Asğar, Arapça “daha küçük” anlamındadır [93]. Ali Asğar İmam Hüseyin’in en küçük oğludur. Kerbela hadisesinde Ali Asğar altı aylıktır. Rivayete göre İmam Hüseyin, Ali Asğar’ı kucağına alarak Aşura günü Yezit’in askerlerinin önüne gelir ‘Eğer bana acımıyorsanız bari bu altı aylık bebeğe su verin’ der. Yezit’in ordusundan Hermele adındaki bir asker okla Ali Asğar’ı babasının kucağında boğazından vurarak şehit eder [94]. Bu da Kerbela vakıasındaki en acı olaylardan biridir. Bu olay halk arasında her hatırlandığında, her anlatıldığında matem ve acı doruğa çıkmaktadır. Iğdır’da halen yeni doğan erkek çocuğa onun ismini göbek adı olarak verme âdeti vardır. Anlamı ‘Benim oğlum da Ali Asğar gibi senin yoluna feda olsun.’ demektir.
Ali Asğar Beşiği desteler içerisinde bulunan bir ritüeldir. Bir beşik, etrafına siyah bezler çekilmek suretiyle Ali Asğar Beşiği haline getirilir. Beşiğin başında ağır ve hüzünlü bir makamla nuha okuyan deste görevlisi bulunur. Halk bu beşiğe bebeklerini yatırır ve bahtlarının açık olmasını Allah’tan diler. Hasta olan çocukları bu beşikte sallarlar ve Allah’tan şifa dilerler. Beşiğin içerisine adak olarak para, altın ve tülbent koyarlar.
7. ŞAM-I GARİBAN
Rukayye, İmam Hüseyin’in üç-dört yaşlarındaki kızıdır. Kerbela vakasından sonra esirlerle çıkılan yolda O da bulunmaktadır. Esirler Şam kentinde tutulurken bir gece babasını rüyasında görmüş ve uyanmış, susmak bilmezcesine ağlamaya ve babasını istemeye başlamıştır. Bunun üzerine durum Yezit’e bildirilir. Yezit de İmam Hüseyin’in kesik başının ona götürülmesini emreder. Küçük Rukayye, babasının kesik başını görünce, Şam’da, tutsakların tutulduğu harabede can verir [95]. Şiaların bu küçük kıza özel bir ilgisi vardır.
Iğdır’da Aşura gününün gecesi Rukayye için camilerde mumlar yakılır, mersiyeler okunur ve ağlanır. Bu geceye Şam-ı Gariban (Şam’ın garibanı) gecesi denir.
8. NEZİR (ADAK)
Caferilerde adak adamak, nezir etmek terimiyle karşılık bulur. Nezir kelimesi Arapçadan Farsçaya oradan da Türkçeye geçmiştir [96]. Nezir etmek en çok Muharrem ayında olur. Muharrem ayı adakları, Kasım Otağı, Alem ve Ali Asğar Beşiği’ne asılır. Bunlar para, tülbent, altın olabilir. Ayrıca başka adaklar da vardır. Bunlar:
İsim koyma neziri: Çocuğu olmayan birinin Kerbela vakası kahramanlarının adını çocuğuna koyacağına dair andını ifade eder.
Yemek vermeyi nezir etmek: Böyle adağı olanlar eğer Tanrıdan istedikleri şey gerçekleşmiş ise Muharrem ayında evlerinde destelere ve halka yemek verirler.
Mersiye okutmayı nezir edenler: Bu adak sahipleri de Muharremin onundan sonra İmamın yedisine kadar her gün evlerinde mersiye okuttururlar. Mersiye okuyanlara para veya maddi değer ifade eden eşya veya alet verirler. Bu okuma ücreti de her yıl yeniden ve artarak değişir.
Başvurdurmayı nezir etme: Bu adak sahipleri adakları yerine gelmiş ise Aşura günü beyaz kefen giyerek destenin içerisinde tören alanına gelirler ve başlarını kama darbesi ile kanatırlar.
Ziyarete gitmeyi nezir etme: Adak adayan kişi isteğinin kabul olması halinde Kerbela’yı ziyarete gitmeyi vaat eder. Şerre ve kötülüğe neden olmayan her türlü istek adak olabilir.
Kara giyinmeyi veya çocuğuna giyindirmeyi nezir etme: Bu adak sahipleri istedikleri şey gerçekleşmiş ise kendileri yedi veya kırk gün siyah giyinir veya çocuklarına giyindirirler. Bu uygulamaya günümüzde rastlanmamıştır.