1
Avrupa Müstemle-
keciliğinin Yeni
Taarruzları
8.inci asrın ortasına doğru cenupta, Hindistanda Fransızları da mağlûp etmekle kendi başlarına kalan Ingilizler ile şimalde Ruslar, ciddî istilâ hareketlerine başladılar. Her iki tarafta yeni yerlerin işgali, evvelce işgal edilen yerlerdeki kıyamlarla muvazi gidiyordu'. Merkezî Hindistanm işgali zamanında Bengalliler isyan ederek 1 756 da Kalküteyi aldılar. Şimalde Ruslar Kazakistan sahralarını işgal ederken, Başkurt isyanları devam ediyordu. Hindistandaki isyana Babuı Mirza evlâdı da iştirak etti. Ve 1764 yılı İlkteşrininin 25 inde «Baksar muharebesi» nde Şah Âlem ve Bengal nuvabı Mir Kasım mağlûp olduktan sonra, Ingilizler Hindigûşa kadar geldiler, Afganlılarla çarpıştılar. Kunduz ve Balkhtaki küçük Özbek beğliklerini şaşırttılar. O zaman Balkhta yazılan bir eserin müellifi, eski İslâm eserlerinde bulunan «Dünya harap olurken Tukharistan ve Çaganyana Hin d istilâ eder» cümlesini hatırlamıştır1). Ruslar ise bu asrın birinci yarısında Kazakistan ve Başkur- düstan hududunda kale ve şehirler, ticaret merkezleri kurmakla uğraştılar. j 7 16 yılı Irtış havzasında Omsk, 1 7 1 8 de Semipalatinsk, 1734 te Yayık nehrinde Orsk, 1 742 de Orenburg, 1752 de Peterpaul (türkçesi Kızılcar) şehirlerini kurdular. Rusların ticarî ve siyasî ajanları her 3-ere gidiyorlardı. 1824 yılma kadar Ruslar, kendilerine tâbi olan garbî Kazakistan (Kiçi Yüz)de de hanların dahilî muhtariyetine razı oldular, dokunmadılar. Avrupa hâdiseleriyle meşgul olan Birinci Aleksandr hayatının son yıllarında ve halefi imparator Birinci Nikola bütün hükümeti boyunca işgal siyasetini cidden şiddetle takip ettiler. 1839 yılı tekrar Khıyvaya bir sefer yapıldı. Kazakistanın şark kısımları tamamen işgal edildi. 1824 te Karkaralı, 1832 de Âkmola, 1845 te Turgay ve Irgız, 1847 de Türkistanm en doğusunda ve Çin hududunda Kapal ve Ay ögüz (Sergiyopol) ve Sır Derya havzasında Rayım kaleleri yapıldı. 1839 da Afganlılarla çarpışarak Kâbil ve Kandaharı işgal ettikten sonra Ingilizlerin hudutları da, doğrudan doğruya Türkistana temas etti. Bu suretle, Türkistanm medenî ülkesi olan Mâverâünnehir iki Avrupai: devlete komşu oldu.
Bu vaziyet 19.uncu asırda Türkist.anda Hindistan, ve Rusya ile ticarî münasebatın pek ciddî surette Yeni İktisadî Miina- inkişafına sebep oldu. Daha Mir İzzetullah geidigi şcar f Peteıpauî), Troysk ve Orenburg ( «Minovnıy Dvor» ve «Kargalı») da şubelere malik olan Taşkentli ve Bukharalı tüccarlar vardı. Khıy- vahlar daha ziyade Astarkhanda ve Orenburgda bulunuyorlardı. Bunlar elbette Avrupa kapitaline vasıta olan Rus kapitalinin vasıtaları idiler. Bunun neticesinde Mâverâünnehirden Kaşgara geçen , yol üzerindeki Ferc/ane şehirleri ve Taşkent ehemmiyet kesbetmiye ve memleketin akmamı arasında evvelce mevcut İktisadî rabıtaları ihya edecek silsileler aklini almıya başladı; memleketin ufak derebeğliklere inkisamıyla
m.’ı*-:anele fikri doğdu; Avrupa medeniyet ve sanayiinin faikiyeti ve ondur, hiç olmazsa bazı kısımlarının öğrenilmesi lüzumu düşünülmiye 'hektardı. Türkistanın altı muasır hükümdarı, Khıyvada Mehmed Ra- )>İT1 Han (1806-1825), Allah Kulı, Bukharada Haydar (1800-1826), N:*arul!ah (1827-1860), Khokandda Ömer Han (1809-1822), ve Meh- me.ı Ali (1822-1842), hepsi az çok teceddüt taraftarı idiler. Khıyva emirlerinden Mehmed Rahim Han hakikaten teceddüt taraftarı idi. Sararını Avrupa usulünde tanzim edip, yukarıda dediğimiz gibi, bir rus mabeyinci tâyin etmişti. Khıyva Hanının huzuruna hem hanın daveti ve hem kendi isteğiyle gelmiş olan Kiçi Yüz kazak sultanı Sirgazi Han, evvelce Rus Kametlerinde bulunup uzun müddet Petersburgta Yeka- Lenrva hizmetir de yaşamış, asrı malûmat sahibi bir adamdı. Rusların f ena fikirlerine en tamamen haberdardı. Memlekete döndükten sonra, 18 18 yılında, »-vvelce Khorezmde han olan babası Gayıp Han dan kalına Elim ve Dört Kara uruklarını alıp Khıyvaya geçti. Oğlu Cangazi de malûmat sahil i idi. Mehmed Rahim Han, galiba bu gibi zevatın tesi- riyledir, ki memleketinde mühim İslâhat yaptı. Khıyvada para darbı işini yoluna koydu. Memleketin mâliyesini İslah etti. Umumiyetle Khıy- vav bütün Tü kistanda selim fikrin hâkim olduğu yegâne ülke idi. Burada insan beslediği akidesi için takip edilmezdi. Mehmed Rahim ve halefleri zamanında Khorezmin siyasî ve İçtimaî hayatına ait yazılan muntazam tı rihî eserler buna şahittir. Khıyvanm son hanı olan Seyit iVTehmed Rahim ise bir litografya açmıştı. Rus istilâsından sonra (1877 yjlı) îstanbu dan buraya gelen, menşe’ itibariyle Türkistanlı olan seyyah Mehmed Emin Beğ bu matbaayı bir müddet idare etti.
Bukhara emirleri ise, şehirlerde ticaret işlerinde mühim hisselere malik idiler. Bu sebepten Özbek uruklarına değil, şehirli Taciklere, Fer- ganedeki Mıh beğleri yani Khokand hanları da tarihçilerimizin «Sar- tiyye» tesmiye ettikleri Kent Türklerine ve «Tacik» lere istinat ediyor- îar; bilhassa şehirli ulemanın keyfine bakıyorlardı; Maamafih aralarından bazıları (meselâ Melle Han) Özbek, Kıpça k ve Kırgızlara dayan- ddar. Khokand hanları Ferganenin şimaldoğu kısmında hükümeti «Ca- Khocalar» elinden almış olduklarından bidayetinde khocalam ve meşayihe muhalif tavır almışlardı. Kendisini birinci defa han ilân eden Emir Alîm meşayih ve sofuları hiç sevmezdi. Mır Abdülkerim Bukhari bunun hakkında- su hikayeyi naklediyor: Bir gün emir havuz üzerine arkan (urgan) çektirip, şeyhlerden birini çağırmış ve «Siz müritlerinizi kıyamette Sırat üzerinden, geçirecekmişsiniz. Gel bakayım, sen evvelâ şu urgan üzerinden o tarafa geç!» demiş. Şeyh her ne kadar hadislerle hanı iknaa çalışmış ise de muvaffak olamamış, urgan üzerine çıkmış ve havuza düşerek boğulup ölmüştür. Alîm Hanın halefi ise meşayihe pek muhlis olup diğerleri, bilhassa Khudayar Han, her işte şeyhlere müracaat etmiştir. Bukhar ı cı.-.illeri ise dîn i mansıp ve unvanlar alarak ha.ıîâ bazan «müderrislik» ve tarikatlara intisap ederek ulemâya ve medrese devâirine yaıanmıya çalışıyorlardı. Yarım asır evvel, hükümdarlık haklarım sağlamlaştırmak için Çingiz Oğullarının kızları ile evlenip «Küri- gen» (damadı) olmağa ziyadesiyle ehemmiyet veren bu emirler, on dokuzuncu asrın ortalarına doğru ulemâ ve şeyhlerin nüfuzunun yükselmesi neticesinde «seyid»liğe daha çok ehemmiyet verir oldular. Şehirli 3 acik ve ulemâya yaranmak için Mangıtlar bütün muameleyi farh.İye çevirip hattâ Türk ahaliye bile fars dilinde emirnâmeler gönderir olmuşladır ki, böyle bir hâdise Samanlılardan sonraki hiçbir türk sülâlesi çağında görülmemiştir 190). Bukharadaki türk ulemâsı bu asnda türk atasözlerine' farisî şerhler yazmışlardır. Khıyva ve Khokandda ise türkçe edebiyat inkişaf ettûJ9.uncu asırda Khıyva ve Khokandda türk- çe yazılan edebî ve tarihî eserler 16-18.inci asırlara göre pek çok ve mühimdi. Khokand hanı Ömer ve Khıyva hanı Mehmed Rahimin kendileri de şâir idiler. İstanbul ile de edebî ve İlmî mübadelelerde bulundular (Istanbulda Yıldız kütüphanesindeki Çağatay edebiyatının mühim külliyatı Ömer Han tarafından, diğer bir nüsha da Khıyva ham tarafından gönderilmiştir). Khıyva ve Khokandda Türkistan mimarî
medeniyeti yaşıyordu. Khıyvada Mehmed Eminin minaresi ve binaları, yine Rahim Kul İnakm Hezaresp’te bina ettiği saray, bu zaman için pek muhteşem binalardır. Bunlarda çinicilik kültürü, bu kadar hercü- jjıerç ve fitnelere rağmen, yaşayabilmiştir. Fergane hanlarında da böyle, binalar yapıldı. O cümleden biri Khudayar Hanın Khokanddaki savayıdır. Fakat bu bina, eski Temürlü eserlerine ancak muvaffakiyetsiz bir nazire teşkil eder.
Do'stlaringiz bilan baham: |