4. DESTE BAŞI
Deste ile ilgili her şeyden sorumlu olan ve deste yas tutarken okunan ağıtları, nuhaları seslendiren kişidir. Deste başları genellikle cami cemaatinden seçilir. Belirli bir eğitimleri yoktur. Yetenek ve ses güzelliği esastır. Destenin yürüyüşü ve güzergâhı ile ilgili ayarlamaları o yapar. Desteye verilen adakları (para, tülbent, altın, vs.) toplama görevi de deste başına aittir. Toplanan nezir ve adaklar daha sonra deste ve caminin ihtiyaçları için kullanılır. Bu adaklardan veya nezirlerden eşya cinsinden olanlar ihtiyaç sahiplerine verilir veya paraya çevrilerek masraflar için kullanılır. Deste başları, destenin önünde veya destenin ortasındaki ses cihazı takılı arabanın üzerinde desteyle beraber ilerler.
Her destenin deste başı ayrıdır. Deste başı bir destede birden fazla olabilir. Bu deste başlarına deste ile ilgili her sıkıntı iletilir ve çözüm bulması beklenir. Bu sıkıntıların başında deste arabasının temini, ses cihazları, küçük camilerde yapılacak yas tutma törenlerinde sıranın belirlenmesi gibi şeyler gelir
Günümüzde iletişim araçlarının gelişmesiyle beraber deste başları internet sitelerinden ve video kayıtlarından İranlı Fars dilinde nuha söyleyen meddahları kendilerine büyük ölçüde örnek alırlar. Nuha okurken aralarda Farsça ıstılahlar kullanırlar.
5. KASIM OTAĞI
Hazreti Kasım, İmam Hasan’ın en küçük oğludur. Babasının şahadetinde 3 yaşındadır. Kasım, 1 Ekim 667 Cuma günü doğmuştur. İmam Hüseyin Kerbela’ya giderken Kasım’ı ve annesi Ümmü Ferve’yi Medine’de bırakmak istemiştir. Ümmü Ferve, oğlu Kasım ve kendisinin de İmam Hüseyin’le gitmesi için izin istemiş, İmam Hüseyin de bunu kabul etmiştir. Hazreti Kasım, o sıra 13 yaşındadır. Amcasının çocukları Aun ve Muhammed ile beraber amcası Hazreti Abbas ve Hazreti Ali Ekber’den kılıç kullanmayı öğrenmiştir [89]. Aşure günü Aun ve Muhammed savaşıp şehit olduktan sonra, Hazreti Kasım, İmam Hüseyin’in yanına gelir ve savaşmak için izin ister. Bu istek iki defa İmam Hüseyin tarafından "Kasım sen annenin tek oğlusun ve çok gençsin." gerekçesiyle reddedilir. Buna çok üzülen Hz. Kasım, annesinin yanına giderek ondan ricacı olmasını ister. İmam Hasan, şehadetinden önce karısı Ümmü Ferve’ye, İmam Hüseyin’e verilmek üzere bir mektup yazmıştır Ümmü Ferve bu mektubu hatırlar ve oğluna verir. Mektupta "Oğlum Kasım, ne zaman benim kardeşim Hüseyin on binlerce düşman ordusuyla karşı karşıya gelecektir, o zaman İslam’a kurban gerekecek gündür. O gün beni sen temsil edeceksin.’’ ifadesinin yazıldığı rivayet edilmektedir [90]. İmam Hüseyin mektubu okuduktan sonra, "Ey kardeşimin oğlu, babanın sözüdür yapmak istediğini yapmaktan seni kimse alıkoyamaz " der ve Kasım’ın savaşma isteğine izin verir. Kasım savaş meydanına girer ve şehit olur [91].
Kasım’ın Kerbela vakası gerçekleştiğinde nişanlı olduğu halk arasında rivayet edilir. Kasım’ın nişanlı iken Kerbela’da şehit olması da halk üzerinde oldukça üzüntüyle karşılanmıştır.
Destelerdeki Kasım Otağı onun düğün evini temsil eder. Dört kişinin sırtında taşıdığı otağ odayı andıran bir görüntüye sahiptir. Bu otağın üzerinde siyah bezler ve Kerbela’yı anlatan temsili resimler vardır. Çocuğunu evlendirmek isteyenler, bekâr kız veya erkekler hayırlı kısmetleri olsun diye bu otağa ritüel olarak adaklar bağlarlar. ‘ Türk inanç sisteminde; yaratıcı, esirgeyici, eşsiz ve tek Tanrı’ya hastalıklardan, belalardan kurtulmak ve şükran duygularını ifade etmek için adaklar adamak, kurbanlar sunmak yaygın bir uygulamadır’ [92]. Otağın içine tülbent, para ve altın atarlar. İçlerinden dilek tutarak üç defa bu otağının altından geçerler. Kasım Otağı’nın altından üç defa geçilmesi sadece Türk bölgelerinde vardır, diğer Şia gruplarında bu ritüele rastlanılmaz. Halk arasında en yaygın olan ritüellerden biridir.
Geçmiş yıllarda otağa bağlanan tülbentler alınır evdeki hastaların şifa bulması amacıyla hastanın boynuna bağlanır veya yattığı yere serilirdi. Otağdan alınan her tülbendin yerine başka bir tülbent bağlanırdı. Günümüzde buna rastlanılmamaktadır.
Do'stlaringiz bilan baham: |