i bendranat Tagor’u kendisine numune etmiş, fakat orijinal şiirleri tercü* me ve nazirelerinden daha mükemmeldir. Yazdığı piyeslerden «Khallil Ferenk», 19 1 7 de, ilk şiir mecmuan T Ya*qın^^ çıktı. Sonra
"«Uyganış» (T9 24)r«Buls^İa7» _ (1 924), «Tan Sırlan» (1926) intişar etmiştir. Sonra çıkan piyeslerinden «Çuranın isyanı»,
<<ÖrtaqTQarşıbayev», Özbek inkılâp hareketi tanKmden alınmıştır. Zikri geçen şiir mecmuaları gibi bu piyesler de millî ruhta yazılmıştır. Müteakiben Çolpan Sovyetlere uyarak kozmopolit ruhta eserler yazmak ve tercümeler yapmakla meşgul olmuş, o cümleden Şeksperin «Hamjet» ini, Götz’ün «Turandot»unu, Gorki’nin «Ana»smı, Tretyakov ve sair rus ediplerinin eserlerini tercüme ederek, neşretmiştir. İdeoloji itibariyle Çol- pan, Magcanın aynı gibidir. Türk millî kültürünün ihyası fikri, bunların "her ikısTliçin edebî faaliyetlerde asıl hedeftir. Bu yüzden her iki şâir, çok takibata maruz kalmışlardır. Biz Magcan için olduğu gibi, Çolpan için de ancak Sovyet nezareti altında basılan eserlerindeki bazı parçalarını nakletmekle iktifa ediyoruz.
Türk ve Rus yerine Magcan, «kün men tün», yani «gündüz» ile «gece» tâbirini kullandığı gibi, Çolpan da «şark ve garp», «mazlum ve zalim», «yoqsul ve zalim» gibi tâbirler kullanır. Şâirin aşağıda naklettiğimiz şürleri, Taşkentte Sovyet sansürü altında çıkmıştır. Bunlarda o, 1920-23 yıllarındaki millî mücadele zamanında yüz gösteren umutlan, mücadele ıztıraplarını ve kendisinin istikbale bakışını aksettirmiştir. O, geleceği, büyük bir milletlerarası savaşı ve ondan doğacak aydınlık olarak tasavvur eder. Yalnız onun bu savaş neticesinde emperyalist Rusya- nm da gürültüye gideceğini söyliyebilmek için dili kısadır. İşte onun «U- luğ yolda» ( 1920) parçası: «Yolumuzda çöller, nehirler ve denizler vardır + sen tanılamıyacak zayıf izlerden yürüyeceksin + Şu izleri takip ederek ve denizler aşarak -F biz büyük emellere doğru gidiyoruz. 4- Kâlplerimizde gizleyip geldiğimiz büyük millî emeller + yolumuzdaki geniş denizlerden daha ihatalıdır. + Ezilmiş olanlar bu defa eskisinden daha çok dua ediyorlar -{- ve ^ellerini daha sıkı bağlamışlardır. + Hemen kanatlı kuşlar gibi uçalım 4- geniş çölleri, denizleri geçelim ve Şarkı bağlıyan bu esaret iplerini çözelim» 334). 365
— 5TÜ —
1921 ilkbaharındaki hâdiseler ona, büyük ve amansız mücadelenin başı gibi görünüyor: «Bağıran, kükreyen bir ses, -}- kahramanların can alıp veriştikleri cidalin sesidir, -f Bu tahrip edici, devirici kıyam + yakın istikbaldeki büyük savaşların başlangıcıdır. + Delirmiş gibi nereye gideceğini bilmiyen 4* sağında ve solundakilere çullanan düşmandır. + Yüreğine sığmıyan, yerinde artık durmıyan + ve aşıp taşan da mazlûmu' idare eden imandır. 4* Büyük, şiddetli ve devirici bir savaş! -f- ölüm, dirim savaşı! barışma yok» 366 367).
Şâir daha Temmuz 1922 de «zalimler» her şeyi elde etseler dahi, milletin vicdan ve fikir erkini ezemiyeceğine inanmıştır: «Ey esirler, ey erimiş + hırpalanmış mazlûm milletler! + Ey. darağaçlan yanma getirilerek sıralanan + bembeyaz kesilen umutsuz «dil»ler! + Ey zayıf biçareler + ellerine kelepçe vurulanlar! 4* ey,‘.erk hürriyet için uğraşanlar + siz onlara (düşmanlara) yalvarmayın. Kurtlardan aman dilemek 4” ahmakların işidir. Hayatta en doğru yol: 4- her engeli atlıyarak geçmektir. 4- Zulmün önünde ihtimal her 4" şey boyun eğer; 4~ eğer zulüm kemaline erişse 4" belki gök yere iner; 4- Zalim hayvanlara, insanlara hâkim plmadan kalmaz; + fakat hür vicdanları 4“ esir etmek, ele geçirmek imkânsızdır» 31°).
Çolpan da Magcan gibi Türk halkının içindeki gizli kuvvete inanıyor: «Halk» parçasında (Eylül, 1921, Bukharada yazılmış) o diyor ki: «Halk denizdir, halk dalgalardır, halk .kuvvettir 4” halk isyandır, halk .ateş yalınıdır, halk intikamdır, -f- Halk harekete gelirse onu durduracak 4 onun isteğini yok edecek hiçbir kuvvet bulunmaz, 4* Haİkm isyanı saltanatı (çarların saltanatını) yok etti, 4* halk istediği için taç ve tahtlar yıkıldı 4" Mademki halk istiyor, o halde bu ülke (Türkistan) azad
olsun ve -onun başı üzerinde duran gölge, kâbus def olsun. 4- Halk (millet) bİT hamle yapar, taşar, o bir daha yerinden oynar + o zaman o ^yokluğu, ve sefaleti ortadan kaldırır + ve kendi yurdunu her şeye do- yürur» 368). Yine «Odlı suv» (Ateşli su, 1922 mart, Taşkent) parçasında o diyor ki: «Onun (Türk milletinin) bağrında geniş denizlerin dalgaları coşup kabarıyor + onun bağrında asırların korkunç safhalarının •izleri vardır; -f- ağzına yumuşak su biriktirmiş artıma -j- fakat onun arkasında hiç şefkat eseri bilmiyen isyancının sözleri gizlenmiştir. + Mağrur fakat ahmak olan bazı adamlar durup dururken + onu, lânetliyerek ve söverek yadederler-.. + (fakat siz daha bilmiyorsunuz), o, köpürür, o aşar, o taşar + (ve bir gün) nakkareler çalarak sizin mezarlarınız üzerinden aşıp geçe » 369).
Mağcan ile Çolpan, tek bir milletin dertlerini söyliyen iki büyük •şâirdirler^ aralarındaki fark, ancak bir lehçe farkıdır. Bugün Sovyet şartlarında kozmopolit mevzular üzerinde çalıştırılan bu iki şâirin burada naklettiğimiz paıçaları, Sovyet edebiyatında onların «vaktiyle milliyetçilik cereyanına kapıldıkları zamanın mahsulleri» sıfatiyle, şiir mecmualarından çıkarılmış ise de, Rusya haricine çıkmış olan Türklerin ruhuna, daha ziyade bu gibi parçalar uygun gelmektedir].
Müellifin Ortatürk ve Türkistanm İçtimaî, İktisadî ve siyasî
hayatına ait yazılarından bazı parçalar
1
Rus Mahkûmu
Türklerin
Kavmî Teşekkülü
917 yılında Moskovada inikat eden «Rusya İslâmları Kongresi» 6 mayıs celsesinde, «Rusiye İs- lâmlarmm kavmî tesekkülâtı ve onun siyasî hayat
için ehemmiyeti»^mevzuuna dair okuduğum maru- vzada bu teşekkülün, Rusya Türklerinin siyasî faaliyetleri..jçin ^ de esas .ittihaz edilebileceği ileri sürülm üş tür. Maruzanın hulâsası şudur.
«Türkler etnik teşekkül itibariyle şarkî, merkezî ve cenubî olarak üçe inkisam ederler310). Bunların tarih, lisan, örf ve adat itibariyle farkları, Rus unsurunun Velikorus, Malorus (Ukrayn) ve Beloruslara inki- samına kısmen tevafuk edeT».
«Şark Türkleri» Moğolistan, Şarkî Sibirya ve Çinde yaşıyorlar. U- rankhaylar, Suyut, Sağay ve Altaylılar buna dahil olurlar. Bunların çoğu Şamanîdir. Lehçe itibariyle Orta Türklerden epeyi uzaktırlar. Halk edebiyatlarında Aymergen, Aguylakkhan gibi nim ilâhı kahramanlara ait destanları vardır. Tekmil âdetleri şamanîcedir. Bununla beraber bunların bir kısmı Budda medeniyeti tesirindedİT.
«Orta Türkler» diyerek Coçı ve Çağatay uluslarında yaşıyan Özbek, Kazak-Kırgiz, Kumuk, Kırım, Kazan Tatarları ve Başkurtlar gibi kabileleri tesmiye ediyoruz. Bunların hepsi de islâmdırlar. Bazı kısımlarında müslümanlık şamanîlikle karışıktır. Kırımın Osmanlı tesirinde bulunan cenubî sahili istisna edilirse, lehçeleri morfoloji itibariyle tamamen birdir. Bunların halk edebiyatında Çingiz, Canıbek Han, Te-- mür, Toktamış Han, Edüge, Muradım (Nureddin), Çorabatır, Kulun- çak, Er Targm, UrakıMamay, Adil Sultan gibi tarihî kahramanlara ait destanlar meşhurdur. Bunların şimalî kısımları Rus ve Fin, Ortaasyada- kileri de Iran tesirine kapılmışlarsa da asıl türklük esaslarını, hususen merkezdekiler (Kazak-Kırgızlar ve Şimalî Kafkasya Noğayları) iyi muhafaza etmişlerdir. Bunların eskiden bilhassa Mâverâünnehirde ve Kho- rezmde inkişaf eden yazı edebiyatları, Nevâyî, Khorezmî gibi şâirleri ve yazılmış millî tarihleri vardır. (Ebuîgazî, Tarikh-i Dost Sultan, Tarikh-i Khanî, Zübdetu’l-âsâr, Baburnâme, türkçe Zafernâme-i Yezdî, Târikh-i Reşidi Haydar Mirza ve saire).
«Garp Türkleri» Azerbaycan ve Osmanlı Türkleri ve Türkmen- ierden ibarettir. Bunların asılları Oğuzlardır. Eski Selçukîler, Karako- yunlu, Akkoyunlu, Safavî, Kaçar ve Osmanlı sülâleleri bunlardandır. Halk edebiyatında Oğuz, Korkut ve Köröğlü gibi Orta Türkler arasında da mâruf kahramanlara ait destanları mühim yer tutar. Sultan Veled, 370
Do'stlaringiz bilan baham: |