ÂŞIK ŞENLİK HAKKINDA
âşık Şenlik 1267/1850 yılının Mayıs ayında Çıldır’ın Suhara köyünde doğmuştur. Asıl adı Hasan”dır. Babası; Gürcistan Borcalı’ dan Çıldır’a göç etmiş Karapapak boyundan Suhara köyünün temelini atan Molla Kadir’dir. Âşık Şenlik’in annesi Zeliha Hanımdır.
Âşık Şenlik babası tarafından özel olarak eğitilmiş, mektebe gitmemiştir. Ümmi âşıklar zümresindendir. Deyişlerindeki söz güzelliği Hakk vergisidir. Bunu aşağıdaki dörtlükte ifade etmektedir:
Gudret mektebinde verdiler dersi
Zahirde göründü arş ile kürsi
Hıfzımda zabd oldu Arabi, Farisi
Lugat-i İmran'ı seçtim bu gece (Alptekin-Coşkun 2006: 8).
Âşık Şenlik, Osmanlı yönetimi döneminde Ahıska’nın başkent olduğu Çıldır eyaletinin en güçlü âşıklarından biridir. Şenlik, Dikme Ttaşlı Dede Kasım ‘dan etkilenmiş , Ahılkelekli Hasta Hasan’ın çırağı olan Lebis köyünden Âşık Nuri’den saz çalmayı öğrenmiştir.
19. yy. da Âşık Şenlik; Kars, Ahıska, Borçalı, Tiflis, Gümrü ve Revan'ı , dolaşmış, çağının birçok aşığıyla karşılaşmalar yapmıştır.” Şenlik , dini-tasavvufi konuları, peygamberler ve İslam tarihini gayet iyi bilip , deyişlerinde kullanırdı” (Gökşen, 2008: 167). Milli ve manevi değerlerini savunmada ölümü göze alacak kadar sadakat sahibidir. Doğru bildiği yoldan onu hiçbir maddi güç çeviremez. Bu özellikleri sayesinde halk üzerinde müthiş bir nüfuz sahibi olur.”Söylediği destanlarla ve gösterdiği davranışlarla bölge halkının Rus ve Ermeni zulmüne karşı direnişinde ilham kaynağı olur. Şenlik deyişleri dilden dille ,elden ele dolaşarak halkın direniş azmini çelikleştiren ab-ı hayat olur”(Çobanoğlu, 2000: 69 ).
Âşıkların ilden ile gezme, gurbete çıkma geleneği Âşık Şenlik ‘te de çok kuvvetle görülür. “Tarih bin üç yüz on dört senede/Seyhatetdim gezdim diyar gurbeti…” diye başlayan ve Ahıska, Posof ve Şavşat gezisini dile getiren kırk hanelik seyahat destanı, onun deyişleri arasında en seçkin olanlarından biridir.
Tarih min üç yüz on dört senede,
Seyhatetdim gezdim diyar gurbeti;
İbtidaHokam’da oldum sakinet,
Size agâh edim her malûmatı.
Ahısha şehrinden düşende yola,
ÇıhtımKoblıyan’a bir azim ile,
İndim Bolacur’da Faruk Beygile,
Üç gün orda gurduh hoş sakineti.
Şenlik der Babik’te diledik ihsan,
Bize paraladı ibare lisan,
Terbiyeyle maymun olur mu insan,
Binadan hariçti cibilliyeti. (Aslan, 1975:207-210)
Türkmen Çayı Antlaşması sonucu, “Kars ve Ardahan’ın çarlık Rusya‟sının himayesine bırakıldıktan sonra ilçelere askeri kaymakamlar atanır. Çıldır'a Ermeni asıllı Andon adında bir kaymakam gelir. Kaymakam çıkardığı bir genelge ile bütün köylerde eğlenceleri, düğünleri yasaklar. Ancak köylüler eski geleneklerini sürdürürler. Durumu öğrenen Andon yanına bir grup asker alarak o gün için düğünün olduğu Koğas köyüne gider.
Köyde düğün ve eğlence vardır; Âşık Şenlik de oradadır. Andon sinirli biçimde Şenlik’e çatar ve Çarlık Rusya‟sının Osmanlı Devletinden daha üstün ve güçlü olduğunu vurgular, onu tahrik ederek cevap bekler. Amacı öldürmek için fırsat yakalamaktır. Âşık Şenlik “Al-Osmanıisterem” deyişini söyler ve ölümden korkmadığını gösterir. Andon dürüstlüğü ve cesaretinden dolayı Şenlik‟i bağışlar. Şenlik‟in burada göstermiş olduğu davranış büyük bir kahramanlıktır”(Şahin ,1983, 123 ).
Âşık Şenlik ,aşağıya bir dörtlüğünü aldığımız deyişinde ;âşıklığı ilim olarak görmekte ve rakibini bu ilmi bilmeyen biri olarak nitelemektedir. İlim kelimesi ile âşıklığın basite alınamayacağını, belirli kurallarının olduğunu ve kolay kolay öğrenilemeyeceğini vurgulamaktadır. Kendisinin âşıklıkta üstat olduğunu vurgulayan şair, rakibini mağlup edeceğinden emin bir ifadeye sahiptir:
“Meclisten kaçmazamkamandaram men,
Âşıklık ilmini ne bilersen sen,
Sana bir oh vurramhatengi müjgân,
Tekerlenip tepe takla dönersen. “ (Aslan, 1992: 93)
Âşık Şenlik, pirin hikmeti ile rüyasında Kevser pınarı olarak gördüğü badeden içtiğini, böylece onulmaz bir derde düştüğünü şu dörtlüğünde anlatmaktadır:
“Yığılın ahbaplar yaren yoldaşlar,
Bir sağalmaz derde tüştüm bu gece.
Hikmet-i pîr ile âb-u zülalden,
Kevser bulağından içtim bu gece. ”(Aslan, 1992: 180)
Âşık Şenlik, ustasından âşıklık geleneğini öğrenenlerin nerede ve nasıl davranacaklarını çok iyi bildiklerini şöyle ifade etmiştir:
“Ustasından ders alanlar yol bilir erkân bilir,
Şeytana tâbi olanı ateş-i suzan bilir,
İncil, Zebur, Tevrat, Kur’an dördü de haktır bunun,
Dördü de Hakk’ın kelâmı okuyup yazan bilir . “ (Aslan, 1992: 140)
Âşık Şenlik atışmayı imtihan olarak görmektedir. Bu imtihana hırs ile gelip kibirlenmek iyi değildir. Bu şekilde her şikârdan pay almak isteyenlerin, bazen istediklerini elde edemeyeceklerini vurgular. Şair, rakibini mağlup etmeyi şikârdan baç vergisi alma şeklinde ifade etmektedir:
“Hiddet ile imtihana gelifsen
Mağrurlanma tekebbürlük ey değil
Her şikârdan menim diyen baç umma
Bu kısmetler sen yediğin pay değil” (Aslan, 1992: 84).
Onun atışmaları küçük bir roman gibidir. Girişi, gelişmesi, sonucu olan bu roman sade bir macera da değildir. Onun deyişlerinde Türk felsefesi, tasavvufu, sosyal hayat motifleri vardır. Deyişleri arasında muammalar yer almaktadır.
Âşık Şenlik bir tarihte Borçalı’nın Kasımlı köyünde Samet Beyin konağında Tiflis yöresinin en büyük âşığı Âşık Abbas ile karşılaşır. Buradaki deyişmeleri ile dinleyenlerin beğenisini kazanır.
“Âşık Abbas abdal olmuş, éşk ucundan delidi,
On iki imam, enbiyalar bir hudamınkuludu,
Açsam gizli metahımı, leli-gövherdoludu,
Dürrü-cevahir görünür ayan ba ayan, âşık”.
Şenlik ; Fahralı'daYahaların Abbas'ın düğününde meclise Güller Peri de katılmış, yaşmak altından şiir de söylemiştir“ (Memmedli, 2000: 224 ). Şikeste Peri (Ermeni asıllı) Şuşe’de yerleşmiş, Karabağ’ın Cabrail kazasının Merliyen köyündendir. Şenlik ile mektup yoluyla deyişmede bulunmuştur (Alptekin, 2006: 448).
Çıldırlı Âşık Şenlik, bir çok saz havaları miras bırakmıştır. Bunlardan «Çıldır divanisi», «Deli hicrani», «Çıldır güzellemesi», «Çıldır çukurbaşı» günümüze kadar gelmiştir. Çıldır saz havaları başka bölgelerdeki saz havalarından farklıdır. Âşık Şenlik; divani, muhammes, koşma, ayaklı koşma, tecnis, cığalıtecnis, bayatı ve diğer türlerde deyişler söylemiştir.
Gürcistanlı Abdul beyin kızı Zübeyde, Şenlik’e şiir yollayanda Şenlik ona güzel bir deyiş söylemiştir. “Şenliğin 'Borçalı Samed Bey', 'Méhralı Bey', 'İsmail', 'Cüyür Ovu', 'Gürcüstan Seferi' deyişleri bu yerlere dairdir, daha doğrusu, ünlü Şenliğin Borçalı mekanında dolaşım göstergeleridir. KaracopluÂşık Musa ile deyişmesi şairin yalnız Borçalı civarında değil, etraf bölgelerde de büyük nüfuzu olduğunu gösterir“ (Memmedli, 2000: 224 ).
Saim Sakaoğlu; “bir kişinin âşık sayılabilmesi için irticalen şiir söyleyebilme, saz çalma, atışma yapabilme ve bade içme vasıflarının bulunması gerektiğini belirtir” (Sakaoğlu,1989: 223). Bir âşığın bâdeli olması, yani Hakk âşığı olması, onun madde ve mana ilimlerini rüyada öğrenmesi demektir. “Şenlik bir tarihte Şair Nebi ile Molla Mahmut’un düğününe davet edilmiştir. Düğündeki deyişmeleri sonradan âşıklar tarafından meclislerde tekrar edilmiş ve sonrada yazıya aktarılmıştır“ (Makas,1992:319).
Âşık Şenlik , bölge âşıkları ve insanları arasında keramet sahibi bir veli gibi çok saygın bir yer kazanmıştır. Âşık Şenlik ‘in tasnif etmiş olduğu üç büyük türkülü hikâyesi: Latif Şah, Sevdâkâr Şah ile Gülenaz Hanım, Salman Bey ile Turnatel Hanım’dır. Bölge âşıklarının hikâye anlatma teknik ve üslupları Şenlik tarzıdır.
1912 yılında, Revan'da hanlar arasında yapılan bir düğünde, toy babası seçimi için bilinmedik bir hikâye yarışı başlar. "Latif Şah" hikayesi Revan'lı Bala Mehmet tarafından, okununca, aldığı birincilikle, başını belaya sokar. Toy babası seçimini kazanan Bala Mehmet, bazı hanlar tarafından sıkıştırılarak, hikâyenin ustasının gelmemesi halinde başının vurulacağını belirtirler. Hanların baskısı üzerine Şenlik'e gelen âşık, onu da alıp, Revan'a giderler. Oradaki âşıklar Şenlik'in atışmalarda yendiği kişiler olup, Âşık Şenlik'e kin besleyenlerdir. Revan'da yapılan atışmalarda da yenilirler. Zaten âşığa düşman olan bu âşıklar, Şenlik'e bir tuzak kurarak, yemeğine vadeli ağu katarlar. Şenlik, bu zehirlenme sonucu hastalanır, trenle Arpaçay'a kadar gelir. Dilaver köyünde iyice hastalığı ağırlaşır ve orada 1912 yılında ruhunu Hakk’a teslim eder. Cenazesi Akbaba'nın Hozu köyüne ve oradan Çıldır'ın Suhara’ya getirilir. Mezarı, doğduğu köydedir. Şenlik’in ölümüne Borçalı şairleri Misgin Nebi'nin, Hındı Memmed'in mersiyeleri vardır.
Âşık Şenlik’in öldüğünde ceketinin cebinden çıkan son deyişlerinden birisi üç kıta halinde aşağıdadır:
İster ihtiyar ol, ister nevcivan
Bu dünyada baki kalan öğünsün
Merahsız fikirsiz gamsız her zaman
Başa tah şad oluf gülen öğünsün
Müddeti Hazreti Adem'den beri
Ohunmazdefderi bilinmez sırrı
Bu dünyadan getti nice bin biri
Ahiretten dünyaya dönen öğünsün
Şenlik der bu dünya fanidir fani,
İsgenderÜrüsdem Süleyman hani,
Ecel bazarınangurtaran cani,
Ezrail'den mühlet alan öğünsün (Alptekin-Coşkun, 2006: 178).
-
Do'stlaringiz bilan baham: |