Tablo 3. Terimce ile ilgili Veritabanı Modeli
Özel alan
Tıp,
(iktisat, hukuk vb.)
dil
İngilizce (Almanca, Fransızca vb)
Kaynak
Künye bilgisi (kaynağın adı, yayın yeri vb. yılı)
metin türü
Bilimsel makale
,
broşür, ders kitabı,
ansiklopedi,
gazete
vb
nitelik
Bilgilendirici,
günce
l, akademik, ticari,
gündelik, kullanma kılavuzu
Kaynak akademik terim
Bovine Spongiose Encephalopathy
Kaynak günlük terim
Mad cow
terim köken dil
Latince,
Grekçe
Kaynak kısaltma
BSE
Öz
50 kelimelik
anahtar sözcükler
Gündelik Terim
Deli Dana
27
Akademik Terim
Sığır Spongioz Ansefalopatisi
Öneri terim
Türkçe anahtar sözcükler
Türkçe kısaltma
İkinci Dil
Fransızca/Almanca vb.
Gündelik Terim
Akademik Terim
2. dil anahtar sözcükler
Kısaltma
1.6. Türkiye’de Çeviribilim Araştırma Alanları
Toury’nin çeviribilim alanında çizdiği araştırma alanları gerçek an-
lamda akademik ölçütlere uygun düşmektedir. Ne var ki, ülkemizde aka-
demik çevrede bu bölümlerden beklenen gerçekte akademik araştırmadan
çok çeviri eğitimidir. Bu durum, hem bilginin hızla kısa zamanda yayıl-
ması, hem de, çeviri etkinliliğinin temel bilgi aktarım aracı işlevi görme-
sinden kaynaklanmaktadır. Bununla birlikte yüksek öğretimin temel ama-
cının kuramsal çalışmalar olduğu düşünülecek olursa, ülkenin gereksinim-
leri ile üniversitelerin amacı arasında çelişkiye düşülmektedir. Daha da
açılacak olursa, bu bölümlerden toplumun beklentisi, çevirinin “nasıl” ya-
pılacağını öğretmesidir. Oysa küreselleşmeye ve İngilizce'nin giderek or-
tak dil (Lingua Franca) olarak kabul edilmesine karşın, ülkelerarası kültü-
rel ve dilsel farklılıkların standart dil kullanımlarını zorladığı ve ortaya
farklı kültür ve yazın anlayışlarının yansıdığı karma özellikler taşıyan me-
tinlerin ortaya çıktığı görülmektedir. Bir başka deyişle, soyut düşünce ye-
tenekleri gelişmemiş, üstdil ve çeviri bilinci kazanmamış ülkelerin çeviri
etkinliği konusunda toplumda beklenen işlevi yerine getiremeyeceği gü-
nümüz anlayışında ortada bir gerçektir. Üniversitelerde kuramsal çalışma-
ların başlıca amacı ise, gençlerin soyut düşünce yeteneklerini geliştirerek
çeviri bilinçlerini artırmak ve çeviriye salt metinin dilbilgisel düzgüsünün
çözümüyle sınırlı bir edim olarak değil de, içine kültürel dilsel farklılıkla-
rın girdiği daha karmaşık işlemleri gerektiren bir eylem olduğu bilincini
kazandırmaktır.
28
Burada üç sorun ortaya çıkmaktadır. Birincisi üniversitelerin ulusal
kültüre katkısı sorusu; ikincisi ise, mezun olan öğrencilerin hepsi araştır-
macı olamayacağına göre, kuramsal alandaki bilginin uygulama alanında
nasıl değerlendirilebileceği, ya da kuramsal bilginin uygulama alanına
katkısının ne olacağı; üçüncüsü ise, uygulama alanıyla ilgili bilgiye, örne-
ğin, çeviri eğitimine yer verilip verilmemesi, ya da ne ölçüde ne yer veril-
mesi gerektiği sorunudur.
Bunlardan üniversitelerin ulusal kültüre katkısıyla ilgili birinci sorun,
Mütercim Tercümanlık bölümlerinin geçmişten kalma alışkanlıkla ısrarla
uygulama alanıyla sınırlı bölümler olarak görülme eğiliminden kaynak-
lanmaktadır. Bu bölümlerden beklenen çeşitli konu alanlarında çeviri yap-
maktan öteye geçmemektedir. Oysa ulusların kalkınması ve kimliğini bul-
masında büyük işlevi olan bu disiplinlerin inceleme gereci olarak özellikle
çevirileri seçip, onların toplumsal ve kültürel yapıya etkilerini incelemesi
gerekir. Bir başka deyişle, böyle bir araştırma ulusal bilincin hangi etkiler
altında kalarak ve hangi aşamalardan geçerek şekillendiğini göstereceği
gibi, hangi alanlarda bilgi aktarımına gereksinim olduğunu da ortaya çı-
karır. Örneğin, tarihsel olarak çeviri etkinliğinin araştırılması, ya da bu
araştırmalardan ortaya çıkan verilerden yeni hipotezlerin öne sürülmesi
kuramsal alanda erek kültüre özgü işlevsel modellerin şekillenmesine yol
açar. Kuşkusuz bu araştırmalarda veya kuramsal tabanın oluşturulmasında
bu alandaki evrensel bilgiden yararlanarak ülkenin kültürel ve toplumsal
dokusuna en uygun modellerin taranarak seçilmesi veya erek kültürün ya-
pısına en uygun olan modelin önceki bilgi birikimine dayalı olarak çıkar-
tılması gerekir.
Mezun olan öğrencilerin hepsi araştırmacı olamayacağına göre kuram-
sal alandaki bilginin uygulama alanında nasıl değerlendirilebileceğiyle il-
gili ikinci soru ise, çeviri yapmak için kuramsal bilgiye gerek olup olma-
dığı tartışmasını gündeme getirir. Önceden de değinildiği gibi, kuramsal
bilgi çevirmen adayının ufkunu genişletir. Bir başka deyişle, kuramsal
bilgi almış öğrenci, çeviriye tek boyutlu bakmak yerine çok boyutlu bak-
mayı öğrenir. Çevirinin dilbilgisi ve sözcük bilgisiyle sınırlı bir aktarım
işlemi olmayıp, yabancı dil ve kültürü yanında erek dil ve kültür bilgisine
ek olarak özel alan ön bilgisi, araştırma ve yaratıcı düşünmeyi gerektiren
bir eylem olduğu bilincine varır. Disiplinlerarası özelliği olan bu bilim da-
lında her konu alanında dört yıllık süre içinde uzman yetiştirilmesi söz
konusu olamayacağına göre, bu bölümlerde uygulama alanıyla ilgili bi-
rinci amaç, üst çeviri bilinci kazanmış öğrenciler yetiştirmektir. Bu ise,
29
ancak soyut düşünce yeteneklerini, dil ve kültüre bakış açılarını zengin-
leştiren kuramsal bilgiyle sağlanabilir. Sonuç olarak, kuramsal bilginin
uygulama alanıyla doğrudan etkisi olduğu söylenebilir. Ne var ki, bu bil-
ginin ezbere yöntemle değil de, özümsenerek öğrenilmesi, çevirmen ada-
yının özümsediği kuramlardan çıkarımlarda bulunarak düşünmesini ve
yaptığı çevirileri sorgulayıp işlevi olan çeviriler üretmesini sağlar. Öte
yandan, kuramsal bilginin üniversite düzeyinde tartışmaya açılması, araş-
tırmacılara kuramların işlerliliğini doğal ortamda sorgulama olanağını ya-
ratır. Üstelik bu gibi konular hem araştırmaların bir ekip çalışması haline
dönüşmesine, hem de yeni soruların ortaya atılarak araştırılmasına yol
açar. Bu şekilde öğrencilerde bilimsel merak uyandırmak ise, üniversite-
nin varoluş nedenini ve amacını yerine getirdiğine işaret eder.
Üçüncü sorun ise, çeviri eğitimine üniversitelerde ne derecede yer ve-
rilmesi ile ilgilidir. Kuşkusuz, kuramsal alanda öğrenilenlerin çeviri eği-
timi aracılığıyla uygulamaya geçirilmesi, hem bilginin pekiştirilmesine,
hem de kuramsal alanda tartışılan konuların öğrenci de refleks haline dö-
nüşmesine yarar. Üstelik Batı dillerine göre dilsel ve kültürel farklılıklar
göz önüne alındığında, ülkemizde akademik düzeyde sadece kuramsal
alana odaklanıp, uygulama alanını bir kenara atmak söz konusu olamaz.
Her ne kadar Toury’nin akademik düzeyde uygulama alanında çeviri eği-
timine gerek olmadığı düşüncesi haklı gerekçelere dayansa da, kimi za-
man ülkenin sosyo-ekonomik ve kültürel yapısının yanı sıra, bilgisel ek-
siklik, bilimsel gelenek ve gereksinimleri eğitim kurumlarının amacını
farklı yönlere çekebilir. Burada önemli olan erek kültürün de gereksinim-
lerini göz önüne alıp, evrensel ölçütlerin gerisinde kalmadan kuram ve
uygulama alanı arasındaki hassas dengeyi yakalamaktır.
30
Do'stlaringiz bilan baham: |