Bu Türk medenî birliğinden maada, bir de ortaya Panislâmizm, atılan siyasî birlik cereyanları da Türkistana ini-
Panturanizm ve kas etmiştir. Onlar da, umum İslamların ittihadı
Pantürkizm. gayesini takip eden «panislâmizm» ; Türk, Moğol, Fin-Uğur kavimlerinin ittifakı mânasiyle «panturanizm»; yalnız Türk unsurunun siyasî ittihadını gaye eden «pantürkizm» hareketlerinden ibarettir. İslâmiyet!*, Avrupanm bazı muzır görülen cereyanlarına karşı siper ittihaz etmek isteyenlerden biri de, Gas- pıralı İsmail Bey olmuştur. Bu zat, gazetesinin neşrine başladıktan bir yıl sonra (1884 te) İstanbuîda «Avrupa Medeniyetine Bir Nazarı Muvazene» adında mühim bir risale neşretti. Eserden anlaşıldığı üzere İsmail Bey, içtimaiyat ve sosyalizm meselelerine dair, Auve, Fourier, Saint Simon, Stuart Mili gibilerin eserlerini, keza rus slavyanafillerinin neşriyatını cidden takip etmiştir. Sosyalizm ve ahlâk meselesinde o slav- yanofillere ve Stuart Mili’e hak vermiştir. Bu risalesinde o, Avrupa İçtimaî ve İktisadî hayatındaki gayritabiîliği kısa ibarelerle, fakat bütün, çıplaklığiyle meydana koymuştur.
Ona göre, «Şarklılar Avrupa demokratizmine de itimat edemezler. Çünkü, en büyük mezalim, en medenî milletlerin parlâmentolarının reyi ile yapılmaktadır. Avrupanm mezarı sosyalizmdir. Sosyalizm efkârı bir gün reddolunur zannolunmasın. Bunu meydana çıkaran şerait, İçtimaî müsavatsızlık meydanda iken o yaşar: o, Hün (müellif bu kelimeyi rus telâffuzuna güre «gun» yazıyor) ve Moğol istilâlarının hepsinden daha fena olur. Avrupa medeniyeti sosyalizm denizinde garkolacaktır. Fakat sosyalistler de sudan kaçarak ateşe giren insanlardır. Sosyalizmin tesis etmek istediği kışla hayatı ve teşebbüsü şahsînin öldürülmesi Av- rupayı fakir ve zaruret ve sefalete siirıikliyecek ve iflâs ettirecektir. İçtimaî müsavatsızlığı: ancak uygun ahlâkî prensiplerin tamim ve neşriyle ortadan kaldırmak mümkündür. İslâmiyet ve onun tesis ettiği zekâ*:, öşür ve tahrimi ribâ en iyi yoldur. Onun ahlâkı en iyi ahlâktır. Rus slav- yanofilleri bile Avrupa medeniyetinden çekilmek istiyorlar. Bu halde biz Islâmlar da Avrupa medeniyetini düşünmeden kabul edemeyiz».
İsmail Bey bu risalesinde A.vrupaya mukabil Rusyada müstakil bir medeniyet tahayyül etmek hususunda tamamiyle rus slavyano filleri te şirinde bulunuyor. Hattâ risale dahi onların tarz ve üslûbunda yazılmıştır. 1881 de neşrettiği risalesinde «Rusiye İslâmlarının tedennisinin sebebi yalnız İslâmiyet değil, belki daha ziyade cehalettir.» dediğinden. İsmail Beyin o zaman Islâmiyete ait fikirlerinin tenkidî mahiyette olduğunu anbyabiliriz. O, ilk zamanlarda tedenni sebepleri arasında cehaletten sonra İslâmiyete 4 de yer veriyordu. Fakat sonradan bir taraftan umumî Türk birliği fikrini ileri sürdüğü gibi, diğer taraftan da gitgide İslamcılığa doğru yürüdü, ve muhafazakârlık 3'oluna düştü.. Hindistan ve Mısır İslâmlariyle Tiirkler arasındaki bağlanışların kuvvetlendirilmesi yoîıında çalıştı. Mamafih onun bu hareketi «siyasî panislâmizm» ile alâkadar olmaktan uzaktı. Burada bilmünasebe panislâmizm ve panturanizm ile pantürkizm hakkında birkaç söz söyliyelim:
«Siyasî panislâmizm», daha ziyade Avrupa imperyalistlerinin vehimlerinden ibarettir ve Türlcistanda hiç bir ciddî taraftar bulamamıştır. «Panturanizm» ise, Avrupada pancermanizm ve panslavizm cereyanları arasında tek basma kalan Macarlar tarafından ileri sürülmüştür^). «Pantürkizm» fikri bidayette Macar Vambrey tarafından 1868-1874 yıllarında ileri sürülmüş olup, İngiltere hükümeti tarafından 355
da Osmanlı imparatorluğunu Ortaasyada Ruslara karşı kendisiyle müttefik bulundurmak maksadiyle bir aralık koltuklanmıştır. Siyasî pântür- kîzm fikri ekseriya tarihî bayatımıza ait hâtıraların tesiri altında ileri sürülüyor. Türklerden daha hiçbir kimse tarafından bu mesele Türklerle meskûn ülkelerin İktisadî vaziyeti, nüfus kesafeti ve milliyetler münasebeti noktalarından istatistik malûmatı toplıyarak öğrenilmiş değildir. Hazar Denizinin cenup sahillerinde Talış, Gilan, Tabaristan, ve Mazen- deranda İran unsuru; bu denizin şimalinde Kuban, Don, Şartsin. As- tarkhan, ve Saratov vilâyetleri de Rus unsurunun kesif olarak yaşamakta, olması356 357), Türk siyasî ittihadı fikrine karşı kullanılabilirdi; fakat Tlir- kistanda ve Kazan Tiirkleri arasında Türk siyasî birliği fikrine muarız •çıkanlar (o cümleden Özbek muharriri Fıtrat ve Kazanlılardan Alimcan İbrahim ve Cemaleddin Velidi) Hazar Denizinin cenup ve şimal taraflarındaki nüfus münasebetlerinden haberdar bile değillerdi. Bu zevat, Türk siyasî hattâ kültür birliğini imkân haricinde gösterirken, dâvalarını hiçbiriCİddî tetkike istinat ettirmiyoılar; bütün söyledikleri, Rus hâkimiyetini artık daimî kalacak bir emrivaki telâkki etmelerine dayanmaktadır. Bu meseleye ait yegâne ciddî tetkikat umumî harp esnasında Ingiliz Erkânı Harbiyesinin mütehassıslar tarafından yaptırdığı tetkikattır. Bu da, bunların, Türk ve Alman orduları 1918 de Kafkasyaya girdiği sırada yani biraz telâşlı zamanda neşrolunan raporlarıdır. Ingiliz Erkânı Harbiyesinin bizzat toplattığı bazı malûmatı ihtiva etmek, keza o zaman İngiliz gazetelerinde çıkan bazı makaleleri göstermek itibariyle mühim ise de verilen istatistik malûmatı çok eski ve başlıca Vambery’nin «Türk Halkı» eserine dayanmaktadır. Bu mütehassısların fikri şudur:
«Tekmil Turan kavimlerinin, Türk, Moğol, Fin, Oğuz kavimlerinin ittihadı mânasiyle panturanizm boş bir lâftan ibarettir. Ne coğrafî ve ne de İçtimaî şartlar buna müsaittir. Türkiye, Kafkasya, Türkistan ve Edil sahalarındaki müslüman Türklerin birleşmesi de dinî, medenî ve coğrafya noktalarından mümkün görülür ise de, millî şuur itibariyle geri kalmış, siyasetten gafil ve zevksiz olduklarından, en faal zümrelerinden olanAna- dolu Türkleri de gittikçe azaldığından bir tehlike teşkil etmez. Fakat bu hareket bugün Kâfkasyada olduğu gibi, Almanların eliyle teşkil edilecek
olursa, keza Türk kavimlerinin beşte birini teşkil eden cesur ve cengâver İran Türkleri kendilerinin Kafkasyadaki kardeşleriyle birleşir ve propaganda sayesinde Osmanlılarla daj sıkı münasebet tesis edebilirlerse, Türklerin böyle bir birliği Hindistanda İngiliz hâkimiyeti için tehlike teşkil edebilir» 358) .
Türkistanda Türk medenî birliği fikri daha ziyade Türkiyede tahsil j ' edip gelenler tarafından, keza umumî harp esnasında ve inkılâp dev- j rinde Türkistanm muhtelif şehirlerinde mektep muallimliği yapan Türk } zabitleri, AzerbaycanlI v.eyahut Kırımlı Türk muallimleri tarafından j yaşatılmıştı. Rus n ekteplerinde tahsil edenler bu gibi fikirlere tama- men yabancı bulu nuyorlar ve anlamıyorlardı. Yalnız zikri geçen 1 lay- dar Mirza Sırtlanov ailesinden merhum Aliaskar Sırtlanovun kütüphanesinde Leon Cahun’un maruf «Asya Tarihine Medhal » (Introduc- tion â l’Histoire de TAsie) kitabının tam yapılan rusça tercümesi bulunduğunu, ve basılmadan kalan bu eserin kenarlarına okuyucuları tarafından bazı işaretler yapılmış olduğunu gördüm. Sonradan bu tercümenin Çingizlilerden Selim Geray Sultan Canturin tarafından da okunmuş olduğunu ve bu eserin bu zevat arasında millî tarih ve kültür meselelerine dair konuşmalara mevzu teşkil etmiş olduğunu, bu Selim Ğeray Sultandan öğrendim. Bununla merhum Aliaskar ile Selim Ge- ray Sultanın yukarıda (s. 352) görüldüğü gibi Türk illeri için otonomi talep eylemelerinin bir nazarî temeli de olduğu anlaşılmış oldu.
Magcan Cumabay
[Kazak millî şâiri Cumabay oğlu Magcan, 1894 te Balkaş gölü doğusundaki Sasık köl mıntakasmda doğmuş olup, .medrese tahsilinden sonra Ömsk’ta rus muallim mektebini (Uçitelski İnstitut’ü), sonra Sov- yetler devrinde Moskovadaki rus âli «Edebiyat ve sanat Enstitüsü» nü (Literaturno-Khudojestvennıy İnstdtut) Jkmal_etmiştir. İlk şiirleri .1909 da «Qazaq» gazetesinde çıktı; ilk şiir mecmuası «Çolpân» ismiyle 1912 de ve şiirlerinin külliyatı da 1923 te Taşkentte «Magcan Cumabayevtm ölenderi» ismi altında (ceman 264 sahife) intişar etti. Milliyetçi ve turkçu plan bu büyük şâirin ağızlarda dolaşan birçok şiirleri, bu külli»
/ata dahil olmamıştır. Magcan, Goethe, Heinrich Heine, Fit, Ruslardan j ukovski, Miyatlov, oilhassa Lermontov gibilerin şiirlerinden ve arap şâirlerinden (Ebu Firas ve ai-Ma arrî’den) mülhem .olarak şiirler yazmışsa da, bunlar, kendisinin orijinal eserleri yanında pek küçük bir yekun teşkil ediyor. Onun yakından hitap ettiği kütle Edil, Yayık, Sırder- ya, irtış, Yedisu üzerindeki Kazaklar300) ve dağdaki Kirgızlarsa da, o, onlara umum Türkün ve Türkistanın derdini anlatıyor ve onların gözü- önünde umum Türkün şanlı ve dağdağalı günlerini canlandırıyor. «Türkistan» unvamı manzumesinde o, ezcümle şöyle diyor:
«Türkistan iki dünyanın (dünya ve ahiretin) kapısı, er Türkün beşiğidir. İnsanları Gayrette bırakacak işler Türkistanda zuhur etmiş ve bu ülke Türke Tanrısı tarafından verilen bir hissedir. Türkistana eskiden 1 uran demişler, er Türk burada doğup büyümüştür; Turanın dalgalı mukadderatı (tarihî hayatı) vardır, onun başından çok hayretengiz olaylar geçmiştir. Turanın deniz denilebilecek golleri vardır, bunlardan biri ensiz bucaksız görünen geniş Aral Denizi, diğeri de öbür taraftaki mukaddes Işık Göldür, ki Bozkurttan doğan (ilk) Türk, o gölün bağrında bu dünyayı görmüştür. Oksus, Yaksart yahut Ceyhun ve Seyhun denilen iki büyük nehri Türkler eskiden derya tesmiye etmişler; büyük baban olan Türkün mukaddes mezarını sen bu iki nehrin kıyısında bulacaksın. Turanımın Tıyanşan gibi dağı vardır, ki onunla hiçbir dağ silsilesi boy ölçüşemez; semalara çıkan Hantanrı’ya baktığın zamanlarda da er Türkün bugünkü erksiz esaret halini hatırlarsın. Turanın yeri de, eli de ayrı hususiyetlere maliktir, + Başından fırtınalar gibi geçen hayatı da böyle. Bu Turanı, tam olarak eskiden efsanevî Afrasyab Han idare etmiştir, -j- Turanın yerine denk gelecek bir yer bu cihanda var mı? -f- Milletler arasında Türk gibi yüksek bir millet daha var mı? -4- Aklı keskin, ateşin gayret, cevval hayal sahibi olmak itibariyle. + Turanın erleriyle hangi erler denk gelebilir? -f~ İnsanoğulları arasında Çingiz gibi bir bilgisi çok, derin, fikir sahibi, çelik iradeli bir er daha doğmuş mudur? T Çingiz gibj bir arslanm yalnız ismi bile insanın maneviyatım kuvvetlendirir. + Turanın Toragay gibi beyleri de vardır. + Bu beylerden ateş gibi oynıya oynıya Temir doğmuştur. Yeryüzüne ateş saçan bu Aksak Temir, cihana yıldırım gibi anî bir aydınlık vermiştir.+ Turanı boşuna öğmüyorum, + Turan onsuz da bir çok yabancı ellerce tanınmıştır. + Evinde oturduğu halde semalarla gizli konuşmuş olan+ 359
ilim alanının koşucusu olan Ulug Begin arkasından koşan hangi bir âlim ona yerişebilmiştir? + Asıl olan kan Türkün kanıdır. + Ebu Ah lbn Sina da bu kana mensuptur. + Bilgisinin zenginliği onun bu bilgisini sihir telâkki ettirmeğe saik olmuştur. Böyle bir insan bu dünyaya daha gel- mis midir? + Türkün musikisini, Farabînin dokuz telli dombırasını kim küçümseyebilir*? + Bu Türk dombırayı doksan dokuz nevi ses çıka- rarak çalarken kim bundan müteessir olarak anlamamıştır? + Turanda Türk ateş gibi oynamıştır. + Türkten başka kim böyle ateş olarak doğmuştur? + Birçok Türk urukları dünyanın her tarafında kendi paylarını almak üzere dağıldıkları zaman 4- Kazak'a da baba evi miras olarak
Do'stlaringiz bilan baham: |