bölümünü, yapılan tescilin iptal edilmesi ama-
cıyla mülk sahibi ilgili firma(lar) ve/veya hukuki
temsilcileri tarafından ilgili birimlere sunulan
dilekçeler oluşturur. Bunlar, binanın tüm özgün
niteliklerini kaybetmiş, güvensiz ve benzeri çok
sayıda dönem örneği olması nedeniyle (!) korun-
maya değer olmadığı ve koruma amaçlı tescil
kararının kaldırılması talebini içermektedir.
Uzun süren yazışmalar ve tescile yapılan iti-
razlar sonrasında, mülkiyet sahibi ve kullanıcısı
tarafından ekonomik ömrünün tamamladığı
düşünülen bina Kültür Bakanlığı’ndan alınan
izinle satılır. Bu kez binanın deprem güvensizli-
ği konusu bir koruma sorunu olarak gündeme
gelir. Koruma Kurulu dosyasında yer alan taşıyı-
cı sistem raporunda, binanın 2007 Deprem
Yönetmeliğinde öngörülen tasarım güvenliğine
sahip olmadığı, orta büyüklükte bir deprem
etkisinde hasar görebileceği ve can güvenliği
açısından tehlike yaratacak durumda olması
nedeniyle kapsamlı olarak güçlendirilmesinin
zorunlu olduğu, bu güçlendirmenin ancak çok
sayıda kolonun mantolanmasının yanı sıra her
iki doğrultuda ilave edilecek yeterli sayıda beto-
narme perde ile sağlanabileceği, böyle bir güç-
lendirmenin ekonomik olmadığı aynı zamanda
mekân kullanımını olumsuz etkileyeceği, uygu-
lamanın gerektiği gibi yapılmaması durumunda
binanın istenilen güvenlik durumuna getirile-
meyeceği, bu nedenle Deprem Yönetmeliği
esaslarına uygun olarak hazırlanacak proje çer-
çevesinde yeniden inşa edilmesinin uygun ve
gerekli bir çözüm olduğu görüşü ve kanaati
belirtilmiştir. Taşıyıcı sistem ile ilgili rapor bina-
nın yıkılmasını meşrulaştır. Yapılan değerlendir-
me yapının taşıyıcı sistemine yönelik nitelikli ve
duruma özel bir iyileştirme projesi üzerinde bir
çalışma yapılmaksızın, olabilecek sıradan bir
yaklaşımı tarif ederek sonucun mekân kullanım-
larını etkileyeceği üzerinde durmakta ve taşıyıcı
sistemi, binayı yeniden inşa etmenin en uygun
çözüm olduğuna dikkat çekmektedir. Bu bakış,
ne yazık ki 1930-1980 yılları arasında gerçekle-
şen modern mimarlık örnekleri için koruma
sorununun temelini oluşturur: Binalar, yönet-
melik ve malzeme ömürlerine bağlı nedenlerle
‘güvensiz’ olarak tanımlanmakta, böylelikle
yıkım, yeniden yapım
11
ya da yerini değerlendir-
me eylemi meşrulaşmaktadır.
Yenileme ile yeniden yapım, koruma açısın-
dan farklı anlamlar içerir. Yenileme, yapının mev-
cut fiziksel durumunu iyileştirmeyi, eksilen, nite-
liğini kaybetmiş bileşenlerinin değiştirilmesi ya
da bazı donatılarının çağın gereklerine bağlı ola-
rak güncellenmesini, böylelikle yapının zaman
içinde varlığını sürdürmesini amaçlar. Yaşamın
doğal döngüsüne uygun bir durumdur; yapı,
yaşamını sürdürdüğü zamanın eklerini, izlerini
bedeninde taşır. Mevcut bir binanın yaşamını
sürdürmesi, mekân ve tasarım ilkelerine uygun
ve çağdaş yenilemelerle sağlanabilir. Nitelikli bir
yenilemenin, yapının korunması ve sürdürülmesi
önemsenen değerlerine saygılı ve duyarlı bir yön-
tem içermesi aranılan temel koşut olmalıdır.
Yeniden yapım/rekonstrüksiyon kavramı ise her-
hangi bir nedenle bir kısmı veya bütünü yitirilmiş
simgesel veya çevresel anlam taşıyan kültür mira-
sının yeniden yapımını
içermektedir. Yeniden
yapım, bu bağlamda çok özel koşullarda uygula-
nabilecek bir müdahale yöntemi olarak değerlen-
dirilmelidir (Ahunbay, 2017). Önemli bir ölçüt
ise yapının tüm bilgilerine ulaşmayı ve mevcut
izleri belgelemeyi önemli kılar. İçerdiği gerilim
ise binanın hangi döneminin yeniden yapımda
değerlendirilecek olmasıdır. Tüm bu nedenler-
den dolayı koruma, yenileme ya da yeniden
yapma eyleminin günümüz mimarlığının kuşku-
suz en önemli tartışma alanını oluşturduğunu
söylemek, sanırım yanlış olmayacaktır.
Bir yapının yenilenmesi veya yeniden yapıl-
ması kararı yapı ile ilgili tüm aktörlerin nitelikli
katılımı ile gerçekleşebilir. Başak Sigorta Binası
örneğinde ise koruma çabası mülkiyet sahibi ve
kullanıcıya karşı, müellif ve kurul tarafından
52
mimar•ist 2018/2
Do'stlaringiz bilan baham: