu söylemek gerekirse, dördüncü
perde de Nurettin’in rolü yeterli değildi: bazı göze hitap etmeyen ve basit unsurlar
görüldü. Burada ki suç daha çok bizim sahnemizin fakirliğindedir. Çünkü cesaret,
kahramanlık ve komedi rollerinde daha başarılı olan Uygur’a sevdalık ve sevgiden
mustarip kişi rolleri oldukça yumuşak gelmektedir. Ama sevgi dolu filozof karakterini
üçüncü perdede güzel oynadı.
Züleyha’da iyiydi: ama ona daha çok sevgi hareketi vermek gerekti. Düşünmek,
uzun süre konuşmadan düşünmek (birinci perdede) doğru ve doğal değildir. O şey
35
Uygur – mahlası, gerçek ismi Mennan Macidov (1897-1955), Özbek tiyatrosunun kurucularından biri,
yetenekli yönetmen ve oyuncu. Özbekistan SSR halk artisti.
131
Nurettin’e yakışır. Onu oynayan Sadiya Tutaş
36
’a bundan daha zor (eğer varsa!) ve çok
hareketli roller verip, onun taklit gücünü arttırmak gerektir.
Ondan sonraki Rahmetulla Han rolünü Yoldaş Hafız
37
güzel oynadı ve dolu bir tip
(renk) yansıtabildi. Diğer kahramanlarda olan küçük eksiklikleri söylemeye gerek yok. O
birinci perdede daha yumuşaktı. Şairane söylemek istediği sözlerini yeterince etkili
söyleyemedi. İkinci perdede onun davranışları çok güzeldi. Özellikle kızın babasından
yazı geldiğinde dışarı çıkıp girmeleri, bu taklitçinin yeteneğini gözler önüne sermiştir.
Devrimci Sarvar ile Nurettin’in abisi eğer biraz ağır ve acele etmeden hareket
etselerdi, gerçekten tahsilli yiğitler oldukları daha iyi anlaşılacaktı.
Nurettin’i hapseden ve öldürmeye çalışan yiğit, doğrusu o kadar da hain görünüşlü
değildi.
Kızın babası (Öktem) iyi bir aile reisi. Üstelik ileri görüşlü memleket çocuklarını
kendi oğlu gibi gören, devrimci muhterem bir baba rolünü de yansıttı.
Rahmetulla Han’ın dostlarından Eyüp Han rolünü alan Yoldaş O. çok yetersiz ve
yanlış bir iş çıkardı. Özellikle rolünü bilmemesi ne büyük bir eksiklik!
Diğerleri ona yardım ettiler ve sorunsuz oynadılar. Polisler tabancayı kendi
komiserlerine tuttular; bu çok kötü bir dikkatsizlikti. Sahne arkasından silah sesleri geç
geldi ve bunun sonucunda Rahmetulla Han mermi değmeden ölü verdi.
Genel olarak son perde coşkulu bir ruh ile oynamaya müsaitken oldukça ruhsuz
oynandı.
Özbek sahnesi gençtir. Onun için böyle zor şeyler belki ağır geldi. Böyle olsa da
“Karl Marks” topluluğu
38
Yoldaş Uygur’un durmaksızın mücadelesi sayesinde zor
36
Sadiya Tutaş, Rabia Tutaş – Özbek tiyatrosunun ilk devrelerinde kadın rollerini kâh erkekler kâh başka
millet temsilcileri (örn, M. Kuznetsova) oynamaya mecbur olmuş. Hepsinden, Tatar oyuncular R. ve S.
Tutaş’lar bu yıllarda büyük hizmet etmişler.
37
“Yoldaş Kari” – bizce burada Hafız Seyfi’yi göz önünde bulundurmakta. İhtiyar Seyfi Alimov (1901
yılında doğmuş) yaratıcı çalışmalarına Karl Marks Topluluğunda başlamış. Ömrünün sonuna kadar Hamza
isimli tiyatroda çalışmış, yetenekli oyuncu. Özbekistan SSR halk artisti.
38
Karl Marks Topluluğu – 1918 yılında Taşkent’te M. Uygur rehberliğinde oluşturulan tiyatro topluluğu.
Yarı profesyonel karakterlere sahip olan bu topluluk bu yılın o’zidayoq Turkfront siyasi yönetimi seçimine
geçmiş ve Karl Marks adını almış. Sonra bu topluluk Hamza’nın kurduğu topluluğa katılıp, şimdiki Hamza
isimli tiyatronun temelini oluşturdu.
132
oyunları da sahnelemeye muvaffak olacaktır. Eser hakkında fikir yürütmekten kaçmaya
ve kendimi tutmaya mecburum. Çünkü bu yazılanlardan fazlası benim için fazladır.
“Karl Marks” topluluğunun bu eserini yine 1-2 kez tekrarlaması gerekir. Halk,
izleyici halkımız derin fikirli, saf edebi şeyleri de anlıyor. Bu Özbek sahnesinin bir
zaferidir, bundan faydalanmak gerek.
Şimdi bir defa sahnelenen ve sonra ilavelerle yeniden bastırılan, Yoldaş Gazi
Yunus
39
’un “Dahhok Moron” unu da sahnede görmek istiyoruz. Bu eserin
sergilenmesinin üzerinden çok zaman geçti. İnsanlar özlemiştir. Bunun gibi güzel şeyler
tekrar yazılabilir, “Gerçek Sevgi” nin yazarı onun devamı olarak kabul edilebilecek “Hint
Devrimi”
40
ni yazıp bitirmiştir. Yine başka kişilerde başka oyunlar yazmış imiş.
Sahnemiz gelişsin, canlansın. Ancak eski şehir halkını yönetenler kışlık iyi bir
binayı, tahsis etmezseler gerçekten suç işlemiş olurlar…
Do'stlaringiz bilan baham: |