im eseı basıldıktan sonra alman ve Tuşların Pamir ekspedisvonlan hu- rr-r kırda çok eren iş. mikyasta tetkikatta bulunmuşlardır.
dağ aralarına bakmakta olup, cenup tarafından da Şarkî Buharada Fey- zabad, Hisar ve Dinev (arap coğrafyacılarında«Vâşgird», «Şûman» ve «Çaghâniyân») ülkelerine bakıyor. Bu dağ^Temür Beğin doğduğu yer olan «Şehrisebz» (Keş)in doğusunda, yerli bir evliyaya nisbetle türkler tarafından «Hazreti Sultan» adını alan ve daha iyice tetkik olunmamış 4500-6000 metre yüksekliğindeki tepeleri teşkil eder. Sonra gittikçe alçalarak cenuba uzanıp «Termıdh» civarında «Köyten» ve «Başkurt» dağlarını teşkil ederek Amu Derya’ya ulaşıp biter. Hisar Dağları daha «Hazreti Sultan» bölgesine erişmeden kendilerinden batıya doğru bir de «Zerefşan Sıradağları» nı ayırırlar ki Semerkantla Şehrisebz arasından batıya, uzanır ve Buhara sınırında sona erer.
«Kaşgar Kızıl Su» ve «Alay Su» ırmaklarının kaynaklarından başlıyarak Alay yaylalarının cenubundan geçen «Terskey Alay» sıradağları ise Amu Derya’nın, yukarıda söylediğimiz üzere, «Kızıl Su» ve daha aşağı bölümünde yerli türklerin söyleyişinde «Oghış» (arap cağrafyacılarında: «Vakhş») denilen büyük sağ kolunu, «Kara Tegiıı» ve «Hisar» vilâyetlerini sağ tarafında tutarak çok defa 5-7 bin metre yüksekliğinde, daima karlarla örtülü göklere yükselmiş bir duvar gibi 500 kilometreden fazla devam eder ve Şarkî Bükharada Karategin vilâyetinde «Mük Su» ırmağının «Oghış» ırmağına döküldüğü 'yere gelir ve buradan ötesinde «Terskey Karategin» sıradağlarını teşkil ederü). «Terskey Alay» sıradağları bilhassa batı bölümünde tamamen bir buz dünyasından ibaret olup ortalama yüksekliği. 4500-5500 metreden aşağı olmaz. Sıradağların en yüksek noktası, bizce «Boz Alay»- (haritalarda «Pic Kaufmann» 10)) *7160 metre yüksekliğindedir. Bu sıradağ-
,J) Ruslar «Karategin Sıradağları» diyerek ancak Şurhab (Oghış) nehrinin şimalinde bulunan «Küngey Karategin» dağlarını tesmiye etmektedir; nehrin cenubunda olan sıradağlarını ise 1880 ve 1898 de buralarda bulunan rus âlimleri «Büyük Petro Sıradağları», burasının en yüksek cümudiyesini de bu çarın ismiyle adlanmışlardır.Bu sun’î isimler kâğıt üzerinde kalmaktadır; sıradağlar halkın dilinde «Karategin Dağları» ve mezkûr cümudiye de «Bözirek» tesmiye edilmektedir (bk. îzvestiya Russk. Geogr. Obşç. XXXIV, 311-13). «Karategin Dağları» eski İslâm coğrafyacılarında o zamanlar buralarda yaşamış olan türk kavmi «Kü- midh» lerin ismiyle tesmiye edilmiştir (bk. Hudûd Üİ-Alem, 9a: •)»
el-Bîrûnî ise burada zamanımızda (bk. mezkûr «İzvestiya», s. 294) olduğu gibi yıykanan altınlar dolayısıyla bu dağları «Khuttalân Dağlar» tesmiye etmektedir Ibk. Zeki V el i d î Togan, Bîrîınî’s Picture of the World, s.. 93]*
.lw) Bu yüksek tepeye rus ceneralmın ismini burasında 1871 de tetkikatta
larm biraz daha batıda «Kızıl Ağın» (6544 metre), «Kurumdu» (6634 metre), «Müz Cılgha» (6385 metre), «Saghanak» ve «Sarı Kavdal» (4900 metre) gibi geniş, akla şaşkınlık veren tepe ve eümudiyeleri mâruftur. «Küngey Alay» ve «Terskey Alay» sıradağları arasından akan «Alay Kızıl Su» ırmağı «Alay» yaylaları üzerinden Şarkî Buharaya geçiyor ve orada «Oghış» adı ile Amu Derya’ya dökülüyor.
T
«Pamir», «Afrâsiyâb-
Muz Tağ Ala» ve
«Gök Türk»
enri Dağının, yukarıda söylediğimiz üzere,‘kendisinden batı tarafına «Küngey Alay» ve 1 ers- key Alay» sıradağlarını ayırdığı yerden cenup tarafında ta Hindügûşa kadar Pamir tepeleri devam eder ki bunun «Dervaz», «Rüşan»" (yahut: «Alıçur»), «Şughnan»,
«VâkTân» ve başka isimlerdeki batı silsileleri de Orta Tiyanşanm silsileleri gibi şîmal-doğudan batı-cenuba doğru dizilmişlerdir. Bunların aralarında^ Amu Derya’nın türlü isimlerdeki baş cereyanları akıyor. Bu sıradağlardan «Vâkhân» sıradağları «Pamir» adını alan ırmak tarafından acayip bir surette ortasından kesilmiştir. Bu 'dağın eski İslam menbalarında «Kasak» tesmiye olunan7 8) en yüksek ve en mühim kısımları rusıar tarafından «İmparator İkinci Nikola Sıradağları» diye adlandırılmıştır ve Pamir ırmağının sıradağları. delerek geçtiği bölgenin batısındaki tepelerden 6000 metre yüksekliğinde olan birisi «Çariçe» ve 7000 metre yüksekliğinde olan öteki de imparator «Üçüncü Aleksandır» a jıisbetle «Pik Mirotvortsa» diye adlandırılmıştır. Pamir ırmağının doğusunda olan en yüksek tepeye de 1895 yılında İngilizlerle rusların yaptıkları Pamir andlaşması hâtırası olarak «bağdaşma» (Soglasie) adı verilmiş ve o vilâyetin pek güzel olan «Torumtay», «Yeşil Göl», «Zor Göl» gibi göllerinden sonuncusu da İngiliz impara- toriçesı «Victoria» mır adıyla adlandırılmıştır. Pamir dağlarının Hin- dügûş, Küenlün ve Himalaya dağlarının birleşme noktasına giden esas sırtı «Kızıl Bel» ve «Muz Tağ» sınırında «Terşkey Alay» dağlarının ayrıldığı yerden başlayıp doğru cenuba gider ve «Aftâsiyâb-Muz Tağ Ata» adlı muhteşem bayırlara gelir. Bütün Doğu ve Batı Türkistanm en büyük dağı olan bu «Muz Tağ Ata» 7860 metre yüksekliğinde olup buna göre «Khan Tenri» ikinci, «Terskey . Alay» da üçüncü 9) dere-
cecie kalıyorlar. Aynı zamanda Himalayanın en yüksek tepesi (8840 metre) ile Karakurıımun «Muz Tağ» (8596 metre)ından sonra bütün dünyada üçüncü dağdır. Yerli türklere göre kutlu bir dag olduğundan «Muz Tağ Ata» adını almış ve biz de bunu Öteki «Muz Tag Ata» lar- rlan ayırdetmek için, yanı başındaki dağcı nisbetle «Afrâsiyâb Muz Tağ Ata» diye tesmiye ediyoruz. Bu «Muz 1 ağ» ; «Darşat»,' «Tegirmen Tağ» (7000 metreden yüksek) ve «Afrâsiyâb» tepeleriyle giderek «Karakulum Muz Tağ» ı ile birleşir. «Afrâsiyâb Muz Tağ Ata» nın batı bölümü «Sarı Kol Tağ» diye de adlandırılır, ki «Çingiz Khan» m ç.eri- İ er i Türkistan padişahı Nayman «Küçlüg Khan» ı burada yakalamıştır. «Afra.siy âb» dağları ise batıya «Amu Derya» (Penc) ırmağının «Ak Su». «Baykara» adlı esas cereyanlarını, «Tarım» (Yarkent Derya) ırmağının da «Kara Çukur», «Taş Kurghan» adlı esas cereyanlarını verir.
«Afrâsiyâb» dağı, Türkistan dağlarıyla Hindistan dağlarının ve siyaseten de İngiliz, cin, ve rus nüfuzlarının 3inırını teşkil eder. Bu dağın batıya Amu Derya’nm «Gök Su» yunu, doğuya Tarım ırmağının «Kara Çukur» unu akıtan bölümlerindeki büyük tepe ve geçitlerden biri «Gök Türk», bir başkası «Karlık» ve bir üçüncüsü de «Kıpçak» adını taşır. İşte oradan «Karakurum Muz Tağı» başlıyor, ki bunun batıya giden bolümü «Hindügûş» olup devamını teşkil eden dağlar, söylediğimiz üzere, Hazar Denizinin cenup kıyılarına doğru uzanır. Doğuya miden öteki bölümü ise cince adıyla «Küenlün» diye adlandırılır ve Çin Şeddine kadar uzanan Doğu Türkistanm cenup sınırını teşkil eder.
T
« Tenri Dağı » nın
.Türkistan Medenî
Hayatına-ve
Sekenesine Tesiri
emi Dağının etekleri, oyaları ekinciliği yaşattığı gibi, onlara bitişik yaylalar da yarı göçebe hayat için pek uygun gelmiş ve pek bol olan yer altı servetleri de dağlarda ve yamaçlarda oturanları madencilik, demircilik gibi işlerle uğraşmağa şevket
miş, demirden yapılan silâhlara mâlik ols.nlar da kuvvet bakımından komşularına üstün olmuştur. Orta Tiyanşanır. yarı göçebe «Khakanî», «Türk» ve «Türgiş» türkleri yazlarını Tenıi Dağının serin ve güzel yaylalarında geçirmişler, kışlarını da ya Batı Türkistanm Çu, Talaş. Fer- 2 an e, Hisar vilâyetlerinde yahut Doğu Türkistanm Koçu, Küça, Barınan, Üç, Kaşgar vilâyetleri gibi Tenri Dağına bitişik sıcak ovalarında kışlamışîardır. Doğu ve Batı Türkistanda hüküm süren göçebelerin yazın. yayla birleşme noktası olan dağlar —bilhassa Alay, .Arpa, Atbaş,
Smsamır, Koçkar, Kuyas yaylaları ve Işık Göl çevreleri Doğu ve Batı
Türkistanm ahalisinin medenî hususta birliğine, İdarî ve siyasî husus-
kırda da birbirinden farksız olmasına sebep olmuştur. Bazan aynı hükümdarlar bir kışı Ferganede «Özgend», «Yeti Kent» mmtakasında, ikinci kışı «Kaşgar» veya «Turfan» taraflarında geçirmişler, «Atbaş», < Susamır» vc «Kuyas» yaylalarında ise her yılın yazında bulunmuşlardır. Dağlarla yaylaların böylelikle Doğu ve Batı Türkistanda, hüküm sürmeyi kolaylaştırması bakımından, türkler için büyük ehemmiyeti olmuştur. ihtimal ki bu coğrafî durum Orta Tiyanşan türklerini («Saka», «Şu», «Usun» 1ar, «Türk» 1er ve «Khakânîler» i) daha tarihin bilmediği zamanlarda hâkimiyet yoluna sevketmiştir. Netekim türklerir. kendileri de bunun böyle olduğuna inanmışlardır.
On birinci asır türk bilgini Kaşgarlı Mahmudun şu cümleleri dikkate değer: «-.Tanrı, kendisinin öz çerisi olan «tiirk» leri. istediği zaman dünyanın her tarafına saldırtmak için doğuda, dünyanın en yüksek ve havası en güzel yerlerinde yerleştirdi. Tanrının öz çerisi olmak vc iyi yerlerde oturmak başka milletlere göre «türk» lerin üstünlüğüdür» l:î).
İhtimal yine bu ehemmiyetleri dolayısı iledir, ki eski türkler hayat kaynağı olan cümudiyeli yüksek dağları canlandırarak «Khan Tenri», «Muz Tagh Ata» gibi ülûhî ve «Afrâsiyâb», «Gök Türk», «Manas» gibi destanî isimler vermişlerdir.
Do'stlaringiz bilan baham: |