Çolpan’in köŞe yazilari (İnceleme-metiN)



Download 4,95 Mb.
Pdf ko'rish
bet130/229
Sana13.07.2022
Hajmi4,95 Mb.
#791179
1   ...   126   127   128   129   130   131   132   133   ...   229
Bog'liq
yokAcikBilim 10166144

3.1.60.
 
Sevdiğim Cesurlar
244
 (1934) 
Şimdi “Kızıl Özbekistan” ve “Pravda Vostoka” gazetelerinin ilan kısmını 
okuyanlar, “Hamza” tiyatrosu ilanlarına her gün rastlamaktadır. Tiyatronun tatil 
günlerinden başka her gün gösterisi var. O ilanları okuyanlar, bizim tiyatromuzda da diğer 
medeni halkların tiyatroları gibi bir eserin dönem içinde tekrar tekrar sergilendiğini 
görmektedirler. Şayet heves edip bir eserin birkaç gösterimine gelseler, tiyatro salonunun 
hiçbir zaman izleyiciden yoksun olmadığını görürlerdi. Özbek izleyicisin çoğunluğu 
herhangi bir tiyatro eserini, şimdiki Sosyalit Cumhuriyetlerin diğer bütün izleyicileri gibi 
ilgili, dikkat ve içtenlik ile karşılamaktadır. Gösteriyi hazırlama her şeyden zordur. 
“Pederküş” (Mahmudhoca Behbudî) dönemlerinde değil, hatta “Şeyh Sen’an” gibi 
eserleri sahneye çıkaran Karl Marks grubu dönemlerinde ve hatta bundan 7-8 yıl öncede 
yukarıda söylenen durumu sadece tatlı bir hayal sırasında tasavvur etmek mümkündü. 
İşte bu küçücük meselenin kendi de tiyatromuzun bu kadar az imkân içinde geçip giden 
uzun sürecini açık bir şekilde göstermektedir.
Tiyatromuz Moskova’nın ilk atölyesini bitirmiş dostlardan ibaret olarak, bundan 
yedi yıl önce (1927 de) Semerkant şehrinde kuruldu. Ona kadar geçen zamanı bırakıp, 
ondan sonra geçen bu 7 yıl içinde gözümün önünden geçen güzel sanatsal karakterleri 
hatırlayıp ve hatırlatıp geçeceğim. 
Söz aktörlerinin bazı güzel oyunları hakkında. 
“Turandot”, atölyenin okul kitabı niteliğinde olduğundan, doğal olarak, söze ondan 
başlanmalıdır. Onda göze çarpan ilk sanatsal oyun Ebrar’ın Kelef’i, Sare’nin Adelme’si 
idi. Hatta Moskova’da Turandot’ın provası devam ederken, Sare’deki dramatik kuvvet 
Vakhtangov’cu muallimler ile birlikte hepimizin dikkatini derhal kendine çekmiş idi. 
244
Çolpan’ın 1934 yılı Aralık ayında yazdığı makalesi, bilinmeyen sebeplere göre kendi zamanında 
yayımlanmamış. 1955 yılında Sanat Enstitüsünün yedek kaynağından sanatsever âlim Taşpolat 
Tursunov’un teşebbüsüyle bulunmuş ve ilk kez “Gülistan” dergisinin 2001 yılı 2. sayısında yayımlanmış.
“Gülistan” dergisi metni esasında yayımlandı. 
Makalede dile getirilen şimdiki Milli tiyatronun artistleri hakkında önceki açıklamalarda bilgi verilmiş. 


245 
Sare prova anında rolünü tam anlamıyla dramatik bir şekilde okudu. Bunun için Adelme 
rolündeki Sare’nin rolü iyi canlandırma, yani dramatize ederek oynaması hususları da 
sınanmaktaydı. Fakat bu istek oyunun temeline zıt olduğundan Sare’nin ipini çekmek 
kaçınılmaz oldu. Onda Sare dar bir çerçeve içinde sıkıla sıkıla tekrar rolünün dramatik 
yönlerini abarttı, mümkün olduğu kadar şişirdi ve kuvvetli alkışları da bunun için aldı. 
Aklımda, Özbekistan komünistlerinin yöneticilerinden Ekmel Ağabey bu gösteriden 
sonra Sare’yi çağırttı ve bir iki teşvik edici söz söyledi. Özbekistan’dan geldikten sonra 
da Sare’nin bireysel değeri, Adelme rolünü dramatik esaslar doğrultusunda 
canlandırmasına destek oldu. Bunun için gösterinin temelinden kaynaklanan durumlar ile 
Sare’nin ruhsal eğilimleri arasında çatışma çıkıyordu. Sonuçta gösterinin mahiyeti ağır 
basıyor ve Sare’nin etkili monologları maskelilerin haylazlıkları altında gömülüp 
gidiyordu. 
Ben Adelme rolünde Sare’den sonrakileri de gördüm. Bugün ki Adelme’de de 
dramatik eğilimler yok değil. Fakat Adelme’yi yine de güçlü ve keskin gösterebilen bu 
günkü karakter Sare’deki kadar eğilip bükülmüş ve bilenmiş değil. Ona elbette zaman 
gerek. 
Sare’deki eğilim Ebrar’da yoktu. Kelef’in Turandot resmine âşık olduğu 
dönemlerinde, sonra zindan perdesinde Ebrar da eseri ciddi bir şekilde dramatize etti. 
Fakat Ebrar, bizim eski Ebrar, o Sare’ye kıyasla daha usta ve daha becerikli olmalıydı. 
Turandot oyununda kısa bir dönem çok güzel ve dramatik bir rol canlandırdıktan sonra o 
birdenbire rüyadan uyanmış gibi olur, büyük Vakhtangov’un güçlü afyonuna kapılıp 
tekrar oyuna, şakaya dönerdi. 
“Turandot” da Ebrar’ın eline dutar vermişler. Ebrar’da olan az önceki eğilimden 
bihaber olsalar gerek.
İki çift laf Turandot hakkında. Merhum Tursunay yetenekli artistlerimizden olsa da 
Turandot rolüne bürünememişti
.
Tursunay’dan sonra oyuncular arasında ondan iyileri de 
oldu. Fakat Turandot’un şimdiye kadar kendi kişisini bulduğu yok.
“Yarkınay” piyesi üstünde çokça eleştiri yapılması mümkün. Yazar kabul eder. 
Fakat Yetim tarafından canlandırılan Kel rolünü konuşmadan alkışlamaktan başka çare 
yok. Yetim, “Yarkınay”da Özbek sahnesinde dengi olmayan bir karakter meydana 
getirdi. O karakterin kendi üstünde münazara etmek mümkün. Yetim, eski destanlardaki 


246 
Sinsi karakterini Amerika film stüdyolarındaki hızlı hırsız ya da casuslar gibi canlandırdı. 
“Ne kadar hızlı ve çevik”, diye eleştirenler var. Ben bu tartışmalı meseleyi müzakere 
edecek değilim. Fakat ben şöyle diyorum ki, o itiraz eden dostlarım Yetim’in eksiksiz ve 
mükemmel olarak Kel rolünü oynadığını inkar etmiyorlardı. Hakikaten onu inkâr etmek 
olmazdı. Sonra ben Yetim’i “Bağovat” da görmüştüm. Kamçı ile çizmesine vuran zengin 
çocuğu subay. O yürüyüşü ile subaya başka türlü bir karakter verdi.
“Karol” da Yetim istekli bir şekilde oynamadı. Çünkü gösteri onun hoşuna 
gitmemişti. O yüzden bu usta aktör onda kendini gösteremedi. Onun Brigella’sı pişmemiş 
ekmeğe benziyordu. Suç kendinde.
Şimdi Yetim rejisör oldu. Ben tiyatromuzun bahtı için Yetim’i aktörlükten 
ayrılmasını istemiyorum. “Hücum”u Yen ve benimle birlikte Lütfulla yazdı desem yanlış 
olmaz. Ne derlerse desinler, perde açılınca sahnede aktörlerden başka hiç kimse kalmaz. 
Editörler ilk sırada (salonda), sergileyenler yönetim locasında, ressam kulisin
arkasında 
kalır. Sahneye aktör çıkar, izleyiciye aktör görünür. İzleyici eseri aktörden görür.
Lütfulla’nın İşan’ı hayattaki işanlardan değil. “Hücum”un gösteriminde de gerçek 
hayattan eser yok. O yaşamla dalga geçer, hayatın kötü taraflarıyla alay eder. Bu bakış 
açısıyla bakıldığında, Lütfulla’nın İşan’ı dengi olmayan eserlerdendir. Başka bir zamanda 
Lütfulla’ya özel bir iki sayfa ayıracağım bir yerim var. Bu yüzden onu sadece zikredip 
geçiyorum.
Sadihan’ın önemli rolü “Tergavçi” de Babçinskiy idi. Sonra “ Portfelli Kişi
245
” de 
büyük bir rol oynadı. Her iki rolü de Sadihan kendini vererek, istekle oynadı. Lakin onun 
karakterine uygun olan eser kesinlikle “Hücum” idi. Sadihan’ın Tabib’i (özellikle 
sarhoşluk perdesi) sağlam ve mükemmel bir eserdir. Onun başka biri tarafından tekrar 
edilmesi mümkün değil. Bu karakter iyi iklim gibi Sadihan’a yakın ve onun yeteneklerini 
açıp göstermişti. Tabib karakteri ile sahnemiz Sadihan’ı kazanmış olsa da Sadihan da 
kendi şöhretini bu karakter ile bulmuştur.
Git gide büyüyen bu aktöre “Hamlet” de çok güçlü bir şey teklif etmişler. Bakalım 
ne olacak? Ben Sadihan’ın gücünden şüphe duymuyorum. Sadece ona verilen rolün 
karakterine bakıp diyorum ki, Moskova Vakhtangovçuları tarafından yapılan başarısız ve 
245
“Portfelli Kişi
245
” – A. Fayko eseri. 1930 yılı 2 Ocak da P. Alekseev sahneleştirmiş.


247 
yersiz söylem, bizim sahnemizide Vakhtangovçuların kazandığı olumsuz sonuca 
sürüklemesin. 
Bu sınanmış aktör ve aktrisler herhangi bir medeni tiyatronun iyi aktörleri yanına 
koyduğumuzda da yüz kızartmayacak olan güçlerimizdir. Onları, bu kısa zaman içinde 
büyük inkılap yetiştirdi. İnkılap dünkü sahnede oynayan aktörü, salondaki halk
gürültü 
yapsa, salona bakarak “gürültü yapmayın” diyen bir halkın arasından böyle büyük ve 
mükemmel, tam anlamıyla medeni aktörleri yetiştirdi… Şüphesiz, milli siyasetin 
başarıları arasında bizim bu tiyatromuz en büyük ve göze görünür başarılardandır. Buna 
yukarıda sayılan cesurların her biri canlı tanık. Bu tiyatronun kurulmasında biraz 
bulunduğum için bugün kendimi de en şanslı kişilerden sayıyorum.
Genç tiyatromuzda çok bağımsız, sadık genç güçler var. Biz yazarlar, onlar için tatlı 
ve dolu içerikli karakterler meydana getirip vermek ile birlikte onların portrelerini de 
yazıp geniş kitlelere tanıtalım. Ben şahsen birkaç kişinin portresini çalışıyorum.
Başka yazarlarımızda bu işe girişsinler.

Download 4,95 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   126   127   128   129   130   131   132   133   ...   229




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish