5.2.2. Eşdeğerlik
Wilss, çeviribilimsel olarak savunduğu yöntemini, Cicero’dan Nida’ya
kadar uzanan tarihsel süreç içersinde “sözcüğü sözcüğüne” ve “anlama
göre” çeviriden başlayıp, Schleiermacher ve Humboldt gibi özellikle
kendi görüşlerini destekleyecek dilbilimcilere yer vererek bulgulandırma
yolunu seçmiştir. Örneğin, Schleiermacher'in "kullanmalık" ve "bilim-sa-
nat" türü ayrımına Wilss'in Schleiermacher'in kullanmalık metinlerde ya-
zarın okura götürülmesi ya da bilim-sanat metinlerinde okurun yazara gö-
türülmesi şeklindeki görüşlerine uzunca yer vermesi (agy.: 33) ve bu ko-
nuda öncelikle yazarın yaratıcılığını öne çıkartmak istemesine karşın, sa-
natsal çeviride kaynak metne ait özgün dili, çevirmenin yaratıcılığını kul-
lanarak koruması gerektiğini öne sürmesi, onun bu metinlerde kaynak
108
odaklı yaklaşımı benimserken, kullanmalık metinlerde erek odaklı yakla-
şımı benimsediğini gösterir. Bu, aynı zamanda çeviri süreci öncesinde çe-
virmenin amacının metin türüne göre belirlendiğini ve bu amaç doğrultu-
sunda çevirmenin çeviri süreci sırasında kararlar alacağına işaret eder. Bu,
bir yerde Vermeer'in Skopos kuramında sonradan daha geniş kapsamlı
olarak ele aldığı çeviride “amaç” kavramını gündeme getirmiştir. Gerçi
Wilss’in amaca dayalı bu süreçle ilgili kararlara hiç değinmediği gibi,
amacı Schleiermacher gibi, metin türü ayırımına dayandırması çelişki ya-
ratır. Bu durumda Wilss’in metin türüne göre çeviride amacın saptanması
gerektiğini öne sürerek, bilimsel ve sanatsal metinlerde kaynak odaklı
yöntemden yana olduğu anlaşılır.
Öte yandan, Humboldt'un “insanlar dünyayı kendi anadillerine göre gö-
rürler” savına karşıt bir biçimde öne sürdüğü “dilin ölü bir sistem olma-
dığı” şeklindeki savının dilin dışındaki tinsel dünyanın dilin yaratıcılığı
sayesinde dışa vurulduğu görüşü şeklindeki yorumu, Wilss’i etkilemiş ve
ona çeviri konusunda eytişimsel düşüncenin kapılarını açmıştır (agy.: 35).
Başka bir deyişle, Wilss, Humboldt’un dilin tinsel dünyayı yansıtan de-
vingen bir süreç olduğu görüşünü, Schleiermacher’in bilimsel ve sanatsal
metinlerde okurun yazara götürülmesi şeklindeki savıyla birleştirerek, çe-
virmenin çeviri sürecinde, bir yandan kaynak metin türüne bağlı olarak
yorum yapma yetisine, öte yandan da kaynak metin ve erek metni karşı-
laştırıp öznel olarak açımlayarak, kaynak metinle düzanlamsal, yananlam-
sal ve edimsel eşdeğerliği sağlayacak şekilde aktarma yetisine sahip ol-
ması geretiği görüşünü savunmuştur.
Çevirmene özgü kaynak metni ve erek metni, karşılaştırmalı olarak yo-
rumlama ve yeniden erek dilde yaratma yetisini ise, “aktarım edincine”
bağlamıştır. Daha da açacak olursak, Chomsky'nin dil edincine dayalı ola-
rak öne sürdüğü üretimsel dil anlayışını, Wilss, Nida gibi anlamsal dü-
zeyde kurmaya çalışmıştır. Chomsky, dil düzeneğinde evrensel mantığı
yakalayarak sonlu sayıda kuraldan sonsuz sayıda tümce üretme yolunu se-
çerken, Wilss, çevirmenin aktarım edinci sayesinde önce kaynak dilde yo-
rumlama yetisini kullanarak hem sözcük ve tümce, hem de metin düze-
yinde anlamsal açıdan derin yapıya gireceğini, ardından da “yaratıcılık
yetisini” kullanarak açımlama veya erek dilde yeniden düzgüleme yoluyla
yüzeysel yapıda eşdeğerlik sağlayacağını öne sürmüştür. Kuşkusuz,
Wilss'in bu görüşü, Kutsal Kitap çevirileri yapan Nida’nın biçimsel ve
özellikle de devingen eşdeğerlik kavramlarıyla örtüşmektedir. Üstelik
109
Wilss, Nida'nın Chomsky'nin etkisiyle anlambilime yapısal olarak yakla-
şımının, çeviribilime yöntemsel olarak katkısı olduğunu açıkça şu sözle-
riyle de belirtmiştir:
“Yapısal ve üretimci dilbilim okullarının yanı sıra, yapısal anlambi-
limcilerin geliştirdiği görüşleri sürdürerek, öteki şeyler arasında anlam-
sal çözümlemeye de bir yol bulunmuştur; bu yol, karşıtsal dilbilim kadar
çeviribilim için de karşılaştırmalı sözcükbilim alanında yöntemsel olarak
sağlam bir zemin hazırlamıştır.”
(agy.: 39)
Buradan, Wilss'in yapısal ve üretimsel dilbilimcilerin görüşlerini, ku-
ramının gerekçelendirilmesinde temel aldığı görülmektedir. Örneğin, çe-
virmenin özel olarak doğuştan “
Do'stlaringiz bilan baham: |