S h a n t a r a m



Download 7,58 Mb.
Pdf ko'rish
bet145/190
Sana22.07.2022
Hajmi7,58 Mb.
#838043
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   190
Bog'liq
Dağ gölgesi

iyi ki şu et yığını
koruyor beni,
diye düşündüm.
“Sıcaktan kurşunlar patlıyor,” diye bağırdı bir polis memuru, Marathi di­
linde. “Ateş etmeyin!”
Üzerimdeki polis ve gangsterler işlerini şansa bırakmadı. Serseri bir kur­
şunun hedefi olmaktan korkarak yüklendiler bana. Nefesim sıklaştı. Nihayet 
silah sesleri kesildi ve insan kulem yıkıldı.
Kemerden kopan taşlar üzerime yağıyordu. Kollarımı kaldıramıyordum. 
Ellerim hâlâ polisin yakasındaydı. Havada kül kokusu alıyor ama nefes alabil­
diğime şükrediyordum yine de.
Üzerimdeki polis baktı benden kurtuluş yok, emeklemeye başladı. O gitti, 
gömleği elimde kaldı.
Ayağa kalkıp gözlerimi ovuşturdum. Yanan ev tam karşımdaydı. 
Khaderbhai’yle ne anılarımız vardı orada. Bana saatlerce hayatını anlatır, felse­
fe konuşurduk.


Kemerli avlu sarı ve kırmızı alevlerle titreşiyordu. Evin bir tek iskeleti ayak­
taydı. Yakında o da çökerdi.
Kabullenemiyordum. Kabullenmek istemiyordum. Sonsuza dek ayakta ka­
lacağını sandığım o ev alevlere teslim olmuştu.
Başımı çevirdiğimde Abdullah’ı gördüm. Caminin yakınındaki açık alanda 
tek dizinin üzerindeydi. Kucağında çocuk kral Tariq vardı. Etraflarını saran in­
sanlar huşuyla geri çekiliyordu. Abdullah çocuğu usulca sallıyordu ama Tariq’ın 
başı mezara doğru düşmüştü çoktan. Genç, güçlü kolları zaman okyanusunda 
dalgalanan yosunlardı.
Kavga bitmişti. Polis saygısını göstermek için barikatını biraz öteye kurdu. 
İnsanlar ölen çocuğun giysilerine dokunmak için yaklaştı.
“Nazeer?” dedim Abdullah’a, yas tutanları geçip yanma ulaşabildiğimde. 
“Onu gördün mü?”
Abdullah ayağa kalkamamıştı hâlâ. Ağlıyordu. “Çocuğun üzerine kapan­
mıştı. Ölmüştü. Yanıyordu. Onu çıkaramadım.”
Abdullah da can çekişiyordu. İkimiz de biliyorduk bunu. Khaderbhai’ye ca­
nını siper etmeye söz verdiği çocuk ölmüştü. Dizindeki gevşek vücut yırtık bir 
bayrak gibiydi. Abdullah ölse de durmayacaktı bundan sonra. Tariq’la Nazeer’i 
öldürenlerin gözlerinde yeniden dalgalandırmadan o bayrağı, gözlerini yum­
mayacaktı.
“Öldüğünden emin misin?” diye sordum.
Bana bakarken gözlerinden İran’ın bozkırları geçti.
“Tamam, tamam,” dedim. Tek çarem kabul etmekti. Başka bir şey yapama­
yacak kadar şoktaydım çünkü.
Nazeer bir dikilitaştı oysa. Herkes öldükten çok sonraları size onların 
hikâyesini anlatan adamdı.
“Onu bulduğunda ölmüştü yani?” diye yineledim titreyen sesimle.
“Evet. Sırtı tamamen yanmıştı. O olmasaydı Tariq’ı da tanıyamazdım. 
Vurulmuşlardı, Lin. Muhafızları yanlarında değildi.”
Ölen krala dokunmak isteyen insanlar sonunda beni bir kenara itti. Hiçbir 
polis şeridinin durduramayacağı kalabalığın arasında yolumu bulmaya çalış­
tım. Daracık yollardan insanlar akın ediyordu. Yine o bisiklet ve el arabası 
dağına tırmandım. Ravi motorların yanındaydı.
“İyi ki geldin,” dedi. “Yoksa motoru bırakacaktım. Bu gece kıyamet ko­
pacak.”
Kıyamet ateş ve öfke ise, haklıydı. Yer yerinden oynamış, insanlar kont­
rollerini kaybetmişti. Malikânedeki cinayetler ve halkın değer verdiği bir ca-


618 ■ Gregory David Roberts
minin tehlikeye atılması şehirdeki bütün kurt sürülerini harekete geçirecekti. 
Hoşgörüyle güzelleşen Ada Şehri artık güvenli bir yer değildi.
Karla neredeydi acaba?
Zincirin asma kilidini açtım. Motorlarımızı serbest bıraktım ve Colaba’ya 
döndük. Ravi, Metro Kavşağı’nda kardeşleriyle buluşmak için benden ayrıldı. 
Amritsar Otel’in merdivenlerin ikişer üçer çıktım.
“Bu ne hâl?” diye seslendi Jasvvant arkamdan.
Tişörtüm kavganın bir noktasında yırtılıp üzerimden çıkmıştı. Yeleğim is 
lekeleriyle kaplıydı. Çıplak kollarım ve gövdem kir ve toza bulanmıştı.
“Karla’yı gördün mü?” diye sordum.
“Yarışa gitti.”
“Sağ ol.”
“Kıçıma dönmüşsün, baba.”
Karla’nın geceki efsanevi yarışı nereden izleyeceğini öğrenmem gerek­
ti. Tahminim, parkurun en tehlikeli dönemecini tercih edeceği yönündeydi. 
Kaderle ölümün bir piknik sepetiyle yarışı birlikte izleyeceği yerde olacaktı.
Oraya ulaşmak kolay değildi. Polis teyakkuza geçmişti. Dört kontrol nokta­
sında, sırf bıçaklarımı yanımda tutabilmek için rüşvet vermek zorunda kaldım.
Hindistan’ın her yerinde, Bombay gibi hoşgörülü bir şehirde bile, halkın 
ahenginin bozulması binlerce cana mal olabilir. Polis sokakları kapamıştı. Bir 
caminin yanmasına ramak kalmıştı ve bundan Hindular sorumlu tutuluyordu.
Tahmin ettiğim noktaya ulaştığımda yarış başlamıştı. Trafik polisleri Null 
Çarşısı’ndaki bir olaya müdahaleye çağrılıyordu. 

Download 7,58 Mb.

Do'stlaringiz bilan baham:
1   ...   141   142   143   144   145   146   147   148   ...   190




Ma'lumotlar bazasi mualliflik huquqi bilan himoyalangan ©hozir.org 2024
ma'muriyatiga murojaat qiling

kiriting | ro'yxatdan o'tish
    Bosh sahifa
юртда тантана
Боғда битган
Бугун юртда
Эшитганлар жилманглар
Эшитмадим деманглар
битган бодомлар
Yangiariq tumani
qitish marakazi
Raqamli texnologiyalar
ilishida muhokamadan
tasdiqqa tavsiya
tavsiya etilgan
iqtisodiyot kafedrasi
steiermarkischen landesregierung
asarlaringizni yuboring
o'zingizning asarlaringizni
Iltimos faqat
faqat o'zingizning
steierm rkischen
landesregierung fachabteilung
rkischen landesregierung
hamshira loyihasi
loyihasi mavsum
faolyatining oqibatlari
asosiy adabiyotlar
fakulteti ahborot
ahborot havfsizligi
havfsizligi kafedrasi
fanidan bo’yicha
fakulteti iqtisodiyot
boshqaruv fakulteti
chiqarishda boshqaruv
ishlab chiqarishda
iqtisodiyot fakultet
multiservis tarmoqlari
fanidan asosiy
Uzbek fanidan
mavzulari potok
asosidagi multiservis
'aliyyil a'ziym
billahil 'aliyyil
illaa billahil
quvvata illaa
falah' deganida
Kompyuter savodxonligi
bo’yicha mustaqil
'alal falah'
Hayya 'alal
'alas soloh
Hayya 'alas
mavsum boyicha


yuklab olish