72
açıklığa kavuşturulmuştur. Öyküleme zamanı ile öykü zamanının birbirinden süreksiz,
uzak, kopuk ama anlık oluşu postmodern zamana uygunluk göstermektedir.
Ferit Edgü
Nijinski Öyküleri’
nde, geçmişte olup bitmiş
olaylar ile gelecekte
olmasını istediği olayları, şimdi oluyormuş veya olmasını istiyormuş gibi anlatarak
üçüncü bir zaman aralığı açmıştır.
Bu zaman, okur zamanıdır. Amaç ise okuru metne
dahil etmektir. Bunun yanında öykülerde geçmiş, şimdiki ve gelecek zaman
kipleri ile
her gün, dün, sonra, yarın, gece, yarın, dört ayrı gün, yaz sıcağı, sabah gibi fiziki zaman
ifadelerinin geçmişte yaşanılanın -kesik kesik de olsa- şimdi yaşanıyormuş edasıyla
ifade edilmesini sağlama göreviyle kullanıldıkları görülür. Bazı öykülerde ise yaşanılan
dünyevi zamandan soyut zaman olan rüya zamanına kaçışın da yazar tarafından işlenen
diğer bir zaman unsuru olduğudur. Netice itibariyle,
bu eserde zaman mefhumu,
postmodernist bir tavırla dairesel bir şekilde ele alınmış ve bir şekilde okura anlatı
kişilerinin geçmiş, şimdi ve geleceğini oluşturma imkânı verilmiştir.
Necati Tosuner’in
Yakamoz Avına Çıkmak
adlı eserinde bulunan küçürek
öykülerdeki zamanın geçmiş, şimdi ve gelecekle harmanlanarak dairesel bir formatta
işlendiği görülür. Anlatılardaki figürler, geçmişlerini yani anılarını, kendilerinin
şimdi
’sinde anlatmaktadırlar. Eserdeki öykülerde öykü figürleri içinde bulundukları
psikolojik zaman ile aktüel zaman arasında gidip gelmişlerdir; ancak, öykülerin
genelinde aktüel zamandan çok, psikolojik olarak gelecek zamana karşı duyulan özlem
ile aslında postmodernistlerin zamanı kırıp parçalama, eğip bükme ve öznelleştirme
özelliği layıkıyla kullanılmıştır.
Refik Algan’ın
Umursamaz Uykucu
adlı
eserindeki küçürek öykülerde zaman
geçmişte başlar, şimdi’ye gelir ve daha sonra gelecek zamana bir
an
da geçer. Bu
belirsizlik kaotik bir zaman algısı oluşturur ki bu, postmodern anlatılarda kullanılan
zaman mefhumunun dağınıklığına, zamanlar arasındaki geçişkenliğine ve en önemlisi
de zamansızlığa en güzel örnektir.
Refik Algan’ın
Saat Kulesi
adlı eseri, geçmiş, şimdi, geniş ve gelecek zamanın
harmanlanarak verildiği ve bu yönüyle çizgisel bir formatla kaleme alınmış
hissi
uyandıran; aktüel zamandan hayali zamana geçişlerin sıkça yapıldığı küçürek
öykülerden meydana gelmiştir; ancak, öykülerde anlatı kişileri her ne kadar aktüel
zamana geçiş yapsalar da söz konusu zamanda modern döneme ait çağ, yıl, mevsim, ay,
gün, saat, dakika gibi unsurlar olmadığı ve sadece
şimdi
yani
an
anlatıldığı için dairesel
zamana, dolayısıyla da postmodernistlerin zaman uygulamalarına en güzel örnektirler.
73
Cemal Şakar,
Hikâyât
’taki küçürek öykülerinin tamamında geçmiş ile şimdiyi
mukayeseli bir şekilde okurların takdirine sunmuştur. Yani şu anda yaşayan bir insan,
içinde bulunduğu durumu, onlara hitaben “Sizin atalarınız da böyle yapıyordu.” der
gibidir. Dolayısıyla bu öykülerde kullanılan zamanlar genel olarak geçmiş, şimdiki ve
gelecek zamana aittir. Bunun yanında gece, gündüz, tam o an, aniden, bir süre, yıl,
hemen, on gün, bir gün, daha önceleri, o gün, kaç gündür, her daim, yirmi yıl, aylarca
gibi zaman anlamı içeren birçok kelimeyle de öykülerde karşılaşılır.
Yazar
postmodernist bir tavırla, zaman ifadelerini birbirinden kopararak belirsizleştirmiş
kaotik bir hale sokmuş ve yaşananları bir anda olup bitmiş gibi anlatmıştır. Tam da
küçürek öykünün ruhuna uygun bir şekilde. Bu yönüyle artık okur, yazar tarafından
anlatılmayan yerleri zihninde canlandırmaya hazır hale getirilmiştir.
Do'stlaringiz bilan baham: