Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ders Notları Öğr. Gör. Ali YAYLA
Sayfa 141 / 174
leceğini, Türkiye’nin de bu tarihten önce savaşa girmeye karar ve-
rirse Birleşmiş Milletler Beyannamesi’ne katılabileceğini bildirdi.
Türkiye, bu muhtıradan üç gün sonra, 23 Şubat 1945’te, Almanya
ve Japonya’ya savaş ilan etti. Bu durum, Almanya’nın sempatizanı
olan çevrelerde tepki yarattı. Hükümetin tutumunu sert biçimde
eleştiren, Türkiye’nin ille de Almanya yanında savaşa girmesini is-
teyenler arasında bazı üniversite öğretim üyeleri ve bazı askerler de
vardı.
27 Şubat günü de, Birleşmiş Milletler Beyannamesi’ni imzaladı.
Bunun üzerine 5 Mart 1945’te San Fransisko Konferansı’na res-
men davet edildi ve böylece Birleşmiş Milletler’in kurucu üyeleri
arasına katıldı.
Ancak, bu sıralarda Türkiye üzerinde Sovyet Rusya’nın istek ve
baskıları gittikçe çoğalıyordu. Nitekim, Almanya’nın yenilmesi ve
Sovyet ordularının başarıları, Sovyetler’in Türkiye’ye karşı tutum
ve davranışlarını tamamen değiştirdi. Bunun arkasından da Sovyet
Rusya 19 Mart 1945’te, 1925 tarihli Türk-Sovyet Tarafsızlık Ant-
laşması’nı feshettiğini açıkladı. Türkiye ile Sovyet Rusya arasındaki
ilişkilerde gerginliğe dayanan yeni bir dönem başladı.
Böylece Türkiye, II. Dünya Savaşı süresince tarafsızlığı
esas alan
bir dış politika izlemiş, savaşa fiilen katılmamakla beraber, savaşın
sonlarında Mihver Devletleri’ne savaş ilân ederek, savaşı galip dev-
letlerin yanında bitirmiştir
65
.
Türkiye Cumhuriyeti II. Dünya Savaşı’na savaşmadan katılmış olsa
da hemen kapının dışında süren savaşın doğal sonucu olan eko-
nomik krize, 18 Ocak 1940’da Milli Korunma Kanunu’nu çıkararak
önlem almaya çalıştı. Bu olağanüstü bir yasaydı ve ulusal güvenlik
65
Savaşın diplomatik ve askerî gelişmeleri hakkında daha geniş bilgi için bkz :
Herbert von Moos, Büyük Dünya Olayı, İstanbul 1952, s. 73 vd; Louis L. Snyder,
The War, (1939 - 1945), New York 1962, s. 3 vd; J. F. C. Fuller, The Second
World War, (1939 - 1945), New York 1962 s. 47 vd; Henry Maule, WorId War II,
London 1972, s. 10 vd; Salih Polatkan, 1. ve 2. Dünya Savaşları, İstanbul 1972,
s. 226 vd; Fahir Armaoğlu, Siyasî Tarih, Ankara 1973, s. 681 vd; Coşkun Üçok,
Siyasal Tarih, Ankara 1967, s. 361 vd; Feridun Cemal Erkin, Türk-Sovyet İlişki-
leri ve Boğazlar
Meselesi, Ankara 1968, s. 161 vd; Ahmet Şükrü Esmer, Oral
Sander, “II. Dünya Savaşı’nda Türk Dış Politikası”, Olaylarla Türk Dış Politikası,
Ankara 1969, s. 147 vd; Edward Weisband, (Çev. M. K. Kayabal), 2. Dünya Sa-
vaşında İnönü'nün Dış Politikası, İstanbul 1974, s. 19 vd.
Atatürk İlkeleri ve İnkılâp Tarihi Ders Notları Öğr. Gör. Ali YAYLA
Sayfa 142 / 174
yönünden devlete, gerektiği zaman her türlü aracı kullanabilme
yetkisi sağlıyordu. Kısacası Türkiye hem savaşa girmek istememiş,
hem de ateş sıçrarsa, diye tedbir almıştı.
Hatta savaş ortamında bile Almanya’ya 96 milyon liralık bakır ve
krom göndermiş, karşılığında gerekli savaş malzemesi almıştık. Bu
da müttefikleri kızdırıyordu. Türkiye bu alış-verişi
yapmak zorun-
daydı çünkü Türkiye’yi kendi saflarında savaşa çekmek isteyenler
Türkiye’ye yardımdan kaçıyorlardı. Kısacası, tarafsız
bir politikayla,
kime nazımız geçerse, ondan alışveriş yapıyorduk ve bunu da her-
kese uygun bir dille anlatmaya çalışıyorduk.
Do'stlaringiz bilan baham: