GİRİŞ 1.KONU VE SEÇİM
Toplumsal taleplerini gerçekleştirmede başarısız olan kitleler ya isyan veya sosyal patlamalar ya da başarının ilahi yardım sayesinde gerçekleşmesini bekleme şeklinde tepki gösterirler ve kendilerinin yapamadıkları bazı şeylerin bir takım doğa üstü güçlere sahip insanlar tarafından yapılmasını bekler ve umarlar. İşte biz bu araştırmamız da insanların çoğu zaman çeşitli etkenler sebebiyle sözünü ettiğimiz şekilde algıladıkları üç terimden-Mesih-Mehdi-Müceddid- bunların menşe ve kökenlerinden, semantik yapılarından ve dini literatürdeki konumlarından bahsedeceğiz.
İlahi yardım ve bu yardım aracılığı ile gerçekleşecek ilahi kurtarıcıyı beklemek; İslam dünyasında Emeviler döneminde başlayan genel toplumsal huzursuzluklardan itibaren günümüze kadar etkili olmuş ve canlılığını korumuştur.
Araştırmamızın I.bölümünde Mesihden bahsedilecektir. Hz..İsanın ölmediğine, öldürülmediğine bilakis Onun Allah tarafından göğe yükseltildiğine inanan Müslümanlar; Onun Mehdinin zuhurunun akabinde Şam’daki Ümeyye camiinin doğusundaki beyaz minareye ineceğine ve Deccal’i öldüreceğine, sonra Mehdi’nin arkasında namaz kılacağına, Muhammedi şeriata tabi olacağına, inişinden kırk gün sonra vefat edeceğine, cenaze namazının Müslümanlar tarafından kılınacağına ve Hz.. peygamber’in kabrinin yanına defnedileceğine inanırlar. Kitleleri yüzyıllar boyunca etkisi altına almış olan bu inanç gerek geçmişte gerekse son birkaç yüzyılda tartışma konusu yapılmış ve bazı kesimlerce reddedilmişse de bu eleştirel yaklaşım hiçbir zaman toplumlara egemen olamamıştır.
Dini kültürde, ahir zamanda zuhur edip toplumu kurtuluşa erdireceğine inanılan diğer bir kurtarıcı da Mehdi’dir. Bu inancın temeli Kur’an-ı Kerim’den sonra dinin ikinci kaynağı olarak görülen hadis külliyatındaki mevcut hadislere dayanmaktadır.
Ahir zamanda zuhur edecek Mehdi hakkında bilgi veren hadisler Kütüb-i Sitteden Ebu Davud, Tirmizi ve İbn Mace’nin Sünenlerinde, ilaveten Ahmed b.Hanbel ve Darimi’nin Sünenlerinde, Bezzar, Tabera’ni ve Ebu Ya’la el-Mevsıli gibi hadis imamlarının kitaplarında geçmektedir, hem Kütüb-i Sitte’nin hem de tüm Hadis külliyatının iki önemli kaynağı olan Sahih-i Buhari ve Sahih-i Müslim’de ise içinde bizzat Mehdi adının geçtiği hiçbir haber mevcut değildir. Anılan hadis kitaplarının dışında ilk devir müelliflerinden Nuaym b. Hammad’ın Kitab’ül Fiten’inde, istikbal ile ilgili haberlerin yanı sıra Mehdi hadisleri de oldukça tafsilatlı olarak geçmektedir.
Gerek Mehdi gerekse Mesih konusu İslam tarihi boyunca çokça yazılıp çizilmiştir ayrıca bugün de doğu da batı da Mesih veya Mehdi olduğunu iddia edenler çıkabilmektedir. Dolayısıyla konu canlılığını hala korumaktadır.Diğer yandan m.s iki bin yılında bulunmamız hasebiyle Mesihle ilgili bir takım yayınlar yapılmaktadır. Milenyum gibi söylenti ve hadiseler de toplumda Mesih beklentilerini depreştirmektedir.
Mesih ve Mehdi’den ayrı olarak ,son zamanlarda yenilenme, yenileşme ve çağdaşlaşma gibi bir takım meselelerin gündeme gelmesi ile Müslüman entelektüellerin düşüncelerine rehberlik eden Tecdid-Müceddid hadisi ile ilgili tartışmalar da gündeme gelmiştir.Bu tartışmalar daha ziyade ya hadisin senedi yada metnin şekli üzerinde yoğunlaşmış hadisin farklı yollarla gelen nakilleri dikkate alınmadan yorumlara gidilmiştir. Dolayısıyla metin ile alakalı bazı ayrıntılar gözden kaçırılmıştır. Halbuki bu noktada hadisin metin açısından Hz. Peygamber’e aidiyeti, doğru anlaşılıp anlaşılmadığı, hadiste zikredilen Tecdid kavramının bazı anlayışlara göre sadece önceden olmayıp sonradan ortaya konan bir yeniliği mi yoksa bir başka anlamımı ifade ettiği tarzındaki sorulara da cevap aranmalıdır.
Toplumun dini hayatını asli kaynaklar çerçevesinde sürekli gündemde tutma gayretlerinde İslam dünyasının muhtelif bölgelerindeki alimlere ve mütefekkirlere sürekli bir ilham kaynağı olmuş ve olmaya da devam eden bu tecdid hadisi ilke ilgili soruların cevabını verebilmenin yolu tecdid hadisinin iyi bir şekilde tetkikinden geçtiğini unutmamak gerekir.
2. AMAÇ
Buraya kadar ifade etmeye çalıştığımız hususlar aslında araştırma konumuzun neyi amaçladığını da ortaya koymuş bulunmaktadır. Hadislerde özellikle de gabya ait bilgilerin bulunduğu bölümlerde ençok üzerinde durulan konular arasında yer alan Mesih-Mehdi-Müceddid terimleri, insanların gaibe ait merakları ile , sosyal çöküntü zamanlarının en çok gündeme taşıdığı birer merak konusudur. Bundan dolayı bu üç kavramın neyi ifade ettiği,hangi dönemlerde, hangi şartlar altında gündeme geldiği, İslam literatüründeki yerleri, klasik ve modern anlayış sahiplerinin bu kavramlara bakış açıları, bu üç inancın İslam’ın temel ilkeleri ile uyuşup uyuşmadığı incelenmelidir. Bu amaç etrafında bu kavramlara hadislerin özellikle metin değerlendirilmesi açısından bakıp katkıda bulunmayı hedeflemiş bulunuyoruz.
3. ARAŞTIRMANIN YÖNTEMİ
Yöntem olarak üç kavramın da başlangıçta tahlilleri yapılıp çeşitli şekillerde kullanılışlarının bu kelimelere yüklediği farklı anlamlar üzerinde durulmuştur. Daha sonra konu hadisler üzerinde yoğunlaşması sebebiyle bu konular hakkındaki hadislerin çatışmasının da boyutlarını aşmadan dokümantasyonu yapılmış, bu hadislerin bir anlam kilidi konumunda olan sened değerlendirilmeleri kısa ve genel hatları ile ele alınıp metin değerlendirmeleri yapılmıştır. Metinlerde geçen bazı kavram ve terimler hakkında alimlerin yorumları dikkate alınmış ve değerlendirmeler, meselelere olumlu ve olumsuz başka bir ifade ile kabul edenler ve etmeyenler nazariyesinden bakılarak sonuca gidilmiştir.
BİRİNCİ BÖLÜM MESİH KAVRAMI VE DEĞERLENDİRİLMESİ
A. MESİH KAVRAMI VE DEĞERLENDİRİLMESİ 1. Kelime Ve Terim Olarak Mesih İsa(a.s) 1.1. Mesih
Arap dili sözlüklerinin çoğu bu kelimenin Arapça asıllı olmayıp İbranice’deki “Meşiha”dan geldiğini kabul etmektedir.1 Meşiha, mülk sahibi olan ve kutsal yağla meshedilen kişi anlamına gelmektedir. Kökeni itibariyle İbranice olan bu kelimenin, Arapça’ya Süryanice’den geçtiğini savunanlar vardır. İslam öncesi dönemde Kuzey ve Güney Arabistan’da bu kelime bilinirdi. Bazı müfessirlerin kelimeyi Arapça kabul edip bu konuda yorumlara girmesi 2 kayda değer görülmemektedir.3
Mesih kelimesinin çoğulu müseha ve misah gelmektedir. Zıt iki anlamda kullanılan(ezdad) kelimelerdendir. Doğru söyleyen için kullanıldığı gibi yalancı içinde kullanılır. Hz. İsa’nın lakabı olarak kullanılan bu kelime, Yunanca’ya “Christos” kelimesi ile tercüme edilmiştir.4 Grek kökenli olup “hafifçe dokunmak” anlamına geldiğini söyleyenler de vardır. Arap yazarlar Hz. İsa’ya Mesih denilmesinin birkaç sebebini zikrederler: a) Bereketle ve şerefle meshedildiğinden b) Doğuşundan itibaren Hz. Cebrail’in kanatları ile şeytandan korunduğundan c) Amaların gözlerini meshettiğinde görmeye başlamalarından d) Hastaya eli ile dokunduğunda şifa bulduğundan e) İnsanları kutsal yağla meshettiğinden dolayı kendisine Mesih denilmiştir.5 Zeytin yağı ile yağlanmak iki amaçla oluyordu; birinci kullanım şekli kozmetik amaçlıydı. İnsanlar bir festivale giderken yüzlerine sürerlerdi veya bir misafirleri geldiğinde bir ikram olarak ona sürerlerdi. İkinci kullanım şekli ise dini amaçlıydı; vaizliğe veya herhangi dini bir göreve atanan biri zeytin yağı ile yağlanırdı. Diğer bazı sebepler de şöyle sıralanmıştır: a) Düz tabanlı olması b) Anasından doğarken kutsal yağla meshedilmiş olması c) İkinci gelişinde yeryüzünü dolaşarak mesafeler katetmesi d) Sıddik (çok doğru sözlü olması)6, kelimeye “günahlardan temizlenmiş kişi” anlamını da verenler vardır.7
“Allah onu meshetti “ sözü mübarek ve güzel kıldı manasına geldiği gibi, kötü ve uğursuz bir şekilde yarattı anlamına da gelir.8 Hem Hz. İsa hem de Deccal için kullanılmaktadır.
Kur’an-ı Kerim’de tek başına kullanıldığı gibi9, İsa kelimesi ile birlikte de kullanılmaktadır.10Mesih kelimesi Kur’an-ı Kerim’de on bir defa tekrar edilmiştir.
Istılah manası itibariyle Mesih; Allah tarafından yeryüzüne gönderilecek ve dünyayı hakimiyeti altına alacak bir peygamber veya bir liderdir. Onun gelişi ile ilgili beklentileri ihtiva eden hareket, inanç ve idealler sistemine de “Mesihilik” denilmiştir.11
1.2. İsa
Meryem oğlu Mesihin İsmi olan İsa,”Fi’la” sığasındadır. Arapça kökenli bir kelime değildir. İsa’ya mensup anlamında İsi veya İsevi denilir. İbranice veya Süryanice’den Arapça’ya geçmiştir. Kutsal kitaplarda bu kelime Yesu’dan İsa’ya dönüşmüştür. Sözlük Anlamı olarak; sarıya yakın beyaz develer için kullanılır.12Hz.. İsa kelimesi ikişer ismi bulunan beş peygamberden biridir: Ahmet ve Muhammed, İsa ve Mesih, Zülkifl ve İlyas, İsrail ve Yakup, Yunus ve Zünnun. İsa kelimesi Kur’an-ı Kerim’de yirmi beş yerde geçmektedir.13
Do'stlaringiz bilan baham: |