T. C. Bartin üNİversitesi sosyal biLİmler enstiTÜSÜ TÜrk diLİ ve edebiyati anabiLİm dali yeni TÜrk edebiyati biLİm dali 2000-2010 arasi küÇÜrek öYKÜde postmodern izler yüksek lisans tezi hazirlayan tezcan kurt danişMan prof



Download 2,27 Mb.
Pdf ko'rish
bet73/110
Sana25.03.2022
Hajmi2,27 Mb.
#509015
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   110
Bog'liq
tezcan kurt

3.5.1.1.1. Sadık Yalsızuçanlar/ Kuş Uykusu
Sadık Yalsızuçanlar’ın 
Kuş Uykusu
adlı öykü kitabındaki 
“Personel 
Müdürlüğü’ne”
başlıklı anlatı,
“Personel Müdürlüğü’ne 
Sayı: 1996/ 30 
Konu: Paylaşılmış sözcükler hk.” 
(s. 30-31) 
şeklinde resmi yazı formatında olması yönüyle dikkati çekmektedir. Anlatı 
içerik yönünden incelendiğinde 
“bir isteğin olduğu”
anlaşılmaktadır. İnsanlar sosyal 
hayatlarında ister resmi kurumlarla isterse de özel kuruluşlarla olan ilişkilerini dilekçe 
yazarak yerine getirirler; ancak, burada yazar, mektup türlerinden biri olan dilekçenin 
içine anlatıyı koymuş ve anlatısının kurmaca yönünü açık bir şekilde resmi yazı 
formatında somutlaştırmıştır. Dolayısıyla bu anlatı postmodern anlatı unsurlarından biri 
olan kolaja örnektir.
3.5.1.1.2. Mehmet Harmancı/ Muhtemel Menkıbeler
Kolaj, 
“Sözü Çarenin Üçte Biri Görenle Sözü Çare Görenin Karşılaşması ya da 
Öykücünün Hikâyesi” 
(s. 51) adlı anlatının önce başlığında ortaya çıkar. Hekim, sözü 
çarenin üçte biri olarak görmektedir. Çünkü kesme, biçme, neşter vurma, müdahale 
etme, kanı durdurma vs. hekim için, hastanın tedavisinde önemli olan unsurlardır; 
ancak, hekimler için önemli olan bir başka unsur hastayı sözlü olarak dinlemektir. Bu 
yönüyle düşünüldüğünde söz, hasta olanın hastalığının çaresi, hekimin tedaviye giden 
yolda tedavi aşamalarından biri iken, bir öykücü için ise çarenin ta kendisidir. 
Anlatının devamında anlatı kişilerinden biri olan “adam”, mide rahatsızlığından 
dolayı hekime gider. Derdini hekime öyle güzel anlatır ki hekim bu duruma şaşırarak 


110 
adamın mesleğini sorma ihtiyacı hisseder. Derdini çok güzel anlatan 
“Adam 
öykücüyüm.”
der. Yani burada iki durum söz konusudur. Bunlardan birincisi, gerçek 
veya kurmaca bağlamında insan hekime gider ve muayene olur. Tıbbi olarak hekimler, 
gerekeni yaparlar. Bu yapılanlar (muayene, teşhis, tedavi) somut unsurlardır; ancak, bir 
öykücü için muayene, teşhis, tedavi sadece söz ile yapılabilir. Çünkü öykücü, sözcükler 
ile ruhları sağaltır.
Öyküyü Beklerken
(s. 53) adlı anlatı başlı başına edebi türlerden biri olan 
öykünün, yaratıcı tarafından ortaya çıkarılma safhasını anlatmaktadır. Sanatçıların iki 
tane dünyaları vardır: Biri içinde somut olarak yaşadıkları, nefes alıp verdikleri, yiyip 
içtikleri, ameliyat oldukları vs. dış dünya; diğeri de soyut olarak yaşam sürdükleri iç 
dünyadır. Anlatının hemen ilk cümlelerinde öykü yazarı, bir öykü kaleme almak için 
çalışma masasına geçer ve “
öyküyü” 
beklemeye başlar

Öykü yazmak için somut olarak 
dış etkenlerin hepsi düşünülmüştür: 
“dımdızlak bir masa, kafamı karıştırmasın diye üstü 
sadeleştirilmiş okuma lambasının ışığı doğrudan ve sadece yazı makinesine odaklı.”
Ancak yazarın kaleme almayı düşündüğü için gerekli olan dış dünya unsurları her ne 
kadar tamam olsa da, iç dünya ile ilgili sorun vardır: İlham gelmemektedir. Yazar, 
uzaklardan gelecek bir arkadaşını otobüs terminalinde bekler gibi masada 
“Oturmuş 
öyküyü bekl
(emektedir)
”. 
O sıra “
Boşuna bekleme, diye bir ses” 
duyar ve bunun üzerine 

donakal
(ır)
”. 
Aynı ses tekrardan
“Boşuna bekleme, öykü gelmeyecek!” 
demektedir. 
Burada bir gerçek vardır: Yazarın ifadesiyle 
“öykü gelmez; çünkü hep oradadır”.
Bu anlatı, öykü yazımı için bir ilhamın, hazır bulunuşluğun şart olduğunu dile 
getirmektedir. Genel manada düşündüğümüzde bu anlatıda, bir öykü yazarının öykü 
yazma serüveni öyküleştirilerek kolaj yapılmıştır.
Dolmuş Müziğinde Sade Bir Yaşam
(s. 13-14) başlıklı anlatıda bir dolmuşta 
şoförün duraklardan aldığı yolculara göre kasetçalara kaset koyması veya kasetçalarda 
çalan müziğe uygun yolcuların dolmuşa binmesi anlatılır:
…bir kaset sürdü kasetçalara… Adam ilk durakta durdu. Aldığı ilk yolcu çalan ilk şarkıdan 
fırlamış gibiydi. Adamın kendisi zaten çalan kasette söyleyen şarkıcının aynısı… Adam bu 
sefer ikinci duruşunda ikinci şarkıdaki kızı almıştı dolmuşa. Sonraki durakta bi kalabalık bindi 
dolmuşa. 3.şarkı da bundan bahsetmekteydi.
Aslında anlatıda anlatı yaratıcısı tarafından gerçekliğin dönüştürülerek 
yansıtılması yani anlatıda dile getirilenlerin kurmaca bir şey olduğunun olabildiğince 
gizlenmesi söz konusudur. Bu yönüyle bu anlatıda ifade edilen unsurlar kolaj olarak 
değerlendirilmektedir. 


111 
Türklerin Felsefe Müktesebatı Üzerine Muhayyel Bir Konuşma (s.61) adlı 
anlatıda, yer alan Eflatun Nuri ile Sakallı Celal adlı tiplemelerin diyalogları, bir tiyatro 
metni gibi düzenlenmiştir. Bu yönüyle de türler arasında ilgi kurularak kolaj yapılmıştır.

Download 2,27 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   69   70   71   72   73   74   75   76   ...   110




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish