28
Burada üç sorun ortaya çıkmaktadır. Birincisi üniversitelerin ulusal
kültüre katkısı sorusu; ikincisi ise, mezun olan öğrencilerin hepsi araştır-
macı olamayacağına göre, kuramsal alandaki bilginin uygulama alanında
nasıl değerlendirilebileceği, ya da kuramsal bilginin uygulama alanına
katkısının ne olacağı; üçüncüsü ise, uygulama alanıyla ilgili bilgiye, örne-
ğin, çeviri eğitimine yer verilip verilmemesi, ya da ne ölçüde ne yer veril-
mesi gerektiği sorunudur.
Bunlardan üniversitelerin ulusal kültüre katkısıyla ilgili birinci sorun,
Mütercim Tercümanlık bölümlerinin geçmişten kalma alışkanlıkla ısrarla
uygulama alanıyla sınırlı bölümler olarak görülme eğiliminden kaynak-
lanmaktadır. Bu bölümlerden beklenen çeşitli konu alanlarında çeviri yap-
maktan öteye geçmemektedir. Oysa ulusların kalkınması ve kimliğini bul-
masında büyük işlevi olan bu disiplinlerin inceleme gereci olarak özellikle
çevirileri seçip, onların toplumsal ve kültürel yapıya etkilerini
incelemesi
gerekir. Bir başka deyişle, böyle bir araştırma ulusal bilincin hangi etkiler
altında kalarak ve hangi aşamalardan geçerek şekillendiğini göstereceği
gibi, hangi alanlarda bilgi aktarımına gereksinim olduğunu da ortaya çı-
karır. Örneğin, tarihsel olarak çeviri etkinliğinin araştırılması, ya da bu
araştırmalardan ortaya çıkan verilerden yeni hipotezlerin öne sürülmesi
kuramsal alanda erek kültüre özgü işlevsel modellerin şekillenmesine yol
açar. Kuşkusuz bu araştırmalarda veya kuramsal tabanın oluşturulmasında
bu alandaki evrensel bilgiden yararlanarak ülkenin kültürel ve toplumsal
dokusuna en uygun modellerin taranarak seçilmesi veya erek kültürün ya-
pısına en uygun olan modelin önceki bilgi birikimine dayalı olarak çıkar-
tılması gerekir.
Mezun olan öğrencilerin hepsi araştırmacı olamayacağına göre kuram-
sal alandaki bilginin uygulama alanında nasıl değerlendirilebileceğiyle il-
gili ikinci soru ise, çeviri yapmak için kuramsal bilgiye gerek olup olma-
dığı tartışmasını gündeme getirir. Önceden de değinildiği gibi, kuramsal
bilgi çevirmen adayının ufkunu genişletir. Bir başka deyişle, kuramsal
bilgi almış öğrenci, çeviriye tek boyutlu bakmak yerine çok boyutlu bak-
mayı öğrenir. Çevirinin dilbilgisi ve sözcük bilgisiyle sınırlı bir aktarım
işlemi olmayıp, yabancı dil ve kültürü yanında erek dil ve kültür bilgisine
ek olarak özel alan ön bilgisi, araştırma ve yaratıcı düşünmeyi gerektiren
bir eylem olduğu bilincine varır. Disiplinlerarası özelliği olan bu bilim da-
lında her konu alanında dört yıllık süre içinde uzman yetiştirilmesi söz
konusu olamayacağına göre, bu bölümlerde uygulama alanıyla ilgili bi-
rinci amaç, üst çeviri bilinci kazanmış öğrenciler yetiştirmektir. Bu ise,