A zeki veliDÎ togan bugünkü TÜRKİLİ (TÜRKİstan) ve yakın


Kâzım Beyin hatıratı kendi elinde bulunmaktadır. Bundan tarafım­dan çıkarılan müntahabat kütüphanemde bulunuyor



Download 2,51 Mb.
bet215/447
Sana27.12.2022
Hajmi2,51 Mb.
#896392
1   ...   211   212   213   214   215   216   217   218   ...   447
Bog'liq
2020-Bugunku Turkeli (Turkustan) Ve Yakin Tarixi-1-Bati Ve Quzey Turkustan-Zeki Velidi Doghan-1981-926s

Kâzım Beyin hatıratı kendi elinde bulunmaktadır. Bundan tarafım­dan çıkarılan müntahabat kütüphanemde bulunuyor.
Leninin arkadaşı Arlium’un tasavvuruna göre Başkurdiistan, Ufa vilâyetine ilhak edilmeli ve bu cumhuriyetle Kazakıstanm arasında bir Rus vilâyeti ( «Orenburgskaya Gubernia») bizzat Moskovaya tâbi bulun­malı idi. Diğerine göre Türkistanda Kazak ve Özbek, Kazak, Kırgız, Türkmen ve 1 acik yekdiğerinden İdarî hususta ayrılmalıdır. Bu yolda yeni bir adım olarak bu yıl (1920) 27 mayısta Kazanda «Tatar Sovyet Cumhuriyeti» ilân olundu. Bunun bir taraftan faydası da vardı. Çünkü bugüne kadar Kazanlılar hep «Rusya İslâmlarmm merkezi ve kalbi ol­mak» hülyası ile otonomi vs istiklâl hareketlerine karşı vaziyet alıyor­lardı. Şimdi bu cumhuriyetin ilânı sayesinde, kısır olsa dahi, millî cum­huriyet idaresine alışacaklardı. Fakat diğer taraftan bunun gibi birçok cumhuriyetlerin teşekkülüne başlanması «parçala ve hükmet» şiarı tat­bik edilmesinin biraz daha genişlemesi demek idi. Biraz sonra Çuvaş vesair cumhuriyetleri ve «muhtar vilâyetleri» kuruldu. Ertesi yıl (14 ha­ziran 1922) «cumhuriyet» ismi muhafaza edilmekle beraber, Baskur- düstan bilfiil eski Ufa vilâyetine ilhak edilmiş oldu. Türkistan da «pan- türkizm» tehlikesini ve ona karşı cezrî tedbirlerle mücadele edilmesi za­ruretini Moskovada ısrarla iddia ve ispat eden zat, Stalinin yakın dostu aksak gürcü İlyava idi. Neticede bolşevikler pantürkizm aleyhine her yerde tertibat aldılar. Halbuki bu vakit Avrupa 301) ve Hind-ingiliz ve Hind-müslümanları -04) neşriyatında, Sovyetlerin Türkistanda yerlilerin istiklâl hukukunu tamamiyle tanımış ve bolşeviklerin Şarkta şarklıların hukukunu tanımak esasında kuvvet kesbetmekte olduklarını yazmakta idiler. Anadoluda harekâta geçmiş olan Mustafa Kemal Paşa da Erzu- rumdan, «Orenburg hükümeti islâmiyesi reisi» sıfatıyla benim adıma, kardeşlik hisleri izharı ile, bir telgraf göndermişti. Hülâsa, Orta Türk cumhuriyetlerinin ozaman son nefeslerini almakta olduğu Rusya hari­cinde kat’iyen malûm değildi.
Fırkaya dahil olmamın resmî ciheti daha tamam Gizli Teşkilât olmamış ve fırka bileti almamış olmama rağmen, nisan nihayetinde Lenin ve Stalinin, beni güya bir «müşavere» için Moskovaya fırka adına dâvet eden telgrafları geldi. Beni Moskovada alıkoyacaklarını biliyordum. Gitmemek de mümkün olmu­yordu. Başkurdüstanda silâh kaldırmak, ozaman ortalıkta bir Beyaz-Rus kuvveti de olmadığından, yalnız başımıza harbetmek demek olacaktı. Başkurt hükümeti azalan ve Başkurdüstanda bulunan Türkistan ve Ka-
.■ı.< münevverleri İsterlıtamak ta toplanıp müzakere .ettik ve gizli inkılâp eskil âtı vücuda getirerek, 13-14 adam Türkistana gidip çalışmağa ve bunun tatbikatı ııakkında konuşmak için Türkistan, Kazak ve .Başkurt mümessilleri ile Moskovada toplanmağa karar verdik. Mayıs bidayetin­de Moskovaya geldim. Stalin ve Kamenef ( «Politbüro» yâni Komünist fırkasının kalbi demek olan «siyasî büro») beni çağırıp, epeyce bir za­man beni Başkurt kuvvetleri ile beraber Ukraynadaki cenup cephesinde bulundurmak, sonra Moskovada «milletler şûrası» nda millî cumhuri­yetler için yeni konstitüsyon tertip etmek yolunda çıdıştırmak istedikle­rim, millî cumhuriyetlerin İktisadî ve askerî meselelerde Moskovaya sıkı bir surette bağlanması, Sovyet menfaatları noktasından lâzım olduğunu ;,ov iediler. Bununla beraber Stalin, ikinci defa hususî olarak, bütün bu tertibat m Tro'ski tarafından yapılmakta olduğunu, güya bu zat ve Dzer- jinski şark vilâyetlerinde benim şahsî nüfuzumun artmasını, Sovyetler için tehlikeli addettiklerini söyledi. Hakikatte ise, her şey, kendi tertiba­tından ibaretti. Birkaç gün sonra Stalin cenup cephesine gitti. Ve beni mlgrafla oraya kendi nezdine «cenup cephesindeki müslüman askerî fırkalarının teşkilât riyasetine» davet etti. Oraya gitmek istemiyordum, çünkü arkadaşlarım Moskovaya gelecekti. Lenin «fırka» adına, Trotski, «Harbî inkılâp Şûrası» adına resmî emirler ile ve nihayet Lenin kurşun kalemle hususî mahiyette yazdığı bir mektupla ve telefonla ısrar ederek teklif ettikten sonra, bir kısım asker ile hareket ettim. Stalin’i, Kırım yakınında Kremençük’te buldum. Akşam üstü bizim vagonları Stalin’in hususî trenine taktılar. Kharkov’a geliyorduk. Gerek Kremençük’te oto­mobil gezintisinde, gerek trende başbaşa ve çok uzun konuştuk. Bu adam okadar müîâyimdi, f i iç bağrıma giriyordu. Güya, yalnız bizim şark Türk- leri için, küçük milletler için yanıyormuş. Her kabahati, küçük milletleri sevmeyen birisi olarak tarif ettiği Trotski’ye atıyordu. Daha ozaman Trotski’yi sevmezdi. Kendisinin, bir gürcü millî muharririnin oğlu olup, millî terbiye veren muhitte yetişmiş bulunduğunu ve bizi iyi anladığını söyledi. Rusları şovenizm ile itham ederek söğüp saydı. Birkaç gün evvel Lenin’in yaptığı gibi, Stalin de bana, Rusya mikyasında iş yapmamı, ufak bir kavmin idaresi işiyle fazla meşgul olmamamı, bu milletlerin hu­kuklarını tedricen kazanacaklarını söyledi. Fakat çarın müzeyyen hususî vagonlarından birinin içinde masa başında böyle uzun uzadıya konuşa­rak bu zatta, hiçbir samimiyet olmadığını, her işte diğerlerini, kendi mak­sadı için «utilize» eylemek istediğini, • güzel sözlerine rağmen kendisin­den, ve Adaha ozaman bile bunun elinde bulunan Rusya Komünist Fırka­sından, bir hayır beklemenin akıl işi olmıyacağını öğrendim.
Kharkov’a geldiğimizin ikinci günü rahatsızdım. Erkânı harb daire-
sinde Stalin ile görüşüp Astarkhan vilâyetinde istirahat etmek için mü­saade isledim. Reddetti. Fırka adına emretti. «Fırka âzalığma celbedişi- niz, işte yalnız bunun içindi» dedim. Yalanlarını yüzüne vurdum. Cep­hedeki vaziyet, nazikliğini daha kaybetmemişti. Her şeye tahammül etti. «Hepimiz böyle asabi olduk» dedi. Müsaade vermediyse de trenimize lokomotif verilmesine mâni olmadı, yanımdaki müfreze ile beraber Mos­kovaya döndüm. Taşkentten ve Kazakıstandan gelmesi beklenen adam­lar artık Moskovada bulunuyorlardı. Anlaşıldı ki her tarafta vaziyet bu şekilde imiş. Lenin ve Stalin ile konuştuklarımı, kendilerine anlattım. Benim için, Lenin’in dediği gibi, bir müddet Rusya mikyasındaki işlerle meşgul olmak, bir bakımdan çekici idi. O günlerde Moskovaya gelmiş olan Cemal Paşa da böyle tavsiyede bulundu. Baku’da bir «Şark Kon­gresi» toplamak meselesi de vardı. Bu mesele ilk olarak Cemal Paşa ve arkadaşlarına Başkurdüstan mümessilliğinde verilen ziyafette, tarafım­dan ortaya atılmış ve sonra fırka merkezi yanındaki «Müslüman Büro­su »nda müzakere edilip, komünist fırka merkezine teklif edilmişti.
Öğünlerde üzerinde çalışılması icabeden daha diğer mühim mese­leler de vardı. Fakat Lenin’in müstemleke meselesine dair bir projesi üzerindeki münakaşa, bizi, artık Moskovayı terkedip yeni bir yola gir­meğe şevketti. Kharkov’dan dönüp geldikten sonra, Lenin kendisinin Üçüncü Internasyonalin ikinci kongresi için «milliyet ve müstemleke me­selesine ait tezler» inin müsveddesini diğer arkadaşlar ile beraber bana dci göndermiş ve 12 maddelik bu «tez»ler hakkında diyeceklerim varsa, yazıp vermemi talep etmişti. Müzakere ettik. Birçok tashihler yaptık ve daha bir iki madde ilâve ettik. «Küçük burjuva» tâbirinin vazıh bir şe­kilde tâyinini, müstemlekelerde kapitalizm kaldırıldıktan sonra da, hâ­kim millet proletarisinin «rehberliği» devam edeceğini anlatan ibarele­rinin tâdilini istiyerek, bunları bir müstakil proje şeklinde yazıp verdim. Hiçbir türlü anlamak istemedi. Müstemlekelerde ancak rus proletar mü­messillerine itimat ettiğini ve edeceğini, bize de yalnız onların «rehberli­ğine» karşı göstereceğimiz itaat ve sadakatimizin derecesine göre itimat edileceği, bu itimatsızlığın yalnız bu zamana yani sosyalizmin eski Rusya hududuna münhasır kaldığı zamana has olmayıp, bütün cihanda sosya­list inkılâbı hüsule geldikten sonra dahi şark müstemleke milletlerini av- rupalı (İngiliz, fransız ve ilh.) metropol amelesinin idaresine vermek Lenin’in kendi fikri olduğu, umumiyetle şark memleketlerinde sosyalizmi yerleştirmek yolunda şark milletlerinin amele ve sosyalistlerine itimat et­mediği tahakkuk etti. Biz toplandık, müzakere ettik. Gizli teşkilât vücu­da getirmek, birkaç adam, o cümleden gayriresmî vaziyete geçerek kendi maksatlarımızı Sovyetlere zorla anlatmağa çalışmak kararını verdik. Ben
de, Stalinin vermediği müsaadeyi fırka kâtiplerinden Krestinski ve Priobra jenski vasıtası ile elde edip, hususî vagonlarımızda muhafız kıta ve yanımda kalem dairesi olduğu halde, iki ay istirahat bahanesi ile 29 haziranda Astark.ıan tarafına hareket ettim. Fakat bir sabah elbise de­ğiştirip yanımızda bulunan avcılık esbabı, yalnız iki nefer asker, bazı si­yasî ve tarihî teliflerim, ailem, tüfenk ve tabancalarımız olduğu halde kızıl ordu neferi sıfatı ile trenden inerek, ağlaşan arkadaşlarımızla veda ederek ayrılmıştık. Bir kaç gün sonra Baku da ve bir ay sonra da Aşka- batta bulunduk.
Lenin ve avenesinin «yeni siyaseti» Taşkent tarafında da çabuk tatbik edildi. Biz Moskovadan .ayrıldığımız gün (29 haziran) komünist fırkası merkezi, Rıskulov ile Nizamkhocayev ve arkadaşlarının Türkistan komünist fırka merkezi (Kraykom)nden ve hükümet icra komitesi (Türt- sik)ndeıı uzaklaştırılması kararını verdi. Yeni «Türtsik»e Rahimbayev reis, «Kraykom»da yerlilerden Nezir Türekülov, Atabayef, Sultankhoca Kasımkhocayev, Babacanov, Rahimbayev, Sultanbek Khocanov, Sencer Esfendiyarov’lar âza tâyin edilmişler ve bunlar şimdi «ufak burjuva» addolunan «Rıskulovçular»a karşı «Özbek ye Kazak proleterinin hakikî mümessilleri» ilân olunmuşlardı. Rus «Türk-Komisiya»sının da şekli de­ğiştirilerek Sakolinkov, Safarov, Kaganoviç, Peters’lerden ibaret yeni azalar gönderilmişti. Moskovada alınan kararlara göre, Taşketteri, . Baş* kurdüstan merkezi olan Isterlitmak’tan kaçıp gizlenmesi icabeden zeva­tın da bir kısmı aynı günde yola çıktılar. Hepimiz Sonteşrinde Khorez- min Köngrat şehrinde toplanacaktık. Fakat vaziyet değişti. Yukarıda adı geçen Baku kongresinin eylülde Baku’da akdine müsaade edilip, o mü­nasebetle biz de gizlice Baku’ya geldik. Burada Mustafa Suphi riyaseti altında bulunan «Türk Komünist Fırkası» nın iç daireleri ve daha diğer bir resmî hükümet dairesi, bize Türkistanm gizli millî teşkilât meselele­rini ve kongrede bahis mevzuu olan meseleleri müzakere için merkez oldu. Şüpheden âri olan bu dairelerde müzakerelerimizi yaptık. Kon­grede Zinoviyev ve Radekler, şarklılara bir koyun sürüsü nazarı ile ba­kıp, herkesin arkasından birkaç hafiye tâyin edip tâkip ettiklerinden ve celselerde bağırıp çağırdıklarından bu içtima birçok şarklı Sovyet dost­larının fikirlerini değiştirdi. Kırgız mümessili. Canuzakov »ve arkadaşları bundan dolayı fevkalâde sevindiler, işimiz yolunda idi. Ogüne kadar her işte el ve ayaklarımızı bağlayan Bukhara meselesi de 2 eylülde, hal­ledilip, emir defolup gitti. Khorezmin Kongrat şehri yerine 1921 yılı başında Bukharada toplanacak olduk. Bunun, için de , benim önce Kon- grat’a gitmem ve Khorezm millî hükümeti ile müzakerelerde bulunmam takarrür etti.
Biz, bütün Türkistan, Kazak, Khıyva ve Bukhara inkılâpçı münev­verlerini seferber edersek, Sovyetlerin millî siyasetinde bazı tadilât yap­tırabileceğimizi, ben ve bazı arkadaşlarım müstesna olmak üzere, hiç olmazsa yeni açılan Bukhara ve Khıyva sahasında Sovyetlerle resmen işbirliği yapmak mümkün olacağını düşünüyorduk. Bu mülâhaza ile ben Baku’dan hareket ederken 12 eylül 1920 tarihiyle Lenin, Stalin, Trotski ve Rıykov adlarına bir. mektup yazdım. Münderecesi şudur: «TSK 205a) nın bize karşı tatbika başladığı siyasetten öyle anlaşılıyor, ki siz Preob- rajenski, Artium ve arkadaşlarının, yani hakikî millî rus sovinlerinin fi­kirlerini şark milletlerine ait siyasetinizin esası olarak kabul etmişsiniz. Gerçi yoldaş Trotski Ufada bu meseleleri tetkik ederken, bu zevatın harekâtı provokasyon silsilesinden ibaret olduğunu anlamıştı, şüphesiz, ki o tetkikatının neticesini TSK’ya anlatmıştır, fakat yine o hakikî Rus­ların sözleri söz oldu. Turkkomisiya’nın başında bulunan Frunze ve Kuy- bışev, bu. müessesenin umumî celsesinde yerli Türkistan komünistlerine karşı altı aydanberi riyakâr bir siyaset takip edilmiş olduğunu, Turtsik- iie işbirliğinin sırf gösterişten ibaret olduğunu ve ancak Rıskulov ve arka­daşları bu müesseseden ayrıldıktan sonra bu siyasetin riyakârâne oldu­ğunu açıkça söylemek imkânı hâsıl olduğunu ve TSK siyasetinin de aynı şekilde aldatma siyaseti olduğunu Rıskulov ve Validov iş başından ay­rıldıktan sonra açığa vurulduğunu söylemişlerdir. Aynı Turkkomisiya âzalarından biri ise, daha ileri giderek, yerli Türkistan ahalisinde sınıf farkını sun’î surette alevlendirmek icabettiğini ve milliyetçileri yerli renç- ber sınıfının düşmanı olarak ortaya çıkaracaklarını, Rıskulov ve Vali­dov gruplarının işte böyle bir sınıf düşmanı sıfatıyla ortaya çıkarılarak yerli Oktiabirciler tarafından ezdirileceklerini anlatmıştır. Fakat bilme­lisiniz, ki biz bizden proletaryatın sınıf düşmanı yaratılmasına yol vermi- yecegiz. Siz kurbanlar bulursunuz, fakat körükörüne kurbanlığa gide­cekler biz değiliz.»
«Bakuda şark kavimleri kongresi, buna iştirak eden bütün Türkis­tanlılara Sovyet Hükümeti namına yerli ahalinin hukukuna yapılan te­cavüzün ancak mahallî rus komünistlerinin işi diye telâkki etmenin tam. manasıyla yanlış olduğunu, bu siyasetin TSK nın kendi siyaseti olduğunu vâzıhan gördüler. Çünkü Komintern başkanları Zinoviyev ve Radek, kendilerini 1 9 1 7-1 8 senelerindeki komiserler gibi gösterdiler ve şark ka­vimleri mümessillerini de mezkûr senelerdeki krestiyan (köylü) kongre­lerine gelen aksi inkılâpçı köylülerin yerine koydular. Mahallerden-hazır- 302
lanıp.gelen raporları okutmağı yalnız bağırıp çağırarak men etmekle kal­mayıp, kızıl muhafızların yardımına müracaat ederek men’ettiler, ve an­cak kendilerinin Moskovadan hazırlayıp getirdikleri saçma kararnamele­rini kabul ettirmek için tazyikler yaptılar. TSK nın güya Şarkta günün en aktüel meselesi arazi meselesi imiş, şarklılar arasında sınıf mücadelesi bu esas üzerinde yaşatılacakmış gibi telâkki ederek bunu, bu kongrede bakılıp bir istikamet verilecek başlıca mesele addetmesi, fırka rehber­lerinin Şark meselesindeki vukufsuzluğunun bariz bir misali oldu. Elbette TSK, bu hususta ne derecede yanlış bir yola sapmış olduğunu yakında görecek ve «sınıf mücadelesi»ni ancak terör ile sun i surette yaşatmak yoluna girecektir. Voldaş Lenin in müstemleke meselesine dair tezleri dolayısıyla yazdığımız mülâhazalarımızda açık olarak anlattığımız gibi, Şarkta toprak meselesi esasında tabakalanma (razsloyenye) vücude ge­tirilemez. Mademki Şarkta Avrupalıların kapitalisti ve amelesi hep be­raber müstemleke sahibi ve yerli köylünün zengini ve fakiri ötekilerin müşterek köleleridir, o halde burada toprağı işletenle işliyen arasında ne gibi tabakalaşma olabilir? Siz yerliler arasında tabakalaşma husule gelmediğini görünce, bunun için yerli milliyetçileri kabahatli göreceksi­niz ve her vakit bunlar arasından bir zümreyi rençberlerin «sınıf düşma- 111» ve diğerlerini de «sol oktoberçi» olarak seçecek ve ötekilerini eze- ceksini.T. Her defasında bu «sol oktoberçi»ler «sınıf düşmanı» safına çı­karılıp ezile ezile yerli ahali arasında münevver sınıf bitip, ancak okur yazarsız, yalnız eşeği ile öküzünü ve belküreğini bilen yerli köylüye ka­lıncaya kadar bu iş devam edecektir. Eğer TSK daima biri diğerini tea­kup e ilecek olan bu «oktiabirler» siyaseti tatbikinin yanlışlığını kabuı ederse, bir daha tecrübe etsin, milliyetçi diye damgaladığı yerli komü­nist ve inkılâpçı münevverlere, Türkistan mikyasında değilse bile, hiç olmazsa şimdi emirin firarından sonra açılan Sovyet Bukhara sahasında, burasının imar ve temdini yolunda çalışmak imkânını bahşetsin».
Bu mektûp, benim bu şehirden ayrıldığımın ertesi günü Bakudaki on birinci kızıl kolordu kumandanlığına verildi. Biz Bakudan Hazar De­nizi ve çöl yoluyla Khorezmdeki Kongrat şehrine doğru hareket ettik. «Çeka» tarafından mahsus gönderilen hafiyeler her tarafta, iskele ve istasyonlarda beni ve arkadaşlarımı arıyorlardı ise de, biz Bakudan bir istasyon arasını araba ile gidip trene bindik ve Petrovsk a gelip oradan vapurla Volga deltasına, oradan da yelken gemisi ile Guryev(=Üy- siik)e, at ve deve üzerinde de Ural vilâyeti, Üst-yurt tarikiyle Khıyva- mn Kongırat şehrine önce va’dettiğimiz vakitte geldik. Arkadaşlarımız bizi şehrin kapısı önünde istikbal ettiler. Şehir Han Cüneyid in arkadaş­larından Baba-Bek tarafından işgal edilmiş bulunuyordu. Buradan Çim-
bay da ve nihayet epeyce bir vakit Khorezm merkezi .Khıyva’da kaldık­tan ve orada teşkilât işlerimizi ikmal ettikten sonra, tekrar atlarımıza binerek 3 I sonkânunda Bukharaya vâsıl olduk. Bütün arkadaşlar orada toplanmış bulunuyordu. Daha haziranda Moskovada ve Başkurdüstan* dan Türkistanın her tarafına malûmat toplamak ve hakikî vaziyeti öğren­mek için gönderdiğim arkadaşlarım ve zabitler de bu zamana kadar Bu­kharaya gelip yetiştiler.

Download 2,51 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   211   212   213   214   215   216   217   218   ...   447




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish