3.1. Yûsuf u Züleyha Anlatıları Hakkında Genel Bilgi Klâsik Türk Edebiyatında sıklıkla işlenen Yûsuf u Züleyhâ anlatısı, 13.YY’da görülmeye başlar. Daha öncesinde Arap ve İran edebiyatında görülen anlatı, Kur’ân-ı Kerim’de Yusuf suresinde “Kıssaların en güzeli” (Kur'ânYusuf/12, 3) olarak işlenir. Yahudi (İsrailoğulları) ve Mısır kaynaklarında da tarihsel ve edebi metin olarak işlenen anlatı bugünlere kadar değişik anlatı formlarında görülür. Klâsik edebiyatımızda şiirde özellikle telmih ve iktibas yollu anlatımlarda, ayrıca çeşitli mazmunlar altında kendi varlığını göstermiştir. İslami dönem edebiyatta mesnevi biçiminde ilk olarak İranlı şair Firdevsi tarafından yazılan eserin en önemli Farsça varyantı Molla Cami’ye aittir. Klâsik Türk Edebiyatında 13.-19.yy arasında manzum ve mensur olarak bolca Yusuf u Züleyhâ mesnevisi kaleme alınmıştır36.
3.2 Yûsuf Kıssasının Özeti Tarihi ve mitolojik bir kişilik olmakla beraber, dinler tarihinde önemli bir rolü olan Yusuf Peygamber, babası Yakup, dedesi İshak ve onun da babası Hz. İbrahim (peygamberler) hakkındaki bilgiler hem İslam hem Yahudi hem de Mısır kaynaklarında oldukça geniş bir şekilde yer almaktadır. Yusuf peygamberin hayatının büyük ve önemli kısmı Mısır’da geçer. Yusuf kıssası, özellikle Mısır tarihinin bilinirliği sayesinde kapsamlı bir anlatı mahiyetindedir. İslami dönemdeki yazın faaliyetlerinde, hem İran hem Arap hem de Türk Edebiyatındaki Yusuf ile Züleyha anlatılarına özellikle Kuran kaynaklık etmektedir37.
Olay örgüsü, Yakup peygamberin evlilik serüveniyle başlar, Yakup’un başka bir aşkla ve iştiyakla sevdiği eşinden olan Yusuf’un gördüğü rüya, dramatik aksiyonunun iki zıt kutbunun çatışmasına zemin hazırlar. Bu rüya gelecekten izler taşıdığı için babası, oğlundan rüyayı gizli tutmasını öğütler. Fakat rüya açığa çıkar ve Yusuf’un diğer kardeşlerinin kıskançlığına yol açar. Rüya, Yusuf’un kardeşlerinden ve babasından daha yüksek bir makamda olacağı ve kardeşlerinin onun maiyetinde olacağını taşıyan simgelerde doludur. Kardeşlerinin yapacağı şey netleşir ve Yusuf, bir hile ile öldürülmek üzere uzaklara götürülür.
Fakat kardeşler arasında yapılan istişare sonucu, Yusuf bir kuyuya atılır. Oynanan oyunun inandırıcı olması için bir hayvan kesilir. Kanı Yusuf’un gömleğine sürülür. Başka bir hayvan da bu olayda kurban edilir. İftiraya uğrayan bu hayvan ise kurttur. Oğluna olan sevgisinin hayali ve onu kaybetme üzüntüsünden dolayı baba Yakup’un önce gözlerine kan dolar daha sonra da Yusuf’un ak gömleği gibi gözlerine ak iner. Ak akı görmez olduğu için Yakup’a düşen tek şey sabırdır.
Yusuf’un kuyudan kurtulması, oradan geçen bir kervanın su ihtiyacını gidermek için kuyuya saldıkları su kabı ve ip sayesinde gerçekleşir. Onun kurtarıcısı olan ip, çok güzel bir tezatla ona ilk olarak kölelik payesi verir. Mısır’a yolu düşen kervanın kölesi olarak bürokrat bir aileye satılan Yusuf’un Mısır macerası başlar. Efendisinin prenses olan esi Züleyha, gönlünü Yusuf’a kaptırır ve ondan murat almak ister. Onun bu uygunsuz ve yasak aşkı Yusuf tarafından reddedilir; fakat en son hamlede Züleyha neredeyse onu ikna eder; ama Yusuf kaçar. Kapıda Züleyha’nın kocası ile karşılaşır. Ardından koşan Züleyha ikisini birlikte görünce kendisini temize çıkarma adına ona iftirada bulunur. Bu ithamları, gömleğin yırtılma yönü gibi basit bir inceleme sonucu hedefine ulaşamaz.
Yusuf’un güzelliğinin, kadınları bastan çıkaran bir şey olduğunu ve kendi davasında hor görülmemesi gerektiğini ispat için Mısır’ın ileri gelen kadınlarını evinde ağırlar, yasak aşkın kahramanı Züleyha. Kadınlar Yusuf’u görünce ikramdaki meyveler yerine farkına varmadan ve hiçbir acı bile hissetmeden ellerini keserler. Bu olayla birlikte Yusuf’tan murat almak isteyenlerin sayısı artar. Yusuf, Züleyha’nın kendisini tehditlerine aldırmayıp zindanı tercih eder. Zindanı bir medreseye dönüştüren Yusuf, Mısır kralının gördüğü rüyayı tabir eder. Rüyanın yedi yıl bolluktan sonra gelecek yedi yıl kıtlık şeklinde tabir edilmesi, kralın Yusuf ile birebir görüşmesine olanak sağlar.
On dört yıllık zindan hayatından sonra gelecek bir diğer on dört yılı iyi kullanması için en rağbetli bakanlığa atanır köle Yusuf, ama o mahkeme talep eder. Yapılan mahkemede Züleyha ve diğer ileri gelen kadınlar tanık statüsünde dinlenir. Geçen yıllar çok şeyi de kendisiyle birlikte götürmüştür. Mahkeme sonucu Yusuf beraat eder ve azizlik payesine yükselir. Bolluk yıllarında planlı bir faaliyet sonucu, kıtlık yıllarının krizini atlatabilecek sıkı bir ekonomik program uygular. Böylece Mısır ahalisi bu kıtlık yıllarını en az zararla geçirir. Fakat çevre ülkeler ve şehir devletler onlar kadar şanslı değildir. Kenan ili de bu kıtlıktan nasibini alır. Gıda temini için Yakup oğulları Mısır’a gider. İkinci gidiş sonucu Yusuf, aynı anneden olma kardeşi Bünyamin’i “kralın altın tası” hilesiyle rehin alır. Baba Yakup’un önerisiyle Yusuf’un izi tekrar sürülür. Kardeşleri azizin Yusuf olduğunu anlar. Hatalarını itiraf eden kardeşler Yusuf tarafından hiçbir suçluluk/eziklik psikolojisi yaşamadan gönül rahatlığıyla Yusuf’un gömleğini, hasret çeken babaya götürürler. Yakup’un gözü açılır ve hep birlikte saraya giderler. Oradaki tablo Yusuf’un gördüğü rüyanın aynısıdır. Rüya tabir olmuştur.