güçlendirilerek çevre ilişkisinin arandığını belir-
tir. Cephede yaratılan ikinci ve nispeten daha
hafif olan diğer bir kırılma ile binanın kitlesi
hafifletildiği gibi büro ve banka şubesi girişini
vurgulayan bir oylum oluşturulur (
Resim 1-3
).
Betonarme karkas olarak inşa edilen yapının,
görünen yerlerinde betonarme iki kademeli ola-
rak dökülmüş, dış yüzünde mimarların aynı
dönemde başka yapılarında da
4
uyguladıkları
beyaz çimento kullanılarak yüzeyler sıvasız bıra-
kılmıştır. Bodrum ve zemin katlarda kare kesitli
olarak kullanılan düşey taşıyıcılar, ofis katlarının
esnek planlanabilmesi amacıyla daire kesitli ola-
rak kullanılmıştır (
Resim 4
). Tüm iç bölüntüler
hafif bölmelerle kurulmuştur. Cephe alüminyum
perde duvar olarak detaylandırılmış, parapet
alanları ön ve yan cephelerde doğal taş (diyabaz),
arka cephe de ise suni taş plak ile çözümlenmiştir.
Cam boşluklarını gerektiğinde örten güneş kesici
panjurlar (brise soley), perde duvar detayı içinde,
diyabaz taşların gerisine gizlenmiştir (
Resim 5
).
Başak Sigorta Binası, inşa edildiği dönemin
yapım teknolojileri için yeni ve ilerici denilebile-
cek malzeme ve detay ilişkileri ile binanın iç
donatıları ve mobilyalarının da aynı tasarım
düşüncesi bağlamında bütüncül bir yaklaşımla
mimarlar tarafından tasarlandığı çok katlı ofis
binalarından biridir. Perde duvar uygulamasının
yerli bir planlama ve üretim çalışması ile geliştiril-
diği ilk özgün örneği olan bina, bu bağlamda
yapım teknolojisi çözümleri ile Türk mimarlığı-
nın teknolojik alanda ilerici örnekleri arasında yer
alır. Tanyeli (1997: 67), müellifler arasında yer
alan Utarit İzgi’nin detaycılığını “manifester”
olarak değerlendirir; 60’larla 80’ler arasında inşa
edilen tüm İzgi yapılarının Türkiye’de daha önce
çözümü denenmemiş inşai sorunlara getirilmiş
savlı çözümler, birer ‘case study’ sayılması
gerek-
tiğini belirterek, Başak Sigorta Binasını yerli tek-
noloji kullanarak henüz hiçbir metal-cam perde
duvarlı büro binasının yapılamadığı bir sırada bu
doğrultuda yapılmış ilk Türk örneği
olarak
değerlendirir. Utarit İzgi’nin 1950-1980 arasın-
daki yapılarında tasarım-teknoloji ilişkisini sorgu-
layan örneklerin zenginliği, yeni malzeme ve tek-
nolojilere yapılarında yer vermesi, ayrıntılara ver-
diği önem, ‘detaycı’ bir mimar olarak anılmasının
başlıca nedenidir. Bu kimliğin oluşmasında kuş-
kusuz Akademi’de üstlendiği “ince yapı” dersi ve
ders kapsamında yapılan araştırmaların önemi
büyüktür. İzgi, binanın yapım sürecinde yayımla-
dığı “Yapıda Duvar” makalesinde önemle üze-
rinde durduğu ve ilk olarak 1958 Brüksel Pavyo-
nunda
5
geliştirme fırsatı bulduğu “perde duvar”
veya “serbest duvar”
ı
, duvarın gelişiminin son
aşama olarak değerlendirir (İzgi, 1964):
(…) Bu sistemde duvarın önemini kaybetme-
sine, bölünmesine hatta çözülmesine, parçalan-
masına doğru atılan ilk adımları görmek kabildir.
Taşıyıcı elemanlarla bölme ve koruma görevini
yapan perde kısmı (Perde Duvar) tamamen ayrıl-
mış, hatta değişik planlarda yer almıştır…
İskelet ve perde duvarın mekân kuruluşundaki
payını incelersek, onu kapayan, örten, sınırlayan
kesin, donmuş ve statik bir eleman olmaktan çıktı-
ğını görürüz. Aksine iç mekânın büyük bir zen-
ginlik ve elastikiyet kazanmasını, dıştan kapsan-
masını sağlayan, onun dışa doğru uzamasını,
tabiatla birleşmesini ve orada tamamlanmasını
gerçekleştiren, çeşitli ve değişen şartlara cevap vere-
bilecek şekilde ayarlanabilen, hareket eden bir ele-
man, bir diyafram niteliğine ulaştığını görürüz…
Bu yaklaşım Başak Sigorta Binası tasarımın-
da bütünüyle izlenir. İç mekân bölüntülerinden
bağımsız, modüler bir düzen ve sistem bütün-
lüğü içinde tasarlanan cephe ile hafif, taşınabilir,
esnek çözümlemelere ve değişikliklere duyarlı
pano duvarlar ile sağlanan iç bölüntüler, döne-
min teknolojilerini yapı alanında değerlendiren
bir yaklaşımın ürünüdür. İzgi’ye göre (Küçü-
kerman, 1994, 147):
Mimari bölünmez bir bütündür. Mekân onun
bir parçasıdır. Ama onun ayrılmaz bir parçası da
kitle, yani bir taraftan boşluk olan, genel tanımla-
ma ile mekân, bir taraftan da o mekânın sınırı
olan onu bir başka mekân olan şehir mekânından
ayıran, cephesi ve kitlesi. Dolayısıyla mekân,
bütün bunlarla var olan, bunlardan ayrılmayan
bir şeydir. Yine mekân, içindeki bütün organizas-
mimar•ist 2018/2
49
Do'stlaringiz bilan baham: